Adnan’dan (Menderes) Recep’e, Turgut’tan (Özal) Tayyip KAHPEdoğa’a

“Hiç unutmayacağım, Emrehan kadardım geldiler köye milletten nikah yüzüklerine kadar istediler”

Böyle anlattır annem O dönemi, Adnan Menderes’i. Çok anlatmışımdır kendisini. Bu yüzden tek söz daha edilmeye laik olmayan bir kimse. İhtiraslarının, sapkın düşüncelerinin, hayallerinin kurbanı olan bir zavallı. Bak Turgut Özal’ı da sevmem, takdir etmem…
Diyeceksin ki ulan oğlum sende kimseyi beğenmiyor haz etmiyorsun, herkese kafa tutuyorsun…
Doğru…
Ama fark ettiniz mi bilmem atalar der ki “yiğidi öldür ama hakkını yeme”
Ve ben bunu yapmamaya çalışıyorum, yaptıysam, haksız yere birsi veya birilerinin hakkını yediysem içtenlikle özür dilerim. Özal mesela…
AB(D)’ye karşı GAP Projesi…
Çok önemliydi, gereken ehemmiyet ve önemle takip edilemedi.

ANCAK…
Eleştirilerimin odak noktası ki fark etmez sağı, solu, ortası…
Iman sahibi ve veya dincisi, yüreği ile Atatürkçüsü olmadı gardırop, salon Kemalist’i(!)
Af etmem, en amansız şekilde eleştirir, küfür bile ederim vatana, millete ihanet edene…
İnsanız değil mi?
Hatasız kul olur mu? Olmaz tabii. AMA…
Siyasete soyunanın hata yapma lüksü YOKTUR…
NOKTA

Çünkü…
Toplu günahlar, sevaplar olamayacağı gibi yapılan hatalar bireysel bazda bireyin kendisini, en fazla çevresini etkiler AMA siyasetçi…
Koca bir toplumu, bir devleti etkileyebileceği gibi sucu, günahı olmayan nesillerin bile “kanına” girebilir. Yani belli bir yere gelebilmiş bir siyasetçinin yapacağı yanlışlar…
Bırak kısayı, ortayı bir tarafa çok uzun vadeli olabilir…
Ağır olur ağır, çok ağır. Altından kolay kolay kalkılamayacak türdendir!
BIR NOKTA daha

Sık eleyip ince dokumak, her durumu alınacak her kararı EN SON TAHLILE kadar çok yönlü ve en son ayrıntısına kadar değerlendirmeli SIYASETÇI!

Ama ben kime neyi anlatıyorum ki?

Nato mermer nato kafa…
Biat…
Şerefsizlik, yalan kanlarına, genlerine işlemiş…
Yaptıkları yapacaklarının teminatı…
Almışlar ellerine sürmeyi boyuyorlar onanı buranı…
Ulan…
Ananı allayıp pullayıp babana sattılar, hala anlamadın mi geri zekâlı?

Yerli ve milli hırsızlar yolsuz kaldılar…
Pamuk eller…
Lütfen cebe, fakire bir sadaka kardeşim yerli ve milli dayanışma duyguları ile fakire bir sadaka!

DIKKATINIZI şu olguya, gerçeğe çekmek isterim…
Bildiğim kadarıyla savaş durumu hariç, milli bir felaket, facia…
>>> Hiç bir Cumhuriyet Hükümeti <<< vatandaştan para istemedi…
Bunlar ki sadece AKP zihniyeti değil, Menderesi annem vasıtasıyla anlatmış oldum…
Özal dahil “benim memurum işini bilir” mantığında…
Kaşık ile verip, kendi ceplerini doldurduktan sonra vatandaştan kepçeyle almakta!

Cehennemin kaplıları açıldı sanki

Saat 18 suları, 36 derece…
Birdenbire…
Demin yazdım, bir mantık sorusu:

Siz hiç baskına gittiniz, baskına uğradınız mi?
Veya…
Tuzak kurdunuz, tuzağa düştünüz mü?

Bir hafta içinde 60 tane terörist etkisiz hale getirilmiş…
Herhalde herifler kendiliğinden, uyyy babuuu…
Mehmetçik geliyor deyip kendiliklerinden sinek gibi gebermedi değil mi?

Allah…
Evlatlarımızı, Mehmetçiği korusun ama böyle bir durumun sürekliliği inandırıcı olmaktan başka her şey!

Yok kardeşim yok…
Bal gibi uyutuyorlar sizi, çocuk gibi…
Bal gibi ağzınızı, yüzünüzü, kulağınızın arkasını…
Önünüzü ve de arkanızı …!

Bak…
Çocuklara, hani pankartlı protesto ettiler ya 4 sene hapis istemiyle…
“Cumhurbaşkanına” hakaretmiş…
Köpeğe…
Köpek demekle bu hayvanlara bile hakaret etmiş oluyorum, adi, şerefsiz yaratığa!

Bu mücadele kaç yıldır sürüyor?
Şüphesiz…
Türk’ün ordusu profesyonel bir ordu…
Ya karşındaki?

Çapulcu mu?
Herifler onlarca senedir dağlarda, binlerce çatışma…
Hele hele son yıllarda kimler tarafından eğitilip, donatıldıklarını unutma…
Sen…
Ne kadar profesyonelsen onlarda en azından bu oranda semi profesyonel…
Onlar ölecek, geberecek ve senin Mehmetçiğin Tayyip efsunlu, ona kurşun işlemeyecek öyle mi?
Ya…
Öyle oturaklı, ömründe duymadığın bir küfür edesim geliyor ki!

Anladığım kadarıyla Kur’an-ı Kerimde RIZIK 112´kez geçmekte

Anla rızkın ne kadar büyük bir öneme sahip olduğunu Allah katında…
Hani sen diyorsun ya bu “adamlar” Allah yolunda…
Be eyyy güzel kardeşim Allah yolunda olan âlemin ekmeği ile oynar mı?
Söyle…
Söyle, elini vicdanına koy ve söyle Müslüman, iman sahibi insan başkasının ekmeğine göz diker, o ekmeği lekeler, o ekmeği keser mi?

İlk yaptıkları iş…
İnsanların işi ile oynamak, işi ile, ekmeği ile tehdit etmek!

Dedim Ona kızına dolma sarasın ha

Dedi…
“İki kadın dolma sarmaya yetiştiremedik Emrehana”
Dada…
Hık demiş burnumdan düşmüş, bir tencere sadece bana ona…
Diğer tencere kalana!

😊

Neyse…
Kızına sarmasında varsın sarsın Dadama…
Kıskanırım valla!

Çok kızdım, çok küstüm

Gittim baktım ne yapıyor diye, düldül atladı üstüme. Üstüm çıplak, tırnakları fena canımı acıttı…
İlle oyna benimle, boğuş. Masaj yap bana…
Kara Mediha…
Kızına…
Dolma yapıyor, sarma!

Yüzüne bakmam bir daha!!!

Star Wars (yıldızlar savaşı)

Yok…
Sinema filimini kast etmiyorum kardeşim, Star Wars ya bildiğin yıldızlar savaşı…
Devletler arası ilişkilerde dostluklar değil menfaatler esastır…
Ve siyasette…
Yönetimde…
Laf ebeliği, palavracılar değil bilgili, deneyimli insanlar gerekli!

Bak hep dedim diyorum…
ALT TARAFI bir Kasımpaşa ayısı, çıktığı yer belli…
Etrafındakiler mürekkep yalamış olabilirler, belli bir kapasiteye sahip olabilirler ama bir göt her zaman göt kalacağı gibi bir kılda her zaman kıl kalacaktır. Bir insan BEN BILIYORUM demeyecek, çok bilmiş olmayacak, zaman gelir çok fena fiyakası bozulur ve bu zibidi yirmi seneden beri bir gaftan diğerine girip çıktı AMA ağzı iyi laf yapıyor, inandırma kabiliyeti yüksek bir yaratık!
Yoksa…
SIKERIM onun kazak erkekliğini!!!

Erkek görmemiş olsam hayatımda beni de kandıracak…
Bak kardeşim, okumak, mürekkep yalamış olmak, diploma sahibi olmak…
İyi bir yönetici olmak için önkoşul değildir, bunu böyle bil.

Esad, helal olsun adama. Tamam Rusya ve Iran yardımıyla ama dayandı ama diretti ve ülkesine hâkim olma yolunda. Dayandırdı sınırlarını yine Israil kapılarına. Putin, keza…
Ya neler yapmadılar ki en çokta ekonomik, AYAKTA!

Kendi akıllılıkları, danışmanları…
İleri görüşlülükleri, planlı ve programlı hareket etmeleri, GÖRGÜLERI gereği!!!

Bu ayı…
Hayvanın önde geleni, varoş çıkması, AK Saray ve makam işgalcisi!

Reagan…
Aranızda benim yaşlarda olanlar hatırlayacaktır kendisini, bir artist. Seçildiğinde…
Dedim ulan artistten siyasetçi mi olur?!
Yüzyılımızın en büyük BLÖF sahiplerinden biri…
Rusları inandırdı iyi mi, Amerika’yı uzaydan savunacağım diye…
Savaşı, rekabeti uzaya taşıyacağım diye(!)

Sovyetler Birliği çöktü…
Aradan onca sene geçti ve daha “yeni yeni” açıklanıyor Ronald Reagan…
Blöf yaptı diye. Ama Ruslar o zamanlar inandı ve kendi ekonomik güçleri bu heriflerle mücadeleye yetmedi. Demek istediğim…
Öyle bağırıp çağırmakla her şey hal olsa dünyada sorun kalmazdı be Kasımpaşalı ayım…
Çok bir özel hayvanım, hatta hayvan oğlu hayvanım!

Şüphesiz…
Anan, baban insan olsalardı senin gibi bir şeyler çıkmazdı meydana…
Devlet adamlığı, siyaset demek kendini övmek, övdürmek değildir…
Yaptıklarınla…
Sesiz sedasız kendini ve ülkeni yüceltmektir. Hatta…
Yapıp ta o an anlaşılmayan ama seneler sonra meydana çıkan somut gerçeklerdir.

Bak…
Esad olsun Putin olsun hala ayakta, sana ve ettiklerine, yapmak istediklerine rağmen ayakta…
Ama…
Senin temel ilkelerin, ekonomik sahteciliğin bir bir çökmekte!

Euro 5,88 dolar 5,07…
Bırak dünyayı kendi piyasan bile artık güvenmemekte!

Not:
Çok fena, dijital kapitalizm ipin ucunu kaçırdım iyi mi!
Kafa gitti kardeşim kafa gitti…
Ağrılar veya dış etkenler. Türkiye gibiyim, Tayyipistan misali…
Osuruktan nem kapıyorum!

Toparlarım ama bayağı bir uğraştıracak.

Aslında

Sayın Dündar’a ve sağlığı konu ettiği için Soner Beye birer oturaklı mail yazmaya niyetlenmiştim ki…
Vaz geçtim, değmez!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/soner-yalcin/bir-kadin-ezberi-bozdu-2555085/

Zaten okuyup okumadıkları bile belli değilken…
Boşuna enerji kaybı, haybeye gayret, zahmet!

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/ugur-dundar/papaz-ambargosu-2555018/

Ama…
Uğur Bey esaslı bir maili gerçekten hak etti. Ne tesadüf değil mi insanların nasıl ve ne tür yöntemler ile yönlendirilebilmesi. Bu zibidiler piyasaya çıkana kadar ülkemizde Katolik bilinirdi de, Evangelist pek bilinmezdi. Hele hele Ortodoks Yunan kilisesi bir numaralı düşmandı. O adi pezevenk ve selefi kaç kez Vatikan’ı ziyaret etti?
Neyse…
Geçelim konumuz bu değil, korkarım Sayın Çölaşan için, endişelenirim. Dedim ya kalan bir avuç gazeteciden biri, İzmirlim gibi!

Bu işler posta koymakla olmuyor

Sevgili okurlarım, 24 Haziran seçimlerini kazasız belasız atlattık… Ortaya çıkan tablo özetle şöyle idi:
– Meclis’te MHP destekli tek parti iktidarı.
– Recep Bey cumhurbaşkanı.
İktidar partisi böylece ne istediyse almış oldu…
Ve Cumhuriyet rejimi değiştirildi, tek adam uygulaması getirildi.
Meclis’in bütçe ve denetim dahil bütün işlevleri elinden alındı.
* * *
Ancak iktidarı kendi açısından son derece olumlu olan bu tablo da kesmedi.
Sağa sola posta koymalar aynen devam ettirildi.
Hukuk ve yargı zaten iktidarın ve Recep Bey’in ellerine terk edilmişti.
Haberlere bakıyoruz, yandaş kesimin yutturmacaları dışında bir tek olumlu görüntü yok.
Her gün gazetelerde okuyoruz “MİT falanca ülkeden filanca kişiyi kaçırıp Türkiye’ye getirdi” diye!
Bir ülkenin istihbarat örgütü başka ülkelerden adam kaçırabilir. Ancak bunlar kayıtlara gizli operasyon olarak geçirilir.
Bizimkiler ise bu yaptıklarını bütün dünyaya davul zurnayla açıklıyor ve büyük tepki alıyoruz.
Son olarak Moğolistan olayını yaşadık, o ülkede oluşan tepkiler nedeniyle Ankara’dan gönderilen MİT uçağı boş dönmek zorunda kaldı.
* * *
Dünyada adına “Sessiz diplomasi” denilen bir kavram vardır. Ülkeler arasındaki sorunlar sessizce çözümlenir.
Bizde ise tam tersi!
Zamanları sağa sola posta koymakla geçiyor!
* * *
Ancak posta koymak da pek işe yaramıyor.
Al sana Alman vatandaşı gazeteci Deniz Yücel olayı…
Almanya Başbakanı Merkel Türkiye’de tutuklu olan gazetecinin serbest bırakılması için bizimkilere defalarca çağrı yaptı…
Ve “Yaptırım” tehditleri yoğunlaşınca, Deniz Yücel son duruşmada serbest bırakıldı. Hem de yurtdışı yasağı konulmadan!
Almanlar ne olur ne olmaz diye endişe ettiler ve birkaç saat sonra özel bir uçak gönderip gazeteciyi götürdüler.
Davası devam eden Alman gazeteci anında pırrrr!
* * *
Şimdi aynı şeyleri papaz Brunson olayında yaşıyoruz.
Papazın tahliye talebi son duruşmada reddedildi. Ancak ABD ve Trump bastırıyordu…
Ve hemen 10 gün sonra yapılan duruşmada papaz tahliye edildi. Ev hapsi verildi. Şimdi evinde istirahat ediyor!
Ancak ABD’yi bu da kesmedi…
Ve iki gün önce, bilinen olaylar yaşandı.
Kongre F-35 uçaklarının Türkiye’ye satışına yasak getirdi. İş Trump’un imzasına kaldı.
ABD iki bakanımıza ülkesine girme ve ülkesindeki mal varlıklarına el koyma kararı getirdi.
Türkiye Cumhuriyeti resmen aşağılandı.
Peki bizimkiler ne yapıyor?
Sağa sola posta koymayı sürdürüyor!
* * *
ABD’nin aşağılaması ve tehditleri sonrasında piyasada dolar 5 lirayı geçti.
Euro derseniz, eli kulağında, belki 6 lirayı geçecek.
Zam furyası korkunç bir biçimde başladı.
Elektrik ve doğalgaz zamlandı.
Akaryakıt fiyatları patladı patlayacak.
Aradaki fark şimdilik bütçeden karşılanıyor. Nereye kadar dayanacaklar?
Merkez Bankası enflasyon tahminini yükseltti, yüzde 13.4’e çıkardı.
Daha da yüksek olacağı kesin.
* * *
Herkes, toplumun bütün kesimleri korkutulmuş durumda. Hep birlikte ağır bir baskı ortamında yaşamayı sürdürüyoruz.
Yasal, sosyal ve ekonomik baskılar…
Bu tablonun altında ezilen kesimlerden ses çıkıyor mu?
Her gün kapanan işyerleri, iflas edenler, işsiz kalan milyonlar…
Nerede bizim anlı şanlı özel sektörümüz, işadamlarımız, sendikalarımız?
TÜSİAD rahmetli Ecevit döneminde gazetelere çarşaf çarşaf tam sayfa ilanlar verip ekonomideki gidişi protesto ederdi… Zira o zaman bu ülkede fikir ve ifade özgürlüğü vardı.
Şimdiki tam sayfa ilanlar ise hep aynı!
“Ülkemizi yönetmekle olan sayın büyüklerimize gösterdikleri ilgi nedeniyle teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyoruz!”
* * *
Sevgili okurlarım, biz biri ABD’de yaşayan Fetullah, öbürü cezaevinden tahliye edilip İzmir’de ev hapsine alınan iki papazla uğraşırken, ne yazık ki Türkiye Cumhuriyeti başta komşuları olmak üzere neredeyse bütün dünya ile papaz olmuş durumda!
Buna AB’yi de ekleyin ve onların karşısında düştüğümüz durumlara bir bakın.
Devlet işleri ne yazık ki posta koyarak, yukarıdan bakarak, iç kamuoyuna palavra mesajlar vererek yürümüyor.
Yürüseydi Fetullah çoktaaan Türkiye’ye iade edilmiş olur, dolar birkaç gün içerisinde 5 lirayı geçmez, elektrik ve doğalgaza anormal zamlar gelmez, devlet enflasyon tahminlerini yükseltmek zorunda kalmazdı.
Bunların sıkıntısını milyonlarca insanımız yaşıyor…
Ama gelin görün ki, korku dağları bürümüş olduğundan, hiç kimseden ses seda çıkmıyor.
Türkiye’de hep birlikte “Kuzuların sessizliğini” yaşıyoruz.

https://www.sozcu.com.tr/2018/yazarlar/emin-colasan/bu-isler-posta-koymakla-olmuyor-2555024/