Yemin ediyorum yemin, mecbur kalmasam evime sokmam

Sözcü…
Hele son zamanlarda var çok şiddetli bir karın ağrıları…
Muhtemelen sahibinin karın ağrıları, TÜM “silahşorlar” kaleme sarıldı!

En çokta buna kızarım zaten en çok…
Vatan, millet…
Sakarya diyerek, hooop kendi cebine, menfaatine(!)

>>> bilgimin olmadığı bir konuda ASLA fikir yürütmem <<<

İhlas zedeler bilmem ne, anlamadım zaten, açıkçası…
Anlamakta istemiyorum, ilgilendirmiyor perde arkası.

Yayınlıyorsam bu makaleyi, bu düşünceleri VAR BIR NEDENI…
Allah, peygamber aşkı için…
Bana ne FETÖ’dan, Mücahitten…
CIA…
Bilmem ne…
Ya yazıyorum yıllardan beri, ispatlı…
KAHPE DOGAN…
ABD’nin eseri, var mı üzeri?

Yaratık…
Devletin zirvesinde!


Bak…
Kraliçe, Brexit konusunda ne diyor…
Devlet başı olarak hayati boyunca ILK DEFA siyasi açıklama yapıyor; Türkçesi, aslında çok az ve öz sözler:

“Bildiğinden, denenmişten şaşma!”

Ören’den Gülen’e ödül
24 Ocak 2019

Yazıma zor soruyla başlayayım:
Letonya’nın New York fahri konsolosu kim?
Letonya adını duymuşsunuzdur; bir Avrupa ülkesi. 56 yıl Sovyetler Birliği içinde kaldı; 1991’de bağımsızlığını kazandı.
Nüfusun tamamı Hıristiyan. Zaten milli marşları; “Dievs, sveti Latviju” (Tanrı Letonya’yı kutsasın!) diye başlıyor.
Ülkenin dili Letonca…
Para birimi Euro. Çünkü Avrupa Birliği üyesi.
2004 yılı Letonya için büyük dönemeç oldu. O yıl hem Avrupa Birliği’ne hem de NATO’ya kabul edildi.
Ve bundan tam bir yıl sonra/2005’te Letonya, New York fahri konsolosunu seçti!
Hıristiyan Letonya’nın seçtiği kişi Müslüman idi.
Milliyetçiliği ile övünen Letonya’nın seçtiği kişi Türk idi.
Ama bir Amerikan vatandaşı idi!
Bu isim, Mücahit Ören!
Arkasında binlerce mağdur bırakmış…
Ülkesinde “hortumcu” diye tanınan…
Şaibeli birini AB üyesi Letonya neden fahri konsolos kabul etti?
Fahri konsoloslar uzun araştırmalar sonucu tayin edilir? AB ülkesi Letonya’yı ikna için Mücahit Ören’e hangi birimler kefil oldu: Kuşkusuz CIA ve FBI. “Temiz kağıdı” olmadan bu görevi alamazdı!
Keza Mücahit, “Baltic-American Freedom Foundation” yönetimine alındı!
Görünen şu:
Amerikan vatandaşı Mücahit Ören’in New York bağlantıları çok derin…
Düşünsenize Letonya, “dünya başkenti” New York’a fahri konsolos olarak bula bula Mücahit Ören’i buluyor.
Bu meselede bir iş var. Şöyle…
NATO toplantısı
Baltık Denizi Bölgesi’nin üç ülkesi…
Estonya, Litvanya ve Letonya Baltık ülkeleri olarak biliniyor.
Bunların en büyük korkusu Rusya!
Bu sebeple üç ülke, 29 Mart 2004’te NATO’ya üye oldu; ve 1 Mayıs 2004’te ise AB’ye katıldı. Bunun üzerine Rusya, hudut bölgesindeki Kaliningrad’ı, füze savunma sistemleri olan askeri üs ve Rus askeri planlamasının önem taşıyan unsuru haline getirdi. Yani…
Ukrayna’da olduğu gibi Letonya da Rusya ile bir gün karşı karşıya gelebilirdi. Peki…
Siz Letonya olsanız, her an çatışma çıkması beklenen böylesine durumda New York fahri konsolosu olarak Mücahit Ören’i mi seçersiniz?
Mücahit Ören’i Letonya’ya kim önerdi?
Binlerce İhlaszede’yi mağdur eden Mücahit Ören’in önünü ABD’de kimler açıyor? Baksanıza…
Letonya’nın başkenti Riga’da Kasım 2006’da, NATO Genel Sekreteri Jaap de Hoop Scheffer’in de katıldığı NATO Zirvesi Genç İşadamları Forumu düzenlendi. Açılış konuşmasını kim yaptı dersiniz; Letonya’nın New York Fahri Konsolosu!
Ortadoğu ve enerji güvenliği gibi başlıkların tartışıldığı oturumda Mücahit Ören, “NATO’nun temelini oluşturan kolektif güvenlik, hepimiz için gerekli” diyerek başladığı konuşmasında Turgut Özal’a övgüler dizerken nedense Erdoğan’ı ağzına bile almadı!
Yavaş yavaş asıl meseleye geliyoruz:
Karanlık enstitü
ABD’de…
John Edwin Mroz tarafından 1980 yılında kurulan East- West Institute (EWI) adında bir “düşünce kulübü” var. İsrail gölgesindeki bu kuruluş Rusya üzerine araştırmalar yapıyor; Gorbaçov/glasnost günlerinde Moskova’da yürütülen CIA operasyonunda oldukça etkindi. İsrail-Filistin arabuluculuğuna soyundu. Vs.
ABD Ulusal Güvenlik Danışmanı General James L. Jones ve Bush’un eski Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice gibi isimlerin bulunduğu EWI yönetim kurulunda başka kim var dersiniz; Mücahit Ören!
Peki, bu EWI 2011 yılında “Dünya Barış Ödülü”nü kime verdi; Fethullah Gülen!
EWI Başkanı Morz, törende, “İnandığı değerleri hayata geçirdiği için bu ödülü F. Gülen’e verdik” dedi.
FETÖ’nün o dönem “ABD’den ödül aldık” diye büyük propaganda yaptıkları bu lekeli ödülün arkasında Mücahit Ören vardı!
Dünyada F. Gülen piarı yapılıyordu. Törende video gösterimi yapıldı; BM eski Genel Sekreteri Kofi Annan, Bill Clinton, ABD Dışişleri eski bakanlarından James Baker ile Madeleine Albright’ın Fethullah Gülen hakkındaki görüşleri ekranda gösterildi! (Üç yıl sonra 2014’te Türkiye, cumhurbaşkanlığı seçimine gidiyordu; EWI, 11 Ekim 2013’te kime “Hayat Boyu Yaşam Ödülü” dersiniz; Ekmeleddin İhsanoğlu!)
Mücahit Ören bu ödüllerdeki rolünü açıklamalıdır!
Nedir bu görev aldığı “EWI Önleyici Diplomasi Görevi?”
Ah ne tesadüf! Babasının gönderildiği Napoli’deki NATO’nun “Barış ve Güvenlik İçin Bilim Komitesi” mottosu neydi: “Başka diplomasi mümkün!”
Fethullah Gülen ve Enver Ören’in olduğu gibi Mücahit’in de hedefindeki ülke Rusya! Müttefikleri ise, ABD-İsrail…
CIA ve MOSSAD’ın Müslümanları kullanma stratejisi hala faaliyette.
Bu girift ilişkileri Mücahit’in tek başına becerebilmesi zor. Tıpkı F. Gülen gibi Mücahit Ören’i de birileri kullanıyor.
Mücahit’i kazıdıkça bakalım daha neler çıkacak…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/orenden-gulene-odul-3244861/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Sanki…
Akli başında olan, birazcık ya birazcık mürekkep yalamış olan…
DIN BILGISI OLAN…
Menfaatperest olmayıp vatansever olan birisi Kahpedoğanı…
OLUMLU bir konuda
Ağzına hiç alırmış gibi, var mi böyle birisi?

Dost bildiğim Sayın Necati Doğru’ya açık mektup

Kusura bakmayın, gazeteleri gecikmeli okuyabiliyorum. Özellikle son zamanlarda…
Özelim(!)

Sevgili dostum, izin verin, müsaade edin size böyle hitap etmiş olayım…
Bu mektubu olduğu gibi sitemden yayınlayacağım; biliyorsunuz…
Arada yazarım size, tepkiliyimdir…
Tepkili ve kimi şeyde, yerde etkili!

Durum değerlendirmelerinize her zaman katılmasam bile…
>>> Çok önemli bir yanlışta, yanlış değerlendirmede olduğunuzu / bulunduğunuzu <<<
Dile getirmek için size yazıyorum!

BIR BILEN OLARAK YAZIYORUM…
Bilişimciyim bir, ikincisi teknoloji ile çok ama çok yakından ilgiliyim…
Saç kurutma makinesinden tutun, bilgisayar, bilişim geneli, güvenlik, yazılım zaten…
Ağır silahlara kadardır ilgi VE bilgi alanım!

Israil’i…
“Küçük timsah” olarak görmeniz, değerlendirmeniz “neredeyse af edilemeyecek bir hata”
Askeri…
Teknolojik AMA ve fakat ILLA…
İstihbaratıyla…
Neredeyse en büyükler liginde, devler ilginde oynayan küçük bir devlettir Israil…
AMA…
INANIN BUNA neredeyse her yönden çağımız teknolojisinden 2 belki 3 yıl ileride…
EN SON…
Bundan birkaç gün önce Amerika’yla birlikte geliştirdikleri “ağır bir silahı” başarıyla denediler!

Sonra…
Güzel kardeşim, dostum…
Sonra kafalı adamlar, ilaç sanayisinden tut, doğal kaynakları iyi ve yerinde değerlendirmeyi…
Çölü…
Cennete çevirmeyi bildikleri gibi iş ortaklıkları “efsanevidir”
En son Israil…
Aloooooooooo…
Mısır, Filistin Sayın Doğru, Filistin ile yaptıkları doğal kaynaklar iş birliğini ne etmeli?
Doğalgaz vesaire…
Israil’i küçük timsah olarak görmeniz yanlıştır Efendim…
Yanlış!

Bilişimciyim dedim ya…
Eğer ben, karşımdakileri yani Hackerleri…
Yanlış değerlendirseydim, olduklarından güçlü veya güçsüz…
Ne müşterim kalırdı ne özelim!

Saygılarımla, başarılarınızın devamını dileyerek

Önder Gürbüz
Almanya

http://wordpress.gurbuz.net/

Timsahlar bizi gözlüyor!
24 Ocak 2019

Yeni ihtiyaçlar, yeni durumlar doğurur. Yeni durumlar da yeni eylem biçimlerini. Yeni bir durum çıktı. Ülkemizin sınırında, yanı başımızda büyük timsahlar, küçük timsahlar ve yavru timsahlar bizi gözlemeye başladı.
Büyük timsahlar:
ABD, Rusya, AB.
Küçük Timsahlar:
İsrail, İran, Mısır.
Suudi Arabistan.
Yavru timsahlar:
IŞİD, PKK, PYD, YPG, ÖSO, Hizbullah, El Nusra, El Kaide, Ahraru’ş Şam ve diğerleri.
7 yıl bitti.
8 yıla girdik.
Suriye perişan oldu.
Suriye halkı acılar çekti.
Biz şunları gördük:
Büyük timsahlar, yavru timsahları da yemleyip saldırtarak; bölünüp küçülmüş ve ordusu zayıflatılmış, ekonomik çıkarlarını koruyamayan “bağımlı bir Türkiye” kurguladı. Ortadoğu’nun yeni haritası yıllar ötesinden beri “küçülmüş Türkiye, bölünmüş Irak, parçalanmış Suriye, ikiye çatlatılmış İran” hesabı üzerine yapılıyordu. Türkiye suya girerek bu oyunu kendi açısından bozmak için “Fırat Kalkanı”ndan sonra “Zeytin Dalı” harekatını yapmak zorunda kaldı.
Şehitler verdik.
Oyunu bozduk.
Beklemeye geçtik.
Biz beklerken; büyük timsahlar bizi gözetime aldılar. Türkiye ne yapacak? Büyük timsahlar Türkiye’yi safına çekmek için “hem havuç hem sopa” göstermeye başladılar. Uçak düşürme krizi, füze satma krizi, ekonomiyi vurma krizi yaşadık…
★★★
Ortadoğu bataklığında büyük timsah ABD, diğer iri timsah Rusya’ya dişini gösterir gibi yapıyor, bir ileri hamle yapıp, bir geri çekiliyor. Yavru timsah Esad’ı korumasına almış Rusya’ya karşı Ortadoğu’da büyük savaş ilan edecekmiş belirtileri gösteriyor, sonra da sakinleşiyor. Bir gün şahinleşiyor, ertesi gün yanıt alınca yumuşuyor. Bir sonraki gün Akdeniz’e yeni savaş gemisi gönderiyor.
Bir yalan vardı.
Bu yalan hep ısıtıldı.
Yalan hep tekrarlandı:
Kimyasal silah kullandı.
Saddam’ı vuralım.
Kimyasal silah kullandı.
Suriye’de Esad’ı vuralım.
Büyük timsahlar ABD, İngiltere ve Fransa “en iyi Ortadoğu, bölünmüş, parçalanmış, sürekli yıkım yaşamaya vidalanmış coğrafyadır…” planlaması yaptılar.
★★★
Ortadoğu’ya ölümcül silahları, üstün parasal, teknolojik, diplomatik, gizli istihbarat güçleri, şeytanı ve yıkıcı planlarıyla gelen ABD, İngiltere ve Fransa’ya karşı Rusya, kendi yavru timsahları Esad ile İran’ı yedirmeyeceğine göre bugün olmasa da yarın, yarın olmasa da yakın bir gelecekte “batı (ABD-AB) ile doğunun (Rusya-Çin) kapışması” sürecek gibi görünüyor.
Biz ne yapabiliriz?
İki timsah arasında kaldık.
Suriye bütünlük bulsa!
Biz de rahatlayacağız.
Bölgeyi yakından bilen emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz’un özetlediği cümle ile “Fırat’ın doğusunu ABD ile batısını Rusya ile şekillendirelim” yeni yaklaşımı çıktı.
Timsah!
“Güvenli Bölge planı” üretti.
Yem midir?
Zoka mıdır?
Ona güvenilebilir mi?
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
Bir danışmanın son sözleri!
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın uzun süre danışmanlığını ve metin yazarlığını yapan, TÜBİTAK Yönetim Kurulu üyeliğine de atanan, eski AKP Milletvekili Aydın Ünal, son bir yazı yazarak Yeni Şafak Gazetesi’ndeki yazarlık görevinden ayrıldı. Hep Erdoğan’ın yanında dimdik durduğunu anlatan Aydın Ünal yazısına “Kaçıyor muyum? Evet, kaçıyorum” diye başladı ve “Lakin kaçışımız çürümeden, seviyenin düşmesinden, tahammülsüzlükten kaçıştır. Kaçışımız düşmandan değil ‘dost‘ görünenden kaçıştır. Kaçışımız korkudan değil, pervasızlıktan; tehditten değil aldırmazlıktan, gözü dönmüşlükten, hırstan kaçıştır. Dostça uyarılarımızı sınırsız iştahlarının ve kifayetsiz ihtiraslarının önünde mani olarak görenlerin iftiralarından, ithamlarından kaçıştır” dedi.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/timsahlar-bizi-gozluyor-3244546/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Ayşe, gaipten gelen haberler var; bir milyar!

Ayşe…
Kardeşten iki, üç yaş büyüktü. Oynarlardı birlikte. Koca kadın olmuş olmalı…
Halime, Saadet ne yaptılar acaba?

Rahmetlinin kardeşleri, Ayşe en küçüğü…
Çocukluk hali ile girdi rüyama, bana eliyle öpücük yollayıp el salıyordu…
İyi bir haber veya aleyhimde görünen bir durumun lehime gelişmesi…
İster inan…
İster inanma, bana hep haber verirler!

Nasıl bir sevinçle uyandım biliyor musunuz, tahmin edebilir misiniz?
Sadece bir rüyaydı, sadece. Özlemmm…
Ah hasret.

Rüya olmayan, kesinlikle ne hayal ne rüya…
Olmayan…
Haberiniz bile yok, haberiniz, ima etmişimdir…
Bilişimciyim ama bildiğiniz tiplerden değilim. Ömür geçti be ömür en üst mertebelerde, üniversite kapılarında, yönetim kurulu katlarında, borsada!

Ve daha nerelerde nerelerde…
Gördüklerim, öğrendiklerim, O güzel sohbetler…
Yokkk…
Sadece çocuktan alma haberi, yatakta…
Yatakta, yatığın yerde neler neler öğreniyor insan…
Sormasını, sorgulamasını bilirse!

Güzel bir hayattı be güzel…
Evet, gururla, iftar ederek söyleyebilirim ki…
Ben yaşadım ve bırakacağım ardımdan bir şeyler!!!

Evet…
Son zamanlarda, sağlığımın da etkisi altında…
Başımdaki manyaklar, iş yoğunluğu, yoğunluk, yoğunluk…
Stressin…
Had safhası, sağlıklı düşünemiyor, durum analizini yapmam gerektiği gibi yapamıyorum…
Bu bir gerçek!

Özür değil bu…
Toparlayamıyorum kendimi!!!

Tabii bilemezdim, genel olarak işlem günü sonunda yapılır muhasebe…
Bir milyar, tekrar 1 milyarlık satın alma var…
Pazarlanıyoruz ya, yazdım kâr realizasyonu korkunç olacak…
Göreceksin, çok sürmez…
Dün yazdım, önce işkembeden salladım, yok tutmadı değil kısmen doğru yine…
Ama perde arkasını araştırmadan, nerelere daha yetişeceğim, nerelere?
Her yer yangın yeri…
Ve ben sadece bir çeyrek!

Çok beter uyandım, çok beter (…)
BAK…
Altın yükseliyor yine, tahminim….
Borsa…
Yabancılar, altın yerli işbirlikçiler…
Sömürüyorlar…
Enayi dümbeleklerini…
SIZI, SIZLERI!

Kızma bana, sen olsan benim yerime sende küfür ederdin…
BANA…
Sevdiğin, değer verdiğin yanlış yoldaysa…
Ve sen tüm uyarılarına rağmen döndüremiyorsan onun yolundan sen benim yerimde olsan…
Sende küfür ederdin!

Dün…
Devletin Bahçesi…
Tehlikenin farkındayız diyor, tehdit ediyor…
BILIYOR…
Eninde sonunda olacak ayaklanma…
VE ben EN ÖNDE OLACAGIM, EN ÖNLERDE!

Daha açık yazamam…
ISPATLADIM sizlere, dikkatli olmak zorundayım…
Eski Önder…
Öldü, çok oldu. YOK, kalmadı gücüm, kuvvetim mücadele etmeye!

DIKKAT ET, DIKKAT

En üste sağ köşede…
>>> Pazar’dan tek tek alışveriş <<<
HAKTIR SANA, HAK!


+

Gördün mu fiyatları?
Zıkkımın bokunu ye!

Acırım gençlere, acırım çoluk çocuğa…
Acırım günahsıza, kandırılana…
AMA…
Acımam bile bile bu çeteye, bu talana destek verene!

Eti neden yazmamışlar acaba?
Salam, sucuk, pastırma…
Sen insan değil misin ulan????
Senin çoluk, çocuğun yok mu, onarlın canı istemez mi???

BU gazete…
Yandaş, yoldaş gazetesi…
Mızrak…
Sığmıyor artık çuvala…
MINARE!

AlYARAK…
Dikkat et Alyarak haberine…
“Merkez işini iyi yapıyor”
FAIZ…
Hatırla kıyametleri koparıyordu…
Anlatmıştım, faiz dengesini. Kimin işine geliyor faizin yükselmesi?
Parası olana, yabancıya…
Halk içeride inim inim inler…
Kimin umurunda?

“Merkez işini iyi yapıyor”

Anlamazsın ya…
Ben yine de yazmış olayım, dikkatini oraya çekeyim…
İleride…
Aynada yüzüme tükürmek istemem, bu yüzden…
Evlatlar…
Tüm çapa!

Frankfurt – Eschborn

POLIS…
Ulan gene ne oldu ne oldu ya???

Eve geldik, altıyı geçiyordu…
Posta kutusu kâbusum, açtım kutuyu, bir mektup…
Ben yazmaktan, sizler okumaktan bıktınız(!)

Ya Frankfurt nere Taunusstein nere?
O an, aklımdan neler geçti bir bilseniz…
Her şeyden evvel, bu hal ile, bu yaşta, bundan sonra…
Hele Frankfurt polisi ile benim ne işim olur, mahkemelerle, avukat ile, polis ile?

Kalbim, yeminle kafamın sol tarafı…
Cayır cayır…
Saatlerdir kendime gelemdim!

Allah, Allah o kadar büyük ki, gerçi anlamadım ne alaka?
Kaza…
Kadını suçlayan bir mektup, ifademe başvuruyorlar. Çok şükür…
Ama…
O anda, polis ibaresini gördüğümde…
Yeminle kalp krizine ramak kaldı, sinirlerim iyice gitti…
Can dayanmaz benim hayat dediğime!

Frankfurt, neden Frankfurt polisinden geliyor mektup?

Bak UNUTTUM, aslında bunu yazacaktım!!!

Tayyipistan ve ekonomik durum…
BORSA…
Altın ve döviz…
Tabii onlar kim bir devletin ekonomisini yönetebilmek kim, bende yanıldım…
İşkembeden salladım o sinir ile…
Doğrusu, perde arkası…
Anca eve gelince araştırma fırsatım oldu…
AMA yine, yine ne milli ne yerli(!)

EZB…
Avrupa Merkez Bankası, bugün yine faiz yükseltmemiş…
Borsacılar tepetaklak, Avrupalılar, para durduğu yerde eriyor…
Düşün, aklına getir Tayyipistan…
>>> Devlet tahvillerini, getirisini <<<
Yine…
Dövize, Tayyip Lirasına verilen faizi…
Ya buralarda 0,5 gibi komik rakamlar…
Tayyip’in verdiği 2 ve üzeri çok iyi!

Anladın mi şimdi?

Altın uzun vadeli yatırım, ben derim sen yine şaşma…
Yoksa ihtiyacın nakit paraya, koy kenara…
Euro…
Euro’nun düşmesi biliyorsunuz nedenlerini!

Pezevenge cevap, adiye

Gayet tabii ki demokrasilerde seçim sonuçlarında saygı duyulmalı…
GAYET TABII…
>>> Ancak seçimler eşit koşullarda yapılırsa <<<
Aksi seçilenin meşruiyetine şaibe düşürür!

Venezüella’yla uğraşıyor, Tayyipistanın derdi bitti de…
Bırak O herifi…
Önce bir kendini sorgula, devletin tüm imkânları senden yana…
YETMEDI…
İnsanların özgür haber alma imkânlarını gasp ettin…
Çeşitliliğe neşter vurdun, farklı düşünce ve görüşe…
İleri demokrasi buysa, sikerim demokrasini, sandıktan çıkan sonuçları…
Senin “ananı”, avradını!

Ve borsa çıkmaya devam ediyor, 101 bin üzeri. Kâr realizasyonu beter olacak

Bunun ne demek olduğunu biliyorsunuz değil mi?
Üretimi olmayan, sadece tüketici konumunda olan için…
Yüzde…
Bin beş yüz AB(D)’ye biat…
Milli ve yerli siyaset böyle olmaz, ah dedeyi bitiremedim ki anlayasınız ne demek istediğimi!

İşte böylesi yoktu önceden, AKP ve O pezevenk öncesi…
Diyeceksiniz ki…
“Kelin, fakirin onuru olur mu?”
Bir yerde olmaz tabii, mecbursun mecbur…
Ama böylesinden iyidir, hem kendini SAT, dötünü daya…
Gelen giden, cani çeken…
Soksun çıkarsın, becersin seni…
SÖMÜRSÜN…
Hem onurdan, gururdan bahis et(!)

Öncesi de yanlıştı, yanlış siyaset…
Doğru eş seçememek, böylesi de çok beter…
Hep derim, biliyorsunuz değil mi?
Bir elin nesi var, iki elin sesi var. Çokkk öncesi hem yerel…
Yani komsu ülkeler…
Hem uzak uzak açılmalıydık, kendimize vefakâr yoldaş aramalıydık!

Doğru hatırlıyorsam…
Yalan yanlış söylemek istemem…
ANLAMAN için…
Kemal dedenin içeriği…
Dünyadaki en büyük 10 limandan dördü Çin’de…
Bilmem anlatabildim mi?

Aslında yazmam lazım İpek Yolu II’yi…
Bana bir sekreter lazım…
Var, bir kırmızı iki kara biber…
Yeminle, neden bilmiyorum kalbimi hiç cezp edemedi bir sarışın…
Tadı çok farklıdır sarışın çok farklı, anlayana…
😊
Kumral istemediğin kadar…
Lazım…
Uzun saçlı, ince belli…
90 – 60 – 90 ebatlarında, en azından 1,62 boyunda…
Mavişe, koyu maviş bakan…
Bir…
Sarışın sekreter, anca o zaman, anca…
Bu yoğunlukla!

Nasıl bilirdiniz?

Hep bir ağızdan “Iyiii”
Halbuki çoğu zaman yalan…
Ne mutlu ona ne mutlu…
Bu dünyadan çevresindekilerin zihninde, anısında bir tebessüm bırakıp gidene…
Ot gelip…
Ot gitmeyene!

Bir eser bırakana…
Kendinden bir parça…
Yetmez kardeşim yetmez bıraktığın sadece evlatsa…
Onu yetiştiremedikten sonra…
İnsan olarak yetiştiremedikten sonra, vatanına, milletine faydalı bir fert, insanlığa…
Faydalı bir birey, Allah yolunda ilerleyen, hak, ahlak sahibi bir insan evladı olmadıktan sonra ne fayda?

Bir sanat eseri…
Bir kelime, bir cümle kazınan hafızalara…
İle kahraman olması şart değil ya, bir buluş yapana…
Ne bileyim bir doktor, hastaya, yardıma muhtaç olana karşılıksız el uzatan olabilir mesela…
Seni güldüren, yüreğini şenlendiren bir Aysen Guruda, Kemal Sunal ve tüm gelmiş geçmiş emek sahibi, insanların duygularına hitap eden bir müzisyende olabilir…
Seni düşündüren, düşünmeye teşvik eden…
Bir kelime öğreten…
İnsan(!)

İnsan, insan olmak gerçekten çok zor, zor zanaat…
Yüreklere…
Hafızalara kendini iyilikle kazıyana, bir gülümseme düşünürken onu…
Bir hoş eda…
Bırakana!

Geldik gidiyoruz be, geldik gidiyoruz…
Çoğumuz ot geldi ot gidiyor…
Öküz doğmuş öküz geberecek…
İnsan olabilmek…
Hayırla anılmak, anılabilmek, bir rahmet…
Bir Fatiha, yürekten gelen bir Allah rahmet eylesin, mekânı cennet olsun dedirtmek…
Zor…
Allah cümlemize nasip eder inşallah…
Böyle anılmayı, hafızalarda böyle yaşamayı!

Nasıl bilirdiniz?
“Iyiii(!)”

NOT: bakma sen o dalgalanmalara…
Çok sürmez O seyir iner aşağıya…
Anlık yaşayanlar, günü kurtaranlar iflah olmaz bir daha!


+


+


+

Bugünlük bitti, gerisi formalite

Geç kaldım, ilaçlarım…
Darmadumanım, darmaduman. Toparlayamıyorum kendimi…
Doksan dokuz yerde elim, ayağım. İlaçlar bitmiş arabada, çantamda…
Sadece koşturuyorum, sanki can pazarı…
Başım, beynim sol tarafı…
Sallanıyorum, tırtır titriyorum…
Kahvem bitmiş, biraz dinleneyim gidip amaliyim.

Fulda telefon etti, maliyeci – memur anlaşmazlığı…
Leblebi çekirdek parası, dün yazdım. Yattı bir yirmi daha…
Ziyanı yok, Rabbim verdi vereceğini, veriyor, YANIMDA…
OMA…
Gidecektim bir çiçek alıp, varsın donsun…
Teşekkür borçluyum!

Dikkat, tüm değerler düşerken…
Borsa yükselişte…
100851
İyi pazarlanmalar, hayırlı işler, karaktersizler, satılmışlar!