Olmuyor işte olmuyor, TAMMAMEN haber, gazetelerden uzak durmalıyım. Yoksa sinirden bir tarafımdan çatlayacağım. 4 Ada sınıfı korvet

Ne güzel, üret kardeşim üret…
Dört korveti Pakistan’a sattın ama…
YIYORSA, sıkıyorsa AB(D) pazarına sat!

Yok küçümsemek gibi bir niyetim yok…
Demek istediğim teknolojin kadar konuşacaksın bir…
İkincisi yazılımdan ne haber, güvenliğinden?

Neden bu konularda literatürde Türkiye kelimesine rastlamıyorum?
Sahi…
Üniversitelerin bilimsel veri yayınlayacak halde değil ki nasıl haber alayım…
Gerçi…
“Kopyalamakta” bir başlangıçtır ya, hayırlısı!

Hiç DMI’yi duydun mu?
Tamam bu sefer senin suçun değil AMA mevzunun b.kunu çıkaran yine sensin…
Directorate of Military Intelligence, 1888’de İngiltere’de kuruldu.1946’da Defence Intelligence Staff tarafından tasfiye edildi. Askeri istihbarat…
MI6’i belki duydun…
Toplam 20 teşkilatın birleşimi DMI. Aralarında…
Bilimsel istihbarat!

Ama…
Sende nerede o yürek nerede o akıl?

Bak daha geçenlerde açıklandı…
Pakistan – Hindistan arası papaz…
Aslında “ikisi de” Hintli, biri Müslüman diğeri Budist. Kardeş yani…
Kardeş kavgası, iki devletin oluşmasına sebep oldu. Pakistan savaş uçağı aldı…
SADECE nükleer bomba taşıyıcısı (bir çeşit taşıyıcısı sistem) var diye O model uçağı tercih etti…
TEKNOLOJI(!)

Yok ya gerçekten uğraştığına değmez, SON BIR öngörü

Eğer uluslararası çok önemli bir konjonktür el değişiklik olmazsa…
Bu onun bunun çocuğuna en fazla altı ay veriyorum!

Enflasyonu düşürmeyi başaramazsa ki iç ve dış borçlar zorlamanın çok ötesine geçecek…
Vergi ödeyen, kanunlara uyan bizler yıllardan beri iktidarsızlığın iktidarını his ederken…
Adaletsizliğin…
Evet, bilerek bu kelimeyi kullanıyorum…
Devletin kasaları iyice boşalıp, bizlerinde sıkılacak bir dirhem suyu kalmayınca…
Beleşçiler…
Ak Sarayı başına yıkacaktır. O günler gelecek…
Ben şahsıma geldiğim yere dönüp ağırlığımı sevdiklerime, kalbimde olanlara vereceğim…
Bir söylersin, iki, üç…
Ne laftan ne sözden anlayana bela haktir, hak!

Bakalım zaman beni hâkli mi çıkaracak yoksa yalancı mi?

Soner Bey,

Yazdıklarınız, hâkli sorularınız ve düşünceleriniz, mantık dizininizle NORMAL bir ülkede ON ŞIDDETINDE bir deprem yaşanırdı AMA burası Tayyipistan. Bir…
İkincisi bu millet sizin neleri eleştirdiğinizi anlayacak kabiliyete ve bilgi düzeyinde değildir.

Ilımlı bir İslam olmayacağı gibi…
Demokrasinin de ilerisi OLAMAZ. Bir HÜKÜMLÜYÜ…
Bir suçluyu ülkenin zirvesine çıkaran bir milletten siz daha ne bekleyebiliriz?
Hem sonra…
O adi pezevenk hep demiyor mu?
Siz siyaseti bilmiyorsunuz diye?
Tabii onun siyaset anlayışı, organize bir suç örgütü!

Algı uyuşturur
5 Temmuz 2018

Soruyorlar:
Sandıkta hile var mı?
Diyorum ki:
Daha oraya gelmedik!
Şimdilik geldiğimiz yer; sandıklar açılır açılmaz Anadolu Ajansı’nın yaptığı algı operasyonu!
Sandık sonuçları ilçe ve il seçim kuruluna gitme¬den Anadolu Ajansı yaptığı yayınla seçimi sona erdir¬di/bitirdi.
Bakınız:
Algı, afyon sütüdür; kitle¬leri uyuşturur!
Yanıtını vermedikleri soru¬mu yineliyorum:
– Seçim günü Anadolu Ajansı ve (polis, jandarma, bekçi, korucu, kayma¬kam, valisi ile topyekun) İçişleri Bakanlığı derin devlet operasyonu mu ger¬çekleştirdi?
– Birlikte tüm televizyon ekranlarında manipülasyon/ yönlendirme/ etkileme mi yaptılar? Böylece seçim gecesi muhalefeti ve halkı teslim mi aldılar?
Soru aslında yanıttır!
– Polisin, jandarmanın, bekçinin, korucunun müdahil olduğu seçim demokra¬tik olamaz.
– Kaymakamın, valinin müdahil olduğu seçim huku¬ki olamaz.
İçişleri Bakanlığı’nın gö¬revi midir seçim sonuçlarını öğrenip “bir yerlere” transfer etmek?
Böyle adil seçim olmaz.
Bu skandaldır. Kanun ortada; bu yasadışıdır…
– İçişleri Bakanlığı Fransa’da sandıklara böyle müdahale etse seçim iptal edilir.
– İçişleri Bakanlığı Alman¬ya’da sandıklara böyle müda¬hale etse seçim iptal edilir.
Hukuk devleti budur. Öyle ya…
– İçişleri Bakanlığı memurla¬rı/görevlileri sandıklara gidip sonuçları nasıl alır?
– İçişleri Bakanlığı sandık sonuçlarını Anadolu Ajansı’na nasıl iletir?
Hele… Hele…
İçişleri Bakanlığı ve Ana¬dolu Ajansı eliyle yapılan bu algı operasyonunun hede¬fi– amacı belli değil mi?
Ne yazık muhalefet su¬suyor; birbirini yemekle meşguller!
Hukuksuzluk artık kanıksan¬dı ülkemizde…
ÖN TEKERLEK-ARKA TEKERLEK
Sadece bilgisayarla strateji oyunu oynamadılar…
Konu, İçişleri Bakanlığı’ndan açıldı. Sizlere narkotik suçlarla mücadele konusunda bir me¬caz/metafor anlatayım:
Narkotikçi polisler, uyuştu¬rucuyla ilgili mücadeleyi “bisik¬let”e benzetir!
Bisikletin ön tekerle¬ği uyuşturucu tacirlerini temsil eder. Arka tekerleği ise onla¬rın yöntemlerini ortaya çıkarıp engellemek; onları yargıya teslim etmekle yükümlü güven¬lik birimlerini…
Bilirsiniz ki, arka tekerlek hep ön tekerliği takip eder. Ön te¬kerleğin uyuşturucu yapımı, ulaşımı, satışı için gerçek¬leştirdiği “buluşu/icadı”, arka tekerlek ona ulaşınca¬ya kadar sürekli değişir…
Bisikletin yolculuğu böyle sürüp gider…
24 Haziran’da kim “ön teker¬lek” idi; ve kim “arka tekerlek”?
24 Haziran’da -kimin planla¬dığını bilmediğim (!)- bir strateji hayata geçirildi:
Daha sandıkların “dumanı tüterken”/ sonuçlar kesinleşme¬den Türkiye neyi konuşma¬ya başladı?
İçişleri Bakanı Süleyman Soy¬lu valilere talimat gönderdi:
“Şehit cenazelerine CHP’li il başkanları alma¬yın!”
Nereden çıktı bu?
Amaç, seçim gündemini değiştirmek miydi?
Ardından… Bursa/Büyükor¬han ilçesindeki şehit cenaze¬sinde CHP çelengi polislerin elinden alınıp parçalanmak istendi.
Bisiklet metaforunu aklı¬nıza getirin:
Ön tekerliğin “buluşu” sürekli değişiyor!
Polisin, jandarmanın, bekçi¬nin, korucunun seçim sonuç¬larına nasıl müdahale ettiğini konuşamadan, İçişleri Baka¬nı’nın gündeme bambaşka konu getirmesi tesadüf mü?
Ah! Asıl meseleyi/ “bisiklet metaforunu” kavrayama¬yan “arka tekerlek” muhale¬fet partisi hâlâ Bakan Soylu’ya laf yetiştirmeye çalışıyor!
Ben ise hep şunu düşünü¬rüm:
Bisikleti kim kullanıyor?
Oyun kurucu kim?
Neyse, konuyu dağıtmayayım. Asıl konumuza döneyim…
KAFADA YENİLMEK
Biz gazeteciyiz.
Anadolu Ajansı’nın düne ka¬dar seçimleri nasıl takip ettiğini biliyoruz…
Sonuçları asla sandık başında almadığını biliyoruz…
Dün tek kaynağı ilçe seçim kurulları idi. Sonuçlar ilçe seçim kurullarından muhabirler aracı¬lığıyla alınır; ve önce il bazında, sonra ülke geneli olarak bir¬leştirilirdi. Sistem böyle işlerdi. Saatler sürerdi…
Yani…
24 Haziran’da yaşadığımız gibi Anadolu Ajansı sonuç¬ları, Yüksek Seçim Kurulu sonuçları önünde gide¬mezdi!
Şimdi ne değişti? Personel sayısında binlerce artış mı oldu? Hayır!
Aksine…
Anadolu Ajansı yıllardır seçim takip eden kimi gaze¬tecilerine o gece izin verdi; çalıştırmadı! Niye?
Amaçları, Anadolu Ajansı’nda o gece yaşananların öğrenilme¬mesi mi?
AA yönetimi kimi tanıklıklar¬dan mı çekindi? (Kimi okuyu¬cular bu seçim öncesi Yüksek Seçim Kurulu’nda da büyük personel değişimi olduğunu belirtiyor.)
Bakın ısrar ediyorum; bir “sır” var!
Anadolu Ajansı ısrarla susu¬yor! Neyi saklıyor?
Yoksa…
Mesele, sadece İçişleri Bakan¬lığı (ya da AKP genel merke¬zinden) veri almanın çok mu ötesinde?
Anadolu Ajansı elindeki yazlımla abonelerine/tv kanal¬larına/ bize başka veri sonuçları mı sundu?
Acı ki, muhalefet de su¬suyor!
Göz göre göre… Anadolu Ajansı algı operasyonu yapmış; İçişleri Bakanlığı sandığa mü¬dahil olmuş; seçim yasası ihlal edilmiş ve kimse kılını kıpırdat-mıyor!
Seçimi kafalarında bitir¬diler…
Kafada yenildiler…
Bu bile algı operasyonunun ne derece başarılı olduğunu gösteriyor.
Baksanıza…
Sandık sonuçlarına bile itiraz etmiyorlar.
Darmadağın oldular.
Hâlâ tecrübesizler…

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/algi-uyusturur-2503340/

Bırak atı, Üsküdar’ı

Döl…
İyice g.tünü yerleştirdi. Çamlıca’yı bilir misin Çamlıca’yı?
Ülkemizin incisinde bir taneydi…
Sen neden bahis ediyorsun Kardeşim?
Hala neticeden çok Hatice’desin(!)

+

Hanımlar ve beyler, aslında bu sefer daha çok hanımlar

Bırakalım doların dün neredeyse 4,76 Tayyip Lirasını bulduğunu…
O yandan fırlatmanın ülkeyi tarumar ettiğini, bugün doların 4,66 Euro’nun 5,44 bendinde seyir ettiğini bir tarafa; bırakabilirseniz tabii…
Gelin ben bugün size başka bir konuda bilgi vereyim…
Gençler…
Hatunlar tuz dedi mi bizlerin (…) ne dediğini hepimiz biliyoruz değil mi?
😊
En azından arada bir ellerinden tutmakta fayda var, yemekti, süpürgeydi falan…
Arada bulaşığa, ütüye, perdeye karışma derim(!)

AMA…
Bak bu konu gerçekten güç işi…
Neler denemedim ki özellikle inatçı olan kalıntılar karşısında kafayı az yemedim!

Mesela tencere yandı ne yapacaksın?
İçine biraz deterjan koyup kısık ateşte bir saat kadar kaynatacaksın…
Sigara kullanıyorsun, ev leş gibi kokuyor…
Limonu kardeşim ince ince dilimle, koy tabağa üstüne BOLCA tuz, koy odanın bir kenarına…
Ev mis!

Fırın…
Kendi başına bir mesele, ne ilaçlar var temizlik malzemesi…
Dünya para bir b.ka yaramıyor…
Hanımlar…
Gidin alin tıraş köpüğü, yok eşlerinize değil KENDINIZE…
Diş macunu…
Çıkmayan kap kacak lekelerine sıkın tıraş köpüğünü, yârim saat bekle…
Bir bakıyorsun tek silme ile çıkmış…
Her zaman işe yaramıyor ama denemeye değer diyorum. YINE…
Türkçesini bilmiyorum hani seramik ocaklar var, elektrikli. Tepeni attıran lekeye az biraz diş macunu…
Kardeşim dişine zarar vermeyen seramiğe verir mi?
AMAAAAAAAAAAAA…
En güzeli fırın…
Bir kap, bir bez…
Limonun yarısı, yok temizlemede işe yaramıyor ama fırındaki tüm kokuları alıyor…
Karbonat veya kabartma tozu. Tercihen karbonat…
İki, üç çorba kaşığı sirke…
Su…
Suya dikkat, hepsini koy bir kaba, en son sirkeyi. Karbonat anında kabaracaktır, bekle…
Kimyasal reaksiyon sona erdi mi çok az su ekle. KOYU bir sıvı olması gerekiyor, KOYU!

Fırındaki lekelerin üzerine bol kepçe…
Diğer yerler sürüştür. Koy kapta kalan sıvıyı telin üstüne, aç fırını 100 dereceye…
Kırk beş dakika beklet, soğuduğunda tek silme ile…
Hala leke kaldıysa tekrarlaman gerekecek AMA yorulmuyorsun en azından!

Ev çeyreği olarak denedim…
Gerçekten işe yarıyor!
😊
Ne yapayım kardeşim bir cinsiyet değiştirmediğimiz kalıyor!

Bak unuttum gene…

Kemik suyu, çok önemli!
Video’yu izleyemiyorsan sitemden…
Youtube üstüne tıkla, yeni bir pencere açılacaktır. Youtube penceresi…
Hala çalışmıyorsa…
Ben daha ne diyeyim, Egde kullan Edge!
NOKTA

Google arama:
https://www.google.de/search?source=hp&ei=cNc9W5TPA8KvswGVo7jAAQ&q=Dr.+%C3%9Cmit+Akta%C5%9F%27tan+ila%C3%A7s%C4%B1z+ya%C5%9Fam+i%C3%A7in+pratik+kemik+suyu+tarifi&oq=Dr.+%C3%9Cmit+Akta%C5%9F%27tan+ila%C3%A7s%C4%B1z+ya%C5%9Fam+i%C3%A7in+pratik+kemik+suyu+tarifi&gs_l=psy-ab.3…499.499.0.1438.1.1.0.0.0.0.168.168.0j1.1.0….0…1c.1.64.psy-ab..0.0.0….0.QaNcJtyr6O8

Geldiğimiz nokta

9. Devriye tamamlandı(!)
Efendim???

ABD askeri ve Tayyip Silahlı Kuvvetleri Menbiç’te 9. Devriyesini tamamladı…
Türkçesi…
ABD, bir zamanlar çuvalı Tayyip Silahlı Kuvvetlerinin başına geçirmişti…
Çuval…
Hala başta!

Ne yapayım kardeşim ne yapayım? Demedim mi sevinecek diye?

Yanımdakiler, uzaktaki…
Beni ben edenler, dinlememiş gene ağabeyi…
Nankör kedi!

Bu sandığı da ben ona boyamıştım, ek içine dedim…
Çorap dedim, çorap…
Doldur toprağı eski bir çoraba…
Ek içine çiçeği!

Dene bak gerçekten büyüyor bitkiler…
Dekor ver, koca koca taşlar arsına…
Dikkatlice yerleştir çorapları!

Biliyor musunuz korkunç olan nedir???

Yorumumu sildiler mi diye merak ettim, silmemişler…
En alta kaydırmışlar…
Bu bağlamda bir anekdot (bir anim, ancak komik değil) Altan diye bir gençlik arkadaşım vardı, yazmışımdır konuyu arşivlerimde. Bebekli…
Özbeöz İstanbul Bebek. Geçenlerde annem hatırlattı, ben çoktan unutup gitmiştim…
Altan’ın annesi benim için “oğlum, sen avukat olmalıydın” dedi…
Neden aramızın açıldığını gerçekten hatırlamıyorum. Beni hırsızlıkla itam etti…
Iş yerime beni şikâyet etmiş oradan bilgisayar çalıyormuşum(!)

Dedim ya ayrıntıları ile anlatmıştım bu konuyu bu yüzden kısa kesiyorum, amirim bir gün beni ofisine çağırdı dedi “böyle böyle”
O…
Beni özel olarak yanına çağırıyor, dedi “olay polise intikal etti evini gelip arayacaklar”
Türkçesi…
Varsa bir şeyler kaybet!

Benim amirim bana söylüyor bunu…
Kaybedecek bir şey olmadığı için geldiler, gittiler. Konu kapandı…
Tabii ben bunu bana yapanı merak ettim, bir gün öğrendim…
Gittik evlerine hesap sormaya, annem ve ben…
O zamanlar söyledi annesi bu sözü bana. Gençliğimden beri ben böyleyim çünkü gençliğimden beri bu tür insanlarla muhatabım, olmak istemesem bile. Polisi, insan demek içimden gelmiyor hayvani…
Askeri osu busu…
Yemin ediyorum pişmiş tavuğun başına gelmeyenler ömür boyu başıma geldi…
Bu yüzden bilgi, bu yüzden kelimeler(!)

Yeri gelir…
Ben sözlerimle de gerekirse insani komaya sokarım!
Beni bilen bilir.

Okudum diğer yorumları…
Nick Name’e, rumuza bakar mısınız; Osmanli reloaded…
Ananı da reloaded yapmışlar gayet açık…
Ama seviye…
Ama argümanlar…
Ama mesafe…
Yok kardeşim gerçekten biz Kahpedoğan’ı hak eden bir milletiz.

Dedim ya yozlaşma dünya çapında, başka bir örnek…
Dün aksam kulüpte, bundan böyle 30 atış şart. Zar zor yaptım, ateş etmekte ne var deme…
Tetik bile yoruyor beni…
Neyse bir saat kadar kaldım kulüpte. Çıktım eve gideceğim Thomas çağırdı beni yanına, sigara içiyordu dışarıda. Yanında hani iki ihtiyar var, kari ve koca, çok beğeniyorum ya kendilerini onlarda yanında. Dedi “Du bist ein wirklich schwieriger Fall. Ich mus mit dem Michael über dich sprechen. Ich kann das nicht alleine entscheiden”
???



İhtiyar araya girdi, sordu “arabanın arkasında ne yazıyor?”
Dedim Atatürk’ün imzası…
Ya adam bırak izah edeyim, iki Alman aralarında heyecanlı bir sohbete başladı…
İhtiyar olan biraz bilgisi var Atatürk hakkında ama üç kelimden ikisi yanlış…
Thomas daha beter, sormaz mı “Atatürk öldü mü?”
Buna benzer, başladı seviyesiz bir konuşma aralarında…
Biraz dinledim, dayanamadım çekip gittim.

Kime…
Hangi birine laf, söz yetiştireceksin?
Çağımızda, internet sayesinde herkes doktor, herkes avukat herkes UZMAN(!)

Tehlikeli olan…
Korkunç olanı, yârim yamalak bilginin tehlikesi!