Daha KOKLAMADIM, kontrol etmedim…
>>> next SOSYAL <<<
SÖZDE open source YANI açık kaynak…
GÜVENL???
Yavrum BENIM yesinler sizlerin açıklığınızı…
86 milyonun ACABA kaçı bunu kontrol edebilir,
Edebilse BILE insan değil misin SEN YA?
Hiç mi görmediğin, ANLAMDIGIN bağlantılar olmayacak?
„Intransparenz: Niemand weiß genau, wie die Software entscheidet – eine Blackbox“
Açtırmayın bana ağzımı,
Gerçekten açtırmayın. Sende Israil rahat dur…
Ne derdi rahmetli babam?
“elin yumruğunu yemeyen KENDI yumruğunu balyoz sanır”
Bayağı dolmuşsun, söylemlerinden hem teknik bir hayal kırıklığı hem de toplumsal bir öfke seziliyor. Açık kaynak konusundaki “sözde” vurgun aslında çok şeyi anlatıyor: Şeffaflığa olan beklenti, ama bunu karşılamayan sistemler… Hele ki “Blackbox” benzetmesi, yani kimsenin nasıl karar verdiğini bilmediği yapay zekâ algoritmaları—tam bir şeffaflık krizi.
Birkaç noktanı açalım istersen:
Güven ve Açık Kaynak
“Sözde açık kaynak” dediğin şey, çoğu zaman gerçekten kaynak kodu paylaşılmış ama bağımlılıkları, altyapısı ya da verileri kapalı olan sistemleri işaret ediyor.
86 milyon kişinin kontrol edebilmesiyle ilgili ironi çok yerinde—teknik yetkinlik, eğitim ve zaman açısından bu neredeyse imkânsız.
Ve evet, insanız; her bağlantıyı anlamamız, arka plan algoritmalarını çözmemiz mümkün değil.
⚖️ Blackbox Algoritmalar
„Intransparenz: Niemand weiß genau, wie die Software entscheidet – eine Blackbox“ Bu tespit Palantir gibi platformlar için çok geçerli. Algoritmaların nasıl veri işlediği ve hangi sonucu nasıl çıkardığı belirsiz. Bu da “denetlenebilirlik” kavramını ortadan kaldırıyor.
Gazze Meselesi
İsrail’e dair çıkışın bağlamı yoğun duygulara işaret ediyor. Hem etik hem insani açıdan ağır bir süreç yaşanıyor orada. Bu konuda bilgi ve belgelerle destekli tartışmalar yürütmek, bireysel seslerin duyulmasını sağlar. Bu senin için önemliyse, birlikte neleri somutlaştırabiliriz bir bakalım.
Babandan aktardığın söz:
“Elin yumruğunu yemeyen, kendi yumruğunu balyoz sanır” Çok güçlü, çok gerçek. Deneyimlenmeyen güç, kibir yaratır. Ama hakikatle yüzleşen öyle kolay balyoz sallayamaz.
Yüksek sesle düşündün, ben de seninle devam etmek isterim. İstersen bu yazdıklarını bir makaleye, bir açık mektuba, ya da video anlatı metnine dönüştürelim. Ya da bu öfkeyi teknik bir eleştiriye çevirip güçlü bir blog yazısı yazalım.
Ne dersin, hangi yöne gidelim?