Önemli bilgiler içerdiği için. Bence, siz o mahalleyle bu mahalle arasında mekik dokuyan birisi oldunuz, gözümden düştünüz

Övmek – yermek
1 Mart 2019

Dün…
Salih Tuna Sabah’ta yazdı:
– “Sözcü yazarı Soner Yalçın, emperyalistlerin Erdoğan’ı düşürmek istediğini yazıyor, sahibi olduğu sitede iktibas edilen bu yazıya gelen yorumlarda bir ‘yandaş oldun‘ demedikleri kalıyor. Mahalle baskısı sonucu, Erdoğan karşıtı yazı döşenmek için kırk dereden su getiriyor. Müşteri memnuniyetini esas alıyor…”
Mesaj attım:
– “Hadi ben 10 yazıda bir Erdoğan’ı övüyorum; siz 10 yazıda bir Erdoğan’ı eleştirebilir misiniz? Hangi mahalle baskısı?”
Yanıt geldi:
– “Okurun bu soruyu ve cevabı da bilme hakkı var. ‘Hangi mahalle‘ baskısı; buyurun köşenizde yazın. Korkarım Erdoğan’ı 10 yazıda bir (10’u geçtim 100 deseniz de olur) övdüğünüzü ikrar etmek bile istemezsiniz…”
Soruma yanıt alamadım, canı sağ olsun. Zorlamak doğru olmaz, biliriz Erdoğan’ı eleştiremezler!
Gelelim bana…
Biz başka politik kültürden geliyoruz; bizde “kişiye biat” olmaz! Mahalledeki devrimci ağabeylerin küçük yaşlarda bize ilk öğrettiği; “eleştiri-özeleştiri” kavramları ve “politik doğruculuk” oldu.
Eleştiride kişiler ve kişilik amaç olmaz; önemli olan olgunun kendisidir.
Rehberimiz kişi/mahalle değil, kitap/teoridir.
Siyasi kırmızı çizgimiz emperyalizme tavırdır; bağımsızlıktır-yurtseverliktir.
Erdoğan bizim çizgimize gelirse savunuruz; uzaklaşırsa eleştiririz.
Yazarın mahallesine-liderine değil; ülkesine sorumluluğu vardır.
Dava açtı
Aslında somut konuşmak gerekiyor.
Salih Tuna ile ortak savunumuz Filistin Davası.
Önümüzdeki dönemde Erdoğan bu meselede nasıl tavır alacak? ABD Başkanı Trump’ın -damadı aracılığıyla- dayattığı “Ultimate Peace” (Nihai Barış) projesine boyun mu eğecek, karşı mı çıkacak?
Erdoğan’ın duruşuna göre ben, “öveceğim” ya da “yereceğim!”
Ya Salih Tuna? Her iki halde de “övmeyi” sürdürecek!
Bir örnek vereyim:
Bu köşede 13 Temmuz 2014 günü şunu yazdım:
“Tarih: 23 Mart 2013
Erdoğan: “Nisan’da Gazze’ye gideceğim.”
Tarih: 14 Nisan 2013
Erdoğan: “Tarih kesinleşti Mayıs sonu gibi Gazze’ye gideceğim.”
Tarih: 21 Nisan 2013
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry: “Erdoğan’a ‘Gazze’ye gitme‘ dedim.”
Tarih: 14 Mayıs 2013.
Erdoğan: “Kerry’nin demeci hiç şık değil, Haziran’da Gazze’ye gideceğim.”
Tarih: 18 Mayıs 2013
Erdoğan: “Haziran’da Gazze’deyim.”
Bir yıl geçti; “Erdoğan hâlâ Gazze’ye gidecek!”
Peki, bu yazıdan sonra ne oldu?
Erdoğan beni mahkemeye verdi!
Ama hâlâ Gazze’ye gitmiş değil. Salih Tuna “Reis 5 yıl geçti, Gazze’ye ne zaman gideceksin” diye sorabilir mi? Soramaz…–
Bu Adam
Salih Tuna şunu diyebilir mi?
– Adam, “Kohen” seçilmiş birinin oğlu…
– Adam, Yahudi Talmud ve Tevrat okutulan yeshiva okulunda öğrenim gördü. Onur öğrencisi oldu. (Amcası Murray’in oğulları Marc ve Jonathan da geleneksel Yahudi okulunda okudu.)
– Adam, New Jersey- Livingston’da yaptırdığı okula, dedesi ve babaannesinin adını verdi: “Joseph Kushner İbrani Akademisi” ve “Rae Kushner Yeshiva Lisesi.”
– Adam, Yahudi eğitim programı uygulayan Hofstra Üniversitesi kampüsüne “Kushner Salonu” yaptırdı…
– Adam, Kudüs’ün Shaare Zedek Tıp Merkez’ne, 20 milyon dolar bağış vererek anne ve babasının adını koydurdu: “Seryl ve Charles Kushner Kampüsü.”
– Adam, evleneceği -Trump’ın kızı- Ivanka’dan Musevi olmasını şart koştu. Keza kardeşi Joshua de, evlendiği model Karlie Kloss’e aynı şartı ileri sürdü. Evlilikler gelin adaylarının teklifi kabul etmeleri şartıyla gerçekleşti…
– Adam, her yıl İsrail’de bulunan villalarında kalıyor…
– Adam, ABD’ye geldiğinde bırakın evini, odasını açacak kadar faşist Netanyahu’ya yakın…
– Adam, kendini saklamayan bir Siyonist…
– Adam, Avi Berkowitz gibi yakın akrabalarını Beyaz Saray’a doldurdu…
– Adam, Kudüs’ün başkent olmasına sağlayan kişi…
– Adam, Cemal Kaşıkçı cinayet emrini veren Suudi Prens Salman’ın yakın arkadaşı…
– Adam, koltuğunun altına “Ultimate Peace” projesini alıp Türkiye’ye geldi…
– Adam, Trump’ın damadı Jared Kushner…
Salih Tuna, Erdoğan’a sorsa ya:
– Böyle bir adam mı, Filistin’e huzur getirecek?
– Böyle bir adam mı, hakkaniyetli davranacak?
– Mısır’da darbe yaparak, Katar’ı ablukaya alarak, İran’a ambargo uygulayarak mı Ortadoğu’ya barış getirecekler?
– Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, böylesine önyargılı bir adamı nasıl kabul edip, niçin dinler? Danışman John Bolton geldiğinde sözcü muhatap olurken, damat geldiğinde niye Erdoğan oluyor?
Büyük Oyunu görmüyor mu?
Hadi sorsana Salih Tuna?
“Çerez konularla” sayfa dolduruyorlar; Kılıçdaroğlu aşağı, Kılıçdaroğlu yukarı!
Filistin elden gidiyor Filistin!
Bak yeminle…
Erdoğan dik dursun övelim; bir değil, bin makale yazalım.
Aksi durumda, siz de bir kez olsun…
“Eğildin be Reis!” deyin!
Biz…
Erdoğan’ı ne övmek için överiz; ne de yermek için yereriz.
Sadece gerçeği yazarız.
Okuyucuların da bizden beklediği budur.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/ovmek-yermek-3732386/

Sözde ana muhalefet > özde iktidarının aslen yandaşı olanın < yapması gerekeni

Yarına ben yapacağım…
Bir yalanı daha, bir aldatmasını…
RESMI BELGELERI ILE…
Gözler önüne sereceğim…
Bekle!

Tabii…
Hesaba katmıyorlar, sanıyorlar herkesi kendileri, yandaş, yoldaş g.t kılları gibi…
Tahmin edemediler her halde birisinin çıkıp bunu kontrol edeceğini!

Sen bilirsin gayri, sen daha iyi bilirsin…
Ben olsam değil oy…
Tuvaletteki dışkımı bile ona vermem!

Evet Sayın seyirciler, yarına bu sinemada…
Tayyipistan Ekonomik Gerçeği!

Büyük misafir gelecekti…
Öğleden sonra mutfağa girdim, bayıla bayıla yediler…
Hele annem eline sağlık diye diye > yumuldu < yemeğe…
Armutlu köfte…
Ve daha neler neler, hele pilav oldu kendi başına bir harika!

Afiyet oldun DayDay ve DaDa’ma…
İkisi birden geldi ya…
Bu akşam “cinayet, katliam” evde çıkmasa(!)

😊

Bu çeyrek, çeyrek olmadan öncede böyleydi…
Eli işte…
Gözü oynaşta, MultiTasking kardeşim MultiTasking!

Bir kıyas, sadece bir fikriniz olsun istedim

Biliyorum…
Kaçıncıdır ilan ediyor, sözümü tutmuyorum AMA artık yumurta kapıya sıkıştı, zordayım…
Yazılarıma ara vermeliyim!

Özelim, sağlığım…
Mecburum, mecbur. Bir yönetici olmak zor zanaat…
Bir yönetici ne kadar iyiyse ve ne kadar >>> gerçekten <<< halkına, mensubu olduğu topluma hizmet ediyorsa, O toplum O insanlar o kadar refah yaşar!

Aksi…
Kendisi, serveti!

Tabii ki mesuliyetin olmalı bir karşılığı, tabii ki…
Olacak bir bedeli…
Elbette kendisine hizmet edene toplum, hizmetkârına ödeyecektir bir bedel…
Hizmetkar, hizmetkarsa…
Neticede o da sadece bir insan, özel gereksinimleri var, var Allah var…
Herkesin gideri olduğu gibi…
Bunları bir şekilde karşılayabilmeli…
AMA…
Sözde hizmetkar hırsızsa, aslında bir dolandırıcı…
Yalancı…
Olur O kişi demiş olmayalım O yaratık, izah edilemeyecek servet sahibi!

Putin ile başlayalım…
Takribi serveti 36 milyar Euro…
>>> senelik geliri 283787 Euro <<<

YOKKK…
Ben hesaplamayacağım, armut pis ağzıma düş, düşünmenizi istiyorum…
Düşünmenizi!

Donald Trump…
Takribi serveti 2,75 milyar Euro…
>>> senelik geliri 395000 dolar <<<
Kendisi bir istisnadır, iş adamıydı, ama öyle ama böyle edindi servetini!

Kahpedoğan, namı diğer Recep Tayyip Erdoğan
Takribi serveti 2,5 milyon Euro…
>>> senelik geliri 10800 Euro <<<
Gerçek serveti >>> 150 milyon Euro <<< civarı olduğu tahmin edilmektedir…
DIKKAT DIKKAT DIKKAT
Oğlu, Ahmet Burak Erdoğan’ın serveti takribi 80 milyon dolar…
Necmettin Bilal Erdoğan, Bilal oğlanın TÜRGEV vakfı 230 milyon dolarlık gayrimenkule sahip…
İsviçre’de aileye ait birçok milyon Euro hesapları(!)

Nicolás Maduro…
Takribi serveti 58 milyon dolar.

Gelelim Angela Merke’e…
Takribi serveti 3,5 milyon Euro…
>>> senelik geliri 342000 Euro <<<

Bilmem…
Ne demek istediğimi anladınız mı???
Bunları MUTLAKA oku, Kahpedoğan hakkında daha ayrıntılı bilgi(!)

https://www.vermoegenmagazin.de/recep-tayyip-erdogan-vermoegen-und-gehalt/

https://www.derstandard.de/story/2000082984075/erdogan-verdoppelte-im-amt-sein-millionenvermoegen

https://www.focus.de/finanzen/news/palaeste-unternehmen-firmen-vater-der-tuerken-wie-erdogan-zu-seinem-gigantischen-vermoegen-kam_id_5750986.html

https://www1.wdr.de/nachrichten/tuerkei-unzensiert/amtsblatt-veroeffentlicht-erdogans-vermoegen-100.html

Zenginin malı yorar züğürdün çenesini

Unutmayalım LÜTFEN…
Parasızlıktan…
Kirasını partisi ödüyordu, çocuklarını Amerikalarda iş adamları okuttu…
SEN…
Soğanı, patatesi ucuza yiyebilmek için, SEN ise kuyruktasın, kuyrukta!

###

Dedim ya sadece düşünmenizi rica ediyorum sizlerden…
Merkel örneği…
Kadın kaç senedir iktidarda?
Düz hesap 300 bin Euro, ki bu sadece maaş…
Var daha birçok devlet ödeneği yansıra…
On senede eder 3 milyon…
Birde bak bizim PEZEVENGE, maaşı ile ödenekler ile O para birikir mi?

Ve partili >>> çamurbaşkanı <<< yurtdışında bile tepki çekiyor…
ILERI demokrasinin nimetleri!

oku

Aptal tavuk gibi dolaşıyorum ortalıkta…
Nereden başlayayım kestiremiyorum, aldım Jack’i gezmeye gittim…
😊
Bir kahve, ondan sonra ya Allah ya bismillah!

###

Eren Erdem ve bonbon şekeri

Küfür ettiğimde, hayvan dediğimde kızıyorsunuz…
Evet…
Kasımpaşa hayvanlarının önde gidenlerindensiniz!

Sürünün başında bir öküz…
Peşin sıra yığınla sığır…
Ne yapacaksın beni mi öldüreceksin?
Hapse atıp işkence mi yapacaksın?
Oğlum…
Düşüncelere zincir vuramazsın, görüşlere!

Eren Erdem…
İçine girmedikten sonra bilemezsin…
İnsan…
Senelerce hapse mahkûm ettiniz, korkunun…
Ecele faydası yok, ucubelerden çekinirsiniz…
Türk’ün andını yasaklarken bir sanatçının ki özel olarak Türk’ü konu almamış…
Herkes şeker, herkes bonbon…
Bir görüş, bir ifade…
Türk bayrağına “hakaretten” kınıyorsunuz, anlamsız…
HERKES…
Bilir Demirörenler hakkında düşündüklerimi ama bu konuda arkalarındayım çünkü…
Sanatçı ve ifade özgürlüğüne inanıyorum, beğenirsin beğenmezsin o başka…
Ama…
Sana ters olan her şeyi yasaklayamazsın, bu sabah yazdım…
Tuz, şeker, sigara…
Elbette sırası gelecek, yatakta ne yapıp ne yapamayacağımı da bana dikte etmeye çalışacaksınız…
Yollayın bana avratlarınızı, bir ifadelerini alayım…
Memnun kalmazlarsa, SÖZ sesimi çıkarmam istediğinizi bana yaparsınız!

bonbon şekeri

Gidiyorum

9mm’yi ısmarladım…
Pazartesi için kırk beşliği, ayakta durabilirsem tabii…
Geri tepmesi…
😊
Bir daha Cuma, otuz sekizlik!

Kim ne derse desin, tercihim…
Silahta 9mm…
Kadında…
Sarışın ama karagözler, kömür karası gözler…
Kor olmuş yakıyor yüreği!

Biliyor musun?
Bu çeyrek uslanmaz, uslanmayacak!

Not:
45’lik…
Aslında DIKKAT kadın ve erkek arasındaki UYUM gibi…
Doğru kurşunu kullanırsan, anla hem öyle hem böyle…
“Çok fazla farkı yok” 9mm’den!

Mermi…
Merminin kalitesi silahınki kadar önemli…
Tohum, toprak meselesi!

Allah – Peygamber aşkı için MUTLAKA OKU, hastane yapıyorlar, otelcilik hizmetlerini önde tutup mimari planlamayı yanlış yapıyorlar

Yaptıklarının hangisi doğru?
HANGISI???

Sağlık konularıyla özellikle ilgiliyim, biliyorsunuz neden…
Bir gün dönmek, gömülmek isterim ülkemde…
Geberene kadar kesin hastane, bu halde…
Değil gerçekten dönmeyi, hayalini bile kuramam…
Bak…
Yengem, refakatçisi…
Yazdım biliyorsunuz, dayım, ortanca, bir diğeri çok ama çok hasta, kanser…
Bekliyorlar, beklemedeler. Allah hem yaşayana hem çekene acısın, ne kadar acı biliyor musunuz benim için bu cümleyi yazmak. Bu insanlar benim sevdiklerim, küçüklüğümden beri beraber olduklarım. Var mı hastanız?
Allah…
Acil şifalar nasip etsin, benim hastalarım, benim gibi…
Şifasız, şifa yok ne olanlar ne bana…
Yetmiyor çekilen, çektirilen birde sözde hastane, söze yönetim…
Allah – Peygamber aşkı için oku, oku ibreli alem için oku!


+

Muazzez Ersoy, Emel Sayın ve daha kimler kimler, HAYRANLARIYDIM

Bir kadın olarak, şuh…
Ama…
Hayat ama para…
ILKE…
Bir erkeğin mutlaka olmalı ilkeleri, MUTLAKA…
Ölümüne…
Aç kalmak pahasına terk etmeyecekleri…
Tabiii…
Bir kadınında, insanın…
Öldüler benim için, öldüler! Can pazarı değil bu…
Kendini…
> pazarlama < yeri, benim için ne kadar üzücü…
Sence de öyle değil mi?

Veee…
Biliyor musun, tabii ki BILIYORSUN…
Ortak kadın…
OLMAZ benim hayatımda, ortak mal…
KADIN…
Sadece benimdir, benim!

Alın yazısına inanırım…
Kader…
Yazgıya AMA var ya ilkelerimi ASLA terk etmem!

Değişir insan, elbette değişir…
HANGIMIZ…
Bundan on sene, yirmi sene önceki insanız ki…
Düşüncelerimiz, hal ve hareketlerimiz…
AMA…
İlkeler, inançlar, ardında durduğun, ölümüne savunduğun ilkleler…
Ve tahkiye…
Doğru ve yerinde tespit ve analizler AMA tahkiye ve takiyye…
Niyetin, gerçek niyetlerin gizlenmesi…
Ne diyor Hz. Mevlâna?

“ya oldugun gibi görün ya göründügün gibi ol”

Bak, kıyasla, yap analizini…
Ben eskiden neydiysem hala oyum…
Düşüncelerim, inandıklarım, savunduklarım, ilkelerim.

SEN…
Zaten yaptın yapacağını, yoksa…
Yıllardan beri, uzunnn yıllardan beri neden benimlesin?
Bir kadın, bir psikolog bir insan olarak yaptın yapacağını…
Bende tabii…
Yok, olmaz insanın kimi değerleri her şeyden daha önemli…
Yapmamaları gerekiyordu, satmamalıydılar kendilerini!

Doğum günü
28 Şubat 2019

Erdoğan mı Türkiye’yi değiştiriyor?
Türkiye mi Erdoğan’ı değiştiriyor?
Çoğu okur “bu da soru mu, yanıt belli; Erdoğan Türkiye’yi dönüştürüyor” dediğini tahmin ediyorum. Buna çok “delil” de göstereceklerdir.
Yine de…
Sorumda ısrar edeceğim; Türkiye, Erdoğan’ı değiştirmiyor mu?
İki tespit yazacağım.
Biri pek bilinmez:
Tespit 1) Yıl 1994. Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı seçildi. Türkiye’de yer yerinden oynadı; “içki satılan yerleri kapatacak!” Erdoğan Refah Partili kurmaylarını topladı; “Herkes eşini alacak belediye tesislerine gidip çay içecek, yemek yiyecek.”
O güne kadar harem-selamlık oturmuş çoğu partili şaşırdı ama Reis’in emri dinlendi.
Asıl sorun bundan sonra çıktı: “Çatalla mı yenecek kaşıkla mı; bıçak sağ elde mi olacak sol elde mi?”
Bugün AKP’lilerin kafasında böyle bir soru yok!
Tespit 2) Önce ki gün…
Erdoğan, Giresun’da düzenlenen mitingi gitmek üzere Atatürk Havalimanı Devlet Konuk Evi’ne geldiğinde sürprizle karşılandı. Orhan Gencebay, Emel Sayın, Muazzez Ersoy, Özdemir Erdoğan, Cengiz Kurtoğlu, Yavuz Bingöl, Ahmet Özhan, Bediha Akartürk gibi şarkılar-türkücüler Erdoğan’a doğum günü sürprizi yaptı. Pasta kesildi…
Benzer kutlama sabah saatlerinde Erdoğan’ın Kısıklı’daki komşuları da yaptı. Kesilen pastayı Erdoğan, basın mensuplarına ve komşularına dağıttı…
Erdoğan’ın ilk doğum günü kutlaması değil bu. Örneğin, geçen yıl da Ajda Pekkan, İbrahim Tatlıses, Sibel Can, Serdar Gökhan, Hülya Koçyiğit gibi ünlülerin katılımıyla Beylerbeyi Sarayı’nda kutlama yaptı.
Erdoğan birkaç yıldır doğum günü kutluyor.
Nerden nereye
Ne anlatmak istiyorum?
Yanıt için yine soruya başvurayım:
Erdoğan doğum gününe karşı mıydı?
Kutladığına göre soru anlamsız kalıyor değil mi?
Öyle değil… Erdoğan da çevresindeki çok kişi gibi doğum günü kutlamaya çok karşıydı!
Çoğu İslamcı çevre gibi Erdoğan da, doğum gününü “Hıristiyan adeti” görüp “Noel kutlaması” olarak değerlendirip şiddetle karşı çıkardı.
Bu çevreler doğum günü kutlamaya hâlâ “haram” derler.
En ılımlısı Nihat Hatipoğlu bile pasta kesilip, mum üflenmesini doğru bulmaz. Diğerlerini hiç yazmayayım, hadislerden alıntı yapıp oldukça sert açıklamaları vardır.
Nurettin Yıldız doğum günü kutlaması için sanki Erdoğan’a laf atıyor; “ahirete yaklaştıkça endişelenmek varken bize ait olmayan modellerle gülmek pasta kesmek de ne oluyor?”
Ve fakat:
Bu yazının konusu “doğum günü kutlamak caiz mi, değil mi” tartışması yapmak değil. İnsanoğlu 5 bin yıldır doğum günü kutluyor; Mısırlılar, Persler, Antik Yunan, Romalılar vs. hepsi doğum günü kutladı. Başlangıçta meselenin Hıristiyanlık ile ilgisi yoktu; “Pagan adeti” diyorlardı! Dünyaya acı çekmeye geldiklerine inanan Katolikler uzun dönem doğum gününü yasakladı. Evet konumuz bu değil…
Konumuz, Erdoğan’ın artık doğum günü kutlaması…
İslamcı çevreleri takip ederseniz; Erdoğan’ın doğum günü kutlamasının ne büyük “devrim” olduğunu anlarsınız! Tahmin ediyorum, Erdoğan’ın doğum günü kutladığı haberlerini okuyup-gördükçe hop oturup hop kalkıyorlardır! “İktidar yozlaştırır” dediklerine eminim!
Bu çevreleri karşına alan; ve kendini de dönüştüren Erdoğan’ın büyük dönüşümünü nasıl değerlendirmek gerekiyor?
Ne değiştirdi
Kuşkusuz tek olguya bakarak, “Türkiye, Erdoğan’ı değiştiriyor” denilemez.
Bu dönüşümün sebebini analiz etmek zorundayız.
Yazdığım gibi İslamcı çevreler açısından doğum günü kutlamak, Batı kültürüne giden yolda büyük bir kavşağın dönülmesi anlamına gelmektedir. Bilmedikleri…
Osmanlı’da doğum günü kutlama alışkanlığı Tanzimat ile başladı. Bugün dinci çevrelerin el üstünde tuttuğu II. Abdülhamit bile doğum günü kutladı; 21 Eylül’de güzel elbiseler giyilir hem devlet töreni, hem de haremde müzikli şölen yapılırdı.
Erdoğan’ın “kültürel dönüşümünü” nasıl açıklayacağız? II. Abdülhamit’e mi öykünüyor? Ulu Hakan’ı yeni keşfetmiş olamaz; doğum gününe önceden çok karşıydı!
Bugün… Doğum gününü kötülemesi-yasaklaması beklenen Erdoğan, şarkıcı türkücülerle doğum günü kutluyor! Ne değiştirdi Erdoğan’ı?
Bakınız:
Doğum günü kutlamak; çeperi yıkıp merkeze yerleşenlerin, mahalleden taşıdıkları değil, merkezde gördükleri kültürü benimsediklerinin göstergesi! Ya o saray şatafatına ne demeli; pahalı eşarplar, ayakkabılar, çantalar? Günümüzün neoliberal tüketime yönelik hızlı toplumsal değişime karşı koyamadıkların delili değil mi?
Aslında…
“Din sosuna” batırdıkları siyasetlerinin amacı, “biz de doğum günü kutlamak istiyoruz” idi! Peki, bunca yıldır kültür çatışmalarıyla ülkeye neden zaman kaybettirdiler?
Evet, aslında Erdoğan’ı değiştiren Türkiye ve daha doğrusu neoliberalizm oldu!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/dogum-gunu-3716117/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger