Üstümde değildir, kimsede altımda…
Büyüklere saygı, küçükleri sevgi…
Hak ediyorlarsa!
Amerika…
Helal olsun bu insanlara…
Rakam hafızam, lütfen af edin bu kul yanılıyorsa…
16 eyalet, Trump’i mahkemeye verdi, duvar meselesi…
Hiçbir kereviz…
Dünyanın hiçbir yerinde…
Kanunların üstünde değildir…
Ne Tanrının ne kulun kanunlarını tanımamazlık, görmemezlik yapamaz, edemez!
Emre Kongar…
Son derece saygı duyduğum, sevdiğim bir gazetecidir…
Partili bir adi…
Yazmaya başlamış, bitirememiştim hatırlarsanız…
Son zamanlarda çokça oluyor, af edin, özür dilerim…
Artık benim de sözüme güvenilmez algısı yaratmış olabilirim…
HAYIR Efendim…
Hayır, bu iddiayı ret ederim…
Sevdiklerim, değer verdiklerim bilir…
Ver bu eşeğe sorumluluk, yükle sırtına yükü deh de…
O…
Yürür…
Bir yerlerde yıkılıp, yığılana kadar!
Ve…
Eninde sonunda verdiği sözü tutar!!!
—
Parti devletine hayır
17 Şubat 2017 Cuma
Bir devletin bir partiyle özdeşleştirilmesi, tüm bir devlet aygıtının, yargısıyla, yasamasıyla, yürütmesiyle bir partinin emrine verilmesi, Faşizmin en net ve en saf biçimlerinden biridir:
Yakın tarihte Avrupa’da, Almanya’da ve İtalya’da çok kanlı bir biçimde yaşanmıştır!
Ne yazık ki, 16 Nisan’da referanduma sunulacak olan Anayasa değişiklik önerileri, Türkiye’de de, Cumhuriyet rejimini bitirecek ve yeni bir Parti Devleti kuracak maddeler içeriyor:
1) Cumhurbaşkanı partili olacak; elbette sıradan bir “partili” değil, bir partinin lideri, Genel Başkanı olacak.
2) Partili Cumhurbaşkanı, yardımcılarını kendisi atayacak ve atanmış olan bu kişiler gerekli olduğunda seçilmiş Cumhurbaşkanı’nın yetkilerini kullanarak bizi yönetecek.
3) Partili Cumhurbaşkanı’nın seçtiği bakanlar, Meclis tarafından denetlenemeyecek.
4) Partili Cumhurbaşkanı, ülkeyi Meclis’in çıkardığı kanunlara gerek duymadan kararnameler ile yönetebilecek.
5) Partili Cumhurbaşkanı, devletin bütün yöneticilerini atayacak, yeni vilayetler kurabilecek.
6) Partili Cumhurbaşkanı, Anayasa Mahkemesi üyelerini ve HSK üyelerini seçecek. Seçtiği HSK üyeleri de yargıçları tayin edecek. Anayasa Mahkemesi ve HSK ile birlikte Danıştay ve Yargıtay da, yani tüm adalet mekanizması da partinin emrine girecek.
***
Türkiye bu noktaya nasıl ve neden geldi?
1) Çok partili düzene geçildiğinde Demokrasi’den yararlanacak olan sermaye sınıfı ve işçi sınıfı gelişmemişti. İktidara toprak ağalarının temsilcisi olan Demokrat Parti geldi ve temel hak ve özgürlükleri sınırlayıp kısıtlayarak Demokrasiyi yozlaştırdı.
2) 1950’den beri Türkiye’yi yöneten sağ parti ve askeri darbe liderleri demokrat olmaktan çok demagogdular. Temel hak ve özgürlükleri savunmak yerine halkın duygularını okşayarak çoğunluk baskısı oluşturdular.
3) Muhalefet hakkı ve özgürlüğü, ifade hakkı ve özgürlüğü gibi temel hak ve özgürlüklerin, sınıfsal destekten yoksun olması, Demokrasiye inanmayan iktidarların önünü açtı.
4) Toplumun mevcut değerler sisteminin, çok hızlı değişmesi, bir Anomi durumunu (değersizlik, kuralsızlık durumu) doğurdu, bu durum iktidarların siyasal/ ahlaki değerleri kolaylıkla yozlaştırmalarına yardımcı oldu.
Bu 4 maddede özetlediğim gibi, “Parti Devleti” önerisi, uzun dönemli sınıfsal gelişme, siyasal ve kültürel/sosyo- ekonomik kalkınma, eğitim ve örgütlenme yetersizliklerinin bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır!
http://www.cumhuriyet.com.tr/koseyazisi/677558/Parti_devletine_hayir.html?utm_source=gazeteoku&utm_medium=referral#
Oma…
Oma’ya gideceğim birazdan…
Kendimi toparlarsam…
Halimi, durumumu anlatmaya gerek yok değil mi?
Ayni tas, ayni hamam!
Hayyam…
Belki otuz, takım elbise bilmiyorum ne zaman…
Su…
Alt tarafı birkaç şişe su ya, su…
Erkek demeye milyon şahit lazım ne kadar üzücü ne kadar acı!