Önemli bilgiler içerdiği için. Bence, siz o mahalleyle bu mahalle arasında mekik dokuyan birisi oldunuz, gözümden düştünüz

Övmek – yermek
1 Mart 2019

Dün…
Salih Tuna Sabah’ta yazdı:
– “Sözcü yazarı Soner Yalçın, emperyalistlerin Erdoğan’ı düşürmek istediğini yazıyor, sahibi olduğu sitede iktibas edilen bu yazıya gelen yorumlarda bir ‘yandaş oldun‘ demedikleri kalıyor. Mahalle baskısı sonucu, Erdoğan karşıtı yazı döşenmek için kırk dereden su getiriyor. Müşteri memnuniyetini esas alıyor…”
Mesaj attım:
– “Hadi ben 10 yazıda bir Erdoğan’ı övüyorum; siz 10 yazıda bir Erdoğan’ı eleştirebilir misiniz? Hangi mahalle baskısı?”
Yanıt geldi:
– “Okurun bu soruyu ve cevabı da bilme hakkı var. ‘Hangi mahalle‘ baskısı; buyurun köşenizde yazın. Korkarım Erdoğan’ı 10 yazıda bir (10’u geçtim 100 deseniz de olur) övdüğünüzü ikrar etmek bile istemezsiniz…”
Soruma yanıt alamadım, canı sağ olsun. Zorlamak doğru olmaz, biliriz Erdoğan’ı eleştiremezler!
Gelelim bana…
Biz başka politik kültürden geliyoruz; bizde “kişiye biat” olmaz! Mahalledeki devrimci ağabeylerin küçük yaşlarda bize ilk öğrettiği; “eleştiri-özeleştiri” kavramları ve “politik doğruculuk” oldu.
Eleştiride kişiler ve kişilik amaç olmaz; önemli olan olgunun kendisidir.
Rehberimiz kişi/mahalle değil, kitap/teoridir.
Siyasi kırmızı çizgimiz emperyalizme tavırdır; bağımsızlıktır-yurtseverliktir.
Erdoğan bizim çizgimize gelirse savunuruz; uzaklaşırsa eleştiririz.
Yazarın mahallesine-liderine değil; ülkesine sorumluluğu vardır.
Dava açtı
Aslında somut konuşmak gerekiyor.
Salih Tuna ile ortak savunumuz Filistin Davası.
Önümüzdeki dönemde Erdoğan bu meselede nasıl tavır alacak? ABD Başkanı Trump’ın -damadı aracılığıyla- dayattığı “Ultimate Peace” (Nihai Barış) projesine boyun mu eğecek, karşı mı çıkacak?
Erdoğan’ın duruşuna göre ben, “öveceğim” ya da “yereceğim!”
Ya Salih Tuna? Her iki halde de “övmeyi” sürdürecek!
Bir örnek vereyim:
Bu köşede 13 Temmuz 2014 günü şunu yazdım:
“Tarih: 23 Mart 2013
Erdoğan: “Nisan’da Gazze’ye gideceğim.”
Tarih: 14 Nisan 2013
Erdoğan: “Tarih kesinleşti Mayıs sonu gibi Gazze’ye gideceğim.”
Tarih: 21 Nisan 2013
ABD Dışişleri Bakanı John Kerry: “Erdoğan’a ‘Gazze’ye gitme‘ dedim.”
Tarih: 14 Mayıs 2013.
Erdoğan: “Kerry’nin demeci hiç şık değil, Haziran’da Gazze’ye gideceğim.”
Tarih: 18 Mayıs 2013
Erdoğan: “Haziran’da Gazze’deyim.”
Bir yıl geçti; “Erdoğan hâlâ Gazze’ye gidecek!”
Peki, bu yazıdan sonra ne oldu?
Erdoğan beni mahkemeye verdi!
Ama hâlâ Gazze’ye gitmiş değil. Salih Tuna “Reis 5 yıl geçti, Gazze’ye ne zaman gideceksin” diye sorabilir mi? Soramaz…–
Bu Adam
Salih Tuna şunu diyebilir mi?
– Adam, “Kohen” seçilmiş birinin oğlu…
– Adam, Yahudi Talmud ve Tevrat okutulan yeshiva okulunda öğrenim gördü. Onur öğrencisi oldu. (Amcası Murray’in oğulları Marc ve Jonathan da geleneksel Yahudi okulunda okudu.)
– Adam, New Jersey- Livingston’da yaptırdığı okula, dedesi ve babaannesinin adını verdi: “Joseph Kushner İbrani Akademisi” ve “Rae Kushner Yeshiva Lisesi.”
– Adam, Yahudi eğitim programı uygulayan Hofstra Üniversitesi kampüsüne “Kushner Salonu” yaptırdı…
– Adam, Kudüs’ün Shaare Zedek Tıp Merkez’ne, 20 milyon dolar bağış vererek anne ve babasının adını koydurdu: “Seryl ve Charles Kushner Kampüsü.”
– Adam, evleneceği -Trump’ın kızı- Ivanka’dan Musevi olmasını şart koştu. Keza kardeşi Joshua de, evlendiği model Karlie Kloss’e aynı şartı ileri sürdü. Evlilikler gelin adaylarının teklifi kabul etmeleri şartıyla gerçekleşti…
– Adam, her yıl İsrail’de bulunan villalarında kalıyor…
– Adam, ABD’ye geldiğinde bırakın evini, odasını açacak kadar faşist Netanyahu’ya yakın…
– Adam, kendini saklamayan bir Siyonist…
– Adam, Avi Berkowitz gibi yakın akrabalarını Beyaz Saray’a doldurdu…
– Adam, Kudüs’ün başkent olmasına sağlayan kişi…
– Adam, Cemal Kaşıkçı cinayet emrini veren Suudi Prens Salman’ın yakın arkadaşı…
– Adam, koltuğunun altına “Ultimate Peace” projesini alıp Türkiye’ye geldi…
– Adam, Trump’ın damadı Jared Kushner…
Salih Tuna, Erdoğan’a sorsa ya:
– Böyle bir adam mı, Filistin’e huzur getirecek?
– Böyle bir adam mı, hakkaniyetli davranacak?
– Mısır’da darbe yaparak, Katar’ı ablukaya alarak, İran’a ambargo uygulayarak mı Ortadoğu’ya barış getirecekler?
– Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, böylesine önyargılı bir adamı nasıl kabul edip, niçin dinler? Danışman John Bolton geldiğinde sözcü muhatap olurken, damat geldiğinde niye Erdoğan oluyor?
Büyük Oyunu görmüyor mu?
Hadi sorsana Salih Tuna?
“Çerez konularla” sayfa dolduruyorlar; Kılıçdaroğlu aşağı, Kılıçdaroğlu yukarı!
Filistin elden gidiyor Filistin!
Bak yeminle…
Erdoğan dik dursun övelim; bir değil, bin makale yazalım.
Aksi durumda, siz de bir kez olsun…
“Eğildin be Reis!” deyin!
Biz…
Erdoğan’ı ne övmek için överiz; ne de yermek için yereriz.
Sadece gerçeği yazarız.
Okuyucuların da bizden beklediği budur.

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/soner-yalcin/ovmek-yermek-3732386/