Sen ne diyorsun be kardeşim?

Aman üstüme çamur sıçramasın diyecek insan mıyım ben?

Şifasız hastalık…
Vefasız aşk yaşıyorum ben…
Hayat dediğin acıların en büyüğünü yaşattı…
Evlat acısı, var mı gayrısı?

Gerçekten korksam bu şerefsizden…
Sinmez miyim, susmaz mıyım ben?

Ölümden korkmuyorum, ondan mı korkacağım ben?

Allah…
Onun da zihniyetinin de destekçisinin de F. Gülen’inin de bin bir türlü belasını versin…
Bıktırdı, tiksindirdi, iğrendirdi kendinden!

Hayat sürekli bir orgazm hali alınca

Rahat…
İnsanoğlunun bir tarafına batar(!)
Bu kısa tespitten sonra devam edelim…
Büyük İskender’in söylediği rivayet olunur…
“Philipp* bana can verdi ama Aristoteles1 (Aristo) bana hayatı, hayatın güzelliklerini öğretti”

Söyle…
Eyyy insan, söyle eyyy insan kılığında hayvan…
Söyle hala Recep Tayyip Erdoğan peşinden koşan, söyle…
Senin neren Müslüman?

Yine bir rivayete göre…
Hazreti Ali “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum” demiş…
Araştır, aç kitapları ve oku…
Hatırladığım kadarıyla, ki gerçekler meydanda…
Peygamber Efendimizin ilime, bilime verdiği değer ve önem ortadayken yine onun bu sözleri sarf ettiği rivayet olunurken “Beşikten, ölüme öğren (bilginin, bilimin peşini bırakma)”
HER ŞEYI BIR TARAF ET…
Mevla’m…
SANA…
OKU diye “sözlerine” başlarken…
Söyle, senin neren Müslüman?

Sen…
Ne okursun ne düşünürsün ne gerçekleri görür, görmeye çalışırsın…
Sen…
Kendine utanmadan…
Nasıl Müslüman dersin?
Gör artık gerçekleri!!!

Zümer suresi…
Dokuzuncu ayet…
“…de ki, hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? Şüphesiz…
Temiz akıl sahipleri öğüt alıp, düşünürler…”2

Hayat…
Hiçbir canlı için ama özellikle insan için sürekli bir orgazm hali değildir…
Mücadele…
Çalışmak, çabalamak ki unutma çalışmakta bir ibadettir…
Yan gel yat Osman yap (on günlük “bayram” tatili”), yakışmaz Müslümana, yakışmaz…
Bu arada bir bilgi daha vermek isterim, bir nevi argüman, yani kanıt veya delil…
Genelde yurtdışında yaşanan Türklere ama özelde Almanya’da yaşayanlara…
Birçokları arasından öne çıkan bir parti var buralarda, AFD…
Onlar bir soru atarlar ortaya “İslam, Avrupa’nın, hayatımızın, yaşantımızın bir parçası mı?”
Parçası mi değil mi cevabını vermeden önce yine bir tespit…
İslam, şüphesiz Avrupa’nın bir gerçeği!

Hatırlı okuyucularım bilirler beni, kızarım, bazen küfür bile ederim Arap’a…
Yokkk…
Ne eski Arap’ı küçümserim ne eski Yunanı, hata severim, hayranımdır onlara…
Şimdikiler, zamane insanıdır kızdıklarım, küfür ettiklerim…
Kısa keseceğim, Granada…
Genelde ama özelde Alhambra (El Hamra Sarayı)
Arap…
Getirdi “güncel” anlamda bilimi Avrupa’ya, gerçek mi? Gerçek!
Ayırmadı…
Ne Yunan dedi ne Arap ne Avrupalı…
Bilim dedi, bilgi dedi öğretti ve öğrendi!

*II. Philipp, Büyük İskender’in babası
1 Aristoteles, Büyük İskender’in öğretmeniydi
2 Sanırım böylelikle bir çoban oyunun bir profesör oyu ile kıyaslanamayacağı Kur’an-ı Kerim tarafından yanıtlanmış oluyor.

Niye?

En son Barcelona…
Yirminci, yirmi birinci yüzyılın vebasıdır terör…
Kimi zaman içten içe, bazen yabancı ülkeler eliyle yayılır bu bela…
Kendime sormadan edemem, niye Batı teröristleri yakalayacağına…
Sorgulayacağına öldürür, ölü ele geçirir?
Niye acaba, niye?

Sözcü gazetesine

Korku…
Aldı başını gidiyor…
Gittikçe seviyesizleşiyorsunuz!

Racon keseceğini sananı…
Anasının bilmen nesine geri sokmalı!

Complémentaire*

Kadın ve erkek gibi…
Ayıp olacak, affınıza sığınarak “tak fişi bitir işi” sanki…
Epistemoloji…
Veya Gnoseoloji…
Ha biri ha öteki!

„İkisi“ de felsefenin temeli…
Okusaydım, çocukluğumdan beri hayalim arkeolojiydi, olmadı felsefeci…
Ah şu kadınlar yok mu şu kadınlar, okumadım…
Oldum bilişimci, kaldırım mühendisi…
Köşe felsefecisi!

*Tamamlayıcı…
Nasıl ki kadın, erkeği, erkek, kadını tamamlıyorsa…
Kara kışın ardından…
Bahar geliyor, yaz geliyorsa…
Nasıl ki Allah olmasa insan, insan olmasa Allah’ın “olmayacağı” gibi…
Nasıl ki gece gündüzü, gündüz geceyi doğuruyorsa, umut umutsuzluğun ikiziyse…
Kardeşiyse, birbirini tamamlıyorsa…
Mezesiz rakı, rakısız meze lezzet vermiyorsa…
İşte öyle, matematikte, bilişimde birbirini tamamlayan, pekişen, tanımlayanlar vardır.

Konunun ayrıntısına girmek istemiyorum…
Doktorlar başta olmak üzere hayat zaten yeterince kafamı (…)!

Birde ben sizin kafanızı ütülemeyeyim, bilmeniz gerektiği kadar…
Kullanabileceğiniz kadar yeter…
Ancak bazı açıklamalar yapmadan önerdiğim yazılımlara geçmek istemiyorum…
Neden?
Belki yazının sonunda nedenini anlarsınız…
Bilgi felsefesi, yani Epistemoloji bilgin tabiatı, doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen dalı olmakla birlikte > tamamlayıcılığı < tanımlamaya çalışır. Buna göre…
Görünüşte, algıda…
Birbirine çelişkili, birbirini dışlayan, “basite” indirgenemeyecek kadar zıt ve karmaşık olan, buna rağmen birbirini takviye eden olgu ve açıklamaları bir bütün olarak “gören” anlayıştır.

Olmasa kadın…
Erkek olur mu? Olmasa erkek, kadın var olabilir mi? Olmasa yalan…
Gerçeğin kadri – kıymeti bilinir mi?
Nasıl ki kadını incelik, zarafet, nezaket ve MUTLAK sadakat tamamlıyor, tanımlıyorsa…
Oldum olası erkeği dürüstlük, mertlik, yiğitlik tanımlar, tamamlar(!)

Örneğin, iki tamamlayıcı özeliği bir bütün yapan, birleştiren…
Bu iki özelliğin bir objeyi referans alması, obje üzerinde nedenselliğe bakmaksızın birbirinden bağımsız olması veya obje üzerinde etki etmesi, etkili olasıdır. Hani tencere yuvarlanmış kapağını bulmuş ya onun gibi.

İmajlama ve virtualization yani zaten sanal olanı, sanal ortama geçirme…
Baktım, sanallaştırma deniliyor, ne berbat bir tercüme…
Daha önce de önemiştim, Tayyipistanda…
Aslında suç sayılamayacak şeyler suç olunca başka çareniz kalmayabilir(!???)

İmajlama ile başlayalım, bilişimde bilgi ve sistem birbiriyle bağlantılı olduğu kadar birbirinden semantik ve sistematik ayrı iki farklı konudur. İmaj ile hem sisteminizi hem bilgilerinizi “güvene” alabilirsiniz. Kimi yazılım güvenliğe alırken şifrelemeyi de seçenek olarak sunmakta, şifreleyebiliyorsanız şifrelemenizi öneririm. Güncel imajlama denilince ilk akla gelenler arasında, en önlerde Acronis, True Image gelir. Verdiğiniz, vereceğiniz her kuruşa değer!
Ancak…
Recep Tayyip oğlu değilseniz gemiciklerinizin olması olası olmayabilir…
Derdim gençler ve gençlikte birçok sorunun yanı sıra insan maddi sıkıntılarda çeker, çekebilir…
Bu yüzden AOMEI. İlk yapmanız gereken yazılımı yükledikten sonra kendinize sistemi bir USB bellek veya CD/DVD üzerinden çalıştırabileceğiniz aracı oluşturmak olacaktır. Gerisini lütfen kendiniz araştırıp okuyunuz.

Daha önce kendi güvenliğiniz için önermiştim, okumayanlar için bir hatırlatma…
Sanal olanı, sanala geçirmek için:

https://www.virtualbox.org/

Bu hatırlatmayı özellikle yaptım çünkü OW Shredder ile de ilgili…
Bir bilgiyi, dokümanı, dosyayı güvenli bir şekilde silmenin bir yöntemi. Bu yazılımın özelliği…
Tamamlayıcıyı…
Kendinizin seçebilmenizdir. Bilindiği üzere bilgisayar denen nesne cereyan var ve yok ile “çalışır”
Yani sıfırlar veya birlerle…
Sıfırın tamamlayıcısı birdir örneğin…
Geri dönüşüm algoritması, yani sildiğinizin geri dönüştürülüp, dönüştürülemeyeceği gerçekçi!

Gelelim son yazılıma…
Yine beni bilenler bilir, tablonun tümünü gözetmem gerekir…
Görünmeyeni görmek, bilinmeyeni bilmek, perde arkasına bakmak…
Bunun için eğitildim, bunu bilirim bunu yaparım…
Sabit disk, Hard Disk dedikleri insan yapımı, insan ne yaparsa yapsın mükemmeliyetten uzak…
Bozulabilir yani…
VE bilgisayarın düşmanı…
Isı…
Isı, sıvı ve toz, bu yazılım ile USB sabit diskleriniz dahil ısı denetimini gerçekleştirebilirsiniz.
ÖNEMLI BIR NOT
Lütfen SADECE portable sürümünü kullanınız, kurum sürümünde ADWARE denilen zararlı yazılımlar var.

CrystalDiskInfo Portable

AOMEI Backupper

OW Shredder

İnsan başından bilse, ah bir bilse hiç …

Bilmek, ille bilmek ve anlamak…
Emin olmak(!)

Kalın kafalının tekiyim, ille bileceğim, ille anlayacağım…
Kafa kalın, jeton olabildiğince köşeli, gerçekten çok saf yanım olmasıyla birlikte, üstüne bir salkım!
Mevla’m böyle yaratmış ben neyleyim?

Bilmesem…
Sen bilsen başından, ben bilsem hiç böyle olur muydu?
Bilsek ta başından, bilsek ve anlasak ama…
Bilmiyoruz işte, bilmediğimiz için kadere…
Kadere ve kısmete inanıyoruz böyle!

Doktor…
Bir iyice kafa ütüledikten sonra dedi durumun çok, çok ciddi, çok tehlikeli…
Kan, o kadar koyu…
Bal gibi tatlı, kanındaki yağ…
Dilim dilim kesilecek kadar, anla, anla be geri zekâlı…
Anla!

Ölümden korkuyorsam, zere kadar korku varsa içimde…
Dünya âlem gelsin s.çsın yüzüme…
Artık ilaçlarımı düzenli içiyorum, olması gerektiği gibi, hastanedeki gibi…
Ben ne bileyim şeker denilen illetin böylesine etkileri olabileceğini…
Bilsem…
Bilincinde olsam, farkında olsam hiç kendi kendime işkence eder miyim?
O tarifsiz halsizlik…
Baş dönmeleri, bayılmalar, bunalımlar, tansiyon ve şeker …
Dedim ya ilaçlarımı düzenli içtiğimden beri, olması gerektiği gibi…
Jet gibiyim diyebilirim, düzenli, düzen…
Evet…
Düzen, sadece insan hayatında önemli değildir, toplumsal yaşamda da bir o kadar önemlidir…
Bak etrafına…
Sende Eyy YÜCE G.t Kılı sende bak bir iyice etrafına…
Üretmeden…
Sıcak parayla, satıp savmakla, borçla – harçla yürümez bu düzen…
G.t buyurur kıllarına, seçimi boşla…
Ölen onun evladı değil, ölenler, gerçek şehitler, vatan – millet uğruna onun evladı değil…
Bizler…
Gurbet elinde, alemin memleketinde ne olur bizlere umurunda değil…
Türk’ün askerine geçirilince çuval ta baştan aşağıya olur müzik notası…
İrticanın odağı verir ama nota…
Maddi ve manevi kendi menfaati söz konusu olunca!

Çilekeş ve vefakâr vatandaşım…
Beyin felci geçirdin…
Gözler köreldi, kulaklar duymaz oldu, düzen olabildiğince bozuldu…
Nabza göre şeker vermiyorlar sana, tansiyonun hop yukarı hop aşağıya…
Huzura…
Güvene ve düzene ihtiyacın var, gelmelisin yine kendine…
Düzene, düzene, düzene…
Başından bilseydin seçer miydin hiç?

İnadına gideceğim, inadına

Esas sen haddini bil Kasımpaşa ayısı…
Bilgisiz, kültürsüz hayvan. Esas sen haddini bil…
Sen herkesi g.t kılın mi sandın?

İnadına seçimlere gidip hak ve görevimi yerine getireceğim…
Demokrasinin d’sinden haberi yok hayvanın, başkalarına demokrasi öğretecek!

Not: Hastaneye gidip geleyim iki çok önemli yazılım tavsiye edeceğim. Lütfen indirip yükleyiniz. Güvenliğinizle ilgili AMA farklı bir açıdan.

The cost of library veya ülke bir delinin eline kaldı

“Bizim” deli Bekir coştukça coşuyor, ülkede muhalif kalmadı(!)
Taraftarı bir kenara bırak, dışarıda taraf olmayanı bertaraf etme yolunda…
Tuzsuz pezevenk ya…
Ancak yukarıda Allah var, elbet gün gelecek Kasımpaşa ayısı kendinden daha kabadayı birisine çatacak!

Öküz ya, kendini bilmez serseri…
Ne oldum budalası!

İleri demokrasi…
Ödediğimiz ve daha ödeyeceğimiz…
En az iki nesil sonrasının da ödeyeceği…
Kasımpaşa usulü özgürlüğünün bedeli!

Anlayana

Prezervatif…
Sadece sevişme esnasında korumaz…
Ne diyorum hep?
Kafayı çalıştır!

İnsan ve korunma ihtiyacı insanlık tarihi kadar eski…
Yok…
Prezervatif tarihi üzerine yazacak değilim, mesela koyun damarı…
Gizlemenin en güzel ve en etkili yolu…
Göz önünde…
Açık açık, prezervatifin işlevi nedir?

Yok ya, düşündüğün değil…
Dedim ya kafayı çalıştır, saklayacaksan mesela bir şifrelenmiş USB beleği sıvı içeresinde, nasıl koruyacaksın elektronik bir cihazı sıvıdan?