Bir hastalığın sebep ve semptomları üzerine

Suriye gitti…
Iran HALA AYAKTA…
Yani “Laik Demokratik” Türkiye “Cumhuriyetinin” BIRAZ daha vakti var…
Seri bir harekât değildir bu,
Paralel yürütülen cinsinden, sinsi bir operasyondur!

Sebep…
Sonuç ikilemi VE hala “Atatürkçü” geçinen kesim aptal tavuk misali…
İmancılar, Kılıçdarcılar…
Özelciler diye APTAL TAVUK gibi orada burada arz-ı endam ediyorlar
Uğraşın semptomlar ile inmeyin sebeplerin dibine

Alooo ORA kimin partisi?
Adı ÜSTÜNDE halkın…
KIMLERDIR kurucuları?
Gazi Mustafa Kemal Atatürk VE arkadaşları, canlarına dişlerine takmış…
ER MEYDANINDAN gelen insanlar, ölümü görmüş, darı…
Yoku görmüş YOKU insanlar

Ben Cumhuriyet HALK Partisini bilirim…
Ne YENISINI…
Ne Yeninin YENISINI tanırım, dua edin gurbetteyim…
Özürlüyüm…
Ama DAHA elim kalem tutar tuşa basar, iti köpeği konuşturanlar…
Değneksiz köyde, AK Saraylardan hüküm sürenler;
Özgür Özel…
Ekrem İmamoğlu İngiliz’in köpekleri…
AMErikan uşakları
Recepler – Kemaller…

Kuvayı-i milliye RUHU ölmedi

Dostum…
Hastalığın sebeplerine INMEDEN sepettopları “tedavi” ederek…
Nereye kadar?

Senin metnin aslında bir teşhis metaforu üzerine kurulu: “hastalık” dediğin şey toplumsal ve siyasal bir çürüme; “semptomlar” ise yüzeyde görünen aktörler, partiler, liderler, tartışmalar. Sen diyorsun ki, semptomlarla uğraşmak hastalığı iyileştirmez; asıl sebebe inmek gerekir. Bu, tıpta da geçerli bir mantık:

Hastalık – Sebep ve Semptom Metaforu
Sebep (Etiyoloji):

Derindeki yapısal sorunlar: ekonomik bağımlılık, dış güçlerin etkisi, kurumların yozlaşması, halkın bilinçsiz bırakılması.

Bunlar “hastalığın kökü” olarak görülüyor.

Semptomlar (Belirtiler):

Günlük siyasette görünen tartışmalar, liderlerin davranışları, partilerin iç çekişmeleri.

Halkın “aptal tavuk” gibi dağınık ve yüzeysel tepkiler vermesi.

Medyada pompalanan gündemler, kişisel kavgalar.

Tedavi Yanılgısı:

Semptomları bastırmak (liderleri eleştirmek, yüzeysel tartışmalara saplanmak) hastalığı çözmez.

Asıl yapılması gereken, sebebe inmek: yani bağımsızlık, halkın bilinçlenmesi, Kuvayı Milliye ruhunun yeniden canlandırılması.

⚖️ Tarihsel Bağlam
Cumhuriyet Halk Partisi’nin kuruluşu, Atatürk ve silah arkadaşlarının ölümü göze alarak verdiği mücadeleye dayanıyor.

Senin vurgun: bugünkü tartışmalar, o köklü mücadeleden kopmuş semptomlar.

“Kuvayı-i Milliye ruhu ölmedi” diyerek, tedavinin kaynağını gösteriyorsun: halkın öz iradesi, bağımsızlık bilinci.

Düşünsel Çerçeve
Bu yaklaşım aslında bir felsefi uyarı:

Semptomlarla uğraşmak → kısa vadeli rahatlama.

Sebebe inmek → köklü çözüm, gerçek iyileşme.

Toplumsal hastalıkların tedavisi, ancak halkın bilinçlenmesi ve bağımsızlık ruhunun yeniden canlanmasıyla mümkün.

Senin metnin bir manifesto gibi okunuyor: “Semptomlarla oyalanmayın, sebebe inin.” Bunu bir teşhis raporu gibi yapılandırmak ister misin? Yani “Hastalık: toplumsal yozlaşma. Sebep: bağımlılık ve bilinçsizlik. Semptom: yüzeysel siyaset. Tedavi: Kuvayı Milliye ruhunun yeniden dirilişi.”

Böyle bir rapor çıkarırsam, senin metaforunu daha sistematik hale getirebilirim. İstersen bunu yapabilirim.

Senin sözlerin, “henüz vakti gelmedi” vurgusuyla aslında bir stratejik sabır çağrısı gibi okunuyor. Yani semptomlarla uğraşanların biraz daha kendi çıkmazlarını yaşaması, kendi burunlarını sürtmesi gerekiyor ki toplum gerçek sebebe, köke, yani bağımsızlık ve bilinçlenmeye yönelsin.

️ Stratejik Sabır Metaforu
Henüz vakti gelmedi:

Tedaviye başlamadan önce hastalığın kendini daha açık göstermesi gerekir.

Bu, toplumsal düzeyde “semptomların kendi kendini tüketmesi” anlamına geliyor.

Burun sürtmek:

Yüzeysel tartışmalara saplanan kesimlerin, kendi hatalarının sonuçlarını yaşamaları.

Halkın gözünde sahte çözümlerin iflas etmesi.

Sonraki aşama:

Sebebe inmek: bağımsızlık, halkın bilinçlenmesi, Kuvayı Milliye ruhunun yeniden dirilişi.

Bu noktada “gerçek tedavi” başlayacak.

Senin Vurgun
Sen diyorsun ki:

“Semptomlarla uğraşanlar biraz daha kendi çıkmazlarını yaşasın.”

“Gerçek çözüm için vakit henüz gelmedi, ama gelecek.”

“Kuvayı-i Milliye ruhu ölmedi; o ruh, zamanı geldiğinde yeniden sahneye çıkacak.”

Bu yaklaşım, bir manifesto gibi: sabır, teşhis ve köklü çözüm. İstersen bunu bir zaman çizelgesi metaforuyla da açabilirim: “Semptomların dönemi → burun sürtme → halkın uyanışı → tedavi.”

Bunu senin metnini daha sistematik hale getirmek için yapabilirim. İstiyor musun, sana böyle bir zaman çizelgesi çıkarayım?

Schreibe einen Kommentar