Think Tank

Brookings Institution
https://www.brookings.edu/

Chatham House
https://www.chathamhouse.org/

French Institute of International Relations
https://www.ifri.org/en

Center for Strategic and International Studies
https://www.csis.org/
Carnegie Endowment for International Peace
http://carnegieendowment.org/
Bruegel

Start


RAND Corporation
https://www.rand.org/
Woodrow Wilson International Center for Scholars
https://www.wilsoncenter.org/
Fundacao Getulio Vargas
http://portal.fgv.br/en
Council on Foreign Relations
https://www.cfr.org/

Dikkatinizi çekerim…
Bunlar bilinenler, birde bilinmeyen, gizliden gizliye çalışanlar var ki kusura bakmayın yayınlayamam. Başıma çok büyük iş açarım. Sol üsten başlayarak sıraladıklarım dünyanın en önemli düşünce kuruluşlarıdır. Pensilvanya üniversitesi her sene bu değerlendirmeyi yapar. İkinci ve üçüncü sırada, İngiltere ardından Fransa…
Altıncı sırada Belçika VE dokuzuncu sırada Brezilya. Gerisi DIKKAT Amerika(!) Anlayan, anladı!
Sağ üst köşeden başlamak üzere Almanlar sonrasında Türkler.

Yok arkadaş bu kadın feleğimi şaşırttı bana

Uğraşma benimle ruhu sapığım…
Deli doktorum, manyak psikoloğum uğraşma benimle kadın uğraşma!

Bak senin yüzünden elim ayağım tutmuyor, iki buçuk gram çalışmıyor…
Katalanlar kaldı başka bir güne…
Feleğimi şaşırttın, başımdakiler yetmiyor birde…
Sen!

Belki merak edersiniz kaynaklarımı…
Salt Dark Net değil, salt şahsen tanıdıklarım, görüştüklerim değil, şahsi tecrübelerim, bu gibi kaynaklardan da faydalanırım:

Think Tank’ler

Think Tanks & Civil Societies Program
incele
Pennsylvania üniversitesi her sene yayınlar…
Yok…
Vallahi billahi F. Güllen ile ilgisi yok…
😊
İki sığır rezil ettiler memleketi!

NOT:
Biraz beklerseniz dünyanın en önemli kuruluşların listesini PDF olarak yayınlayacağım

KADIN

Bugün Katalanlarla ilgili yazımı bitirecektim…
Sözde bitecekti…
Kadın uğraşma benimle, deşme yaramı, deşme!

of, ulan offf


İçmem mi hiç???

Gençliğimi hatırlatır bana…
Meyhanelerde geçirdiğim geceleri…
Biliyor musun gül danesi…
Hepsi geçti!

Bir bilsen…
Bir bilsen sana nasıl susadığımı, ahhh bir bilsen.

Mecnunun Leylasını aradığı gibi kadın…
Bende seni aradım…
Çok sevdim seni, ancak bir erkeğin bir kadını sevebileceği gibi!!!

Ve…
Ben yine yalnızlığımla baş başa.

Ben “terk” ettim deee…
Kalbim seninle!!!

Kadınımmm dediğimi unutamıyorum.

Anla gülüm, anlaaa

Gülün…
Dikeni değdi kalbime…
Durulur mu daha?
😊

Senin ifadenle “yanımdaki” bekler beni…
Uslanmamı…
Bu Önder bir zamanlar arıydı, konardı çiçekten çiçeğe hem ihtiyarladı hem usandı…
Petekten bıktı diyemem, gücü tükendi…
Deli dalgalarla dolu bir hayattan sonra bir gül çıktı karşısına…
O güle kondu…
Ve bir daha başka bir çiçeğe uçmak istemedi…
Duruldu ve bu güzel çiçek ile birlikte ömrüne nokta koydu.

Haklıysan kardeşim, hâkli davandan dönmeyeceksin

Valide…
Demin telefon açtı.

Küs ayrıldım anacığımdan, kötüydüm…
Yorgunluğa gelemediğim gibi üzüntüye de hiç gelemiyorum. Bünye kaldırmıyor. Zaten…
Yeminle…
Doktor tarafından YASAK, üzülmeyeceksin! Öyle tembihlediler…
Sanki insanın elinde?

Uçağa binmeden önce bir uyuşturucu aldım…
Uçakta, bir saat kadar sonra oturamıyorum oturduğum yerde, affedersiniz popom. Sanki iğneli fıçı üstünde oturuyorum. Hiçbir şeyi uzun süreli yapamıyorum, oturmak, ayakta, yatmak…
Hiçbir şey…
Yemek geldi, aç kurt gibi saldırdım. Bir hap daha…
O kadar acıkmışım ki, getirdikleri dişimin kovuğunu doldurmadı. Yanımda bir kadıncağız, yol boyu bilmece çözdü, anladığım kadarıyla Fransız. Koca bir kitap, sadece bilmece. O da susamış belli, hemen suya saldırdı. YOK…
Şişeyi açamıyor. Su şişesini istedim, açtım, geri verdim.

Gün gelir, O kadın gibi bir su şişesini açacak gücü bulamam kendimde. Cimri derler bana…
24 yaşında yârim kaldım. Şimdilerde sadece bir çeyrek…
Bu günlerin geleceğini biliyordum. Ama iyi ama kötü bana emek vermiş, bana kadınlık yapmış bir insan, bir evlat var, bu insanları düşünmek zorundaydım.
Bugün…
Çalışamasam bile çok şükür yuvarlanıp gidiyoruz. Tutmak zorundaydım, tutuyorum derken, gündelik hayatımızdan, yememizden, içmemizden, giymemizden, gezmemizden öyle aman aman taviz vermedik, sadece…
Fuzuli şeylerden kaçındım, o kadar yani. Har vurup harman savurmadım, bugün var diye TÜKETMEDIM. Yarınları da düşündüm.

Kaç gün oldu geleli, annemi hiç aramadım. Çok kızdım ona, darıldım, bir dargınlık…
Çok yaraladı beni. Benden bunu nasıl beklersin?
Hem baba hem ana tarafından gördüm, affedersiniz, a’sına koyarım paranın…
Para, her şey demek değil. Bir kardeşim var, başa bela, iki yeğenim…
Başka kimsem yok ki bu dünyada!

Yemeği yedikten sonra masa açık kaldı haliyle…
Kıpırdayamıyorum, çıldıracağım, öylesine şiddetli ağrılar. IKI UYUSUTURCU iki saat içinde, bana mısın demiyor. Delireceğim…
Kadıncağız anlamış olmalı, tabağımı aldı koydu kendi masasına. Allahhh…
Razi olsun!!!
Masa kapanınca bir öyle bir böyle oturdum, öne, arkaya…
Allah kimseye, Tayyip’e bile bana çektirdiklerini çektirmesin. INSAN, sadece insan. Tekrar Allah ondan razı olsun.

Annem…
Anlamış olmalı ne yaptığını. İster inan iter inanma…
Benim için önemliyse insan, saklamam, gizlemem niyetimi, yaptığımı. Allah’ın bildiği kuldan saklanır mi?
Öyle bir niyetim olsa, aklımdan geçse…
İnanın saklamaz söylerdim. Zaten kardeşimin yüzüne diyorum, şaka ile karışık, dedik ya sadece bir tane…
Sana acımam ama Dayday ve Dada’ma kıyamam.

Belki şaşırıyorsunuzdur…
Açık açık yazarım sevdiceğimi falan…
“Konu” bir gecelik değildi ki…
Sevdim bu kadını, aşk ile sevdim. İkisinin de karşısına çıktım, dedim böyle böyle…
Ya ikisini birden kaybedecektim veya…
Demek istediğim, yaptığın yüz kızartıcı bir şey değilse…
Gizleme!

Haklıysan, hâkli davandan dönme!

Not: çok rahatladım, içimdeki üzüntü uçup gitti.