My self, to take back the control, maybe, no, definitely it’s in god’s hand
Osmanlı piçleri
Analarının yüzde doksan sekizi, dokuzu yabancı…
Allah bilir, Allah ve o kadınlar bilir gerçek babaları kim…
Osmanlı…
Biri dilini inkâr etti…
Diğerleri neo Osmanlılar…
AK Pezevenkler…
Ordusunu inkâr, ordusunu tarumar etti!
Dün uzun, uzun sohbete, muhabbette fırsat doğdu
Dün evlada izah ettim, af edin çocuk yerine koymuyorum sizleri…
Makarios kimdi, neydi?
Geçelim…
Rahmetli Denktaş bir siyasi bir gerçek milliyetçi…
Soruyorum size…
ÖNEMLI bir sözleşme, anlaşma muhataplar…
Yazılı, sözel, görsel anılır mi anılmaz mi?
Denktaş…
İnler, cinlerle mi bu anlaşmayı yaptı…
KIMDI…
Karşı tarafın siyasi iradesi?
Yolda…
Enerjiden tut atom bombasına…
Ailevi birtakım sorunlardan siyasete…
Söz verdim rölyef (kabartma) meselesini, aslında ona AMA…
Hepinize!
Yok…
İmamın oğluna hala mesafeliyim…
Savunmuyorum AMA adaleti adında taşıyanın ADALETSIZLIGI…
Kanıma dokunuyor, HEPSI!
Yazdım değil mi, endekse girdim diye
Zaten senelerce izlediler beni…
Bir durum karşısında…
Herhalde ilk tutuklanacaklar arasında olmasam bile beni çok fazla bekleteceklerini sanmıyorum.
Düşünen…
Düşündüklerini dile getiren, hele hele muhalif hele muktedir düzenini sorgulayanı…
Hiç kimse sevmez, hiçbir iktidar!
Düşüncelere…
Ne kadar sabuk subuk olsa bile saygım vardır. Yeter ki bu düşünceleri dile getiren insan olsun…
En güzeli insan evladı…
Görgülü, bilgili…
O beni veya ben onu sağlam ve sağlıklı argümanlar ile ikna edebileyim, ikna olayım…
Düşüncelere, görüşlere saygılıyımdır bu çerçevede!
İlk değil…
Sonuncusu da olmayacak her halde…
TESIP edince benim “zararsız” bir hayalperest olduğum bırakacaklardır pesimi…
Ne paranoyası be???
Ben manyak mıyım?
Aptalım ama manyak değilim!
Yasaklı, yasaklı…
Oku…
Düşün…
Kendini, çevreni geliştir diye!
https://yadi.sk/i/bZW2z35OwcRVh
https://tr.pdfdrive.com/download.pdf?id=117486041&h=1214f02c5f876ee5282810ab959b564c&u=cache
835 satir; Nazım Hikmet
YASAKLI
https://www.google.de/url?sa=t&rct=j&q=&esrc=s&source=web&cd=2&cad=rja&uact=8&ved=2ahUKEwiHqfmT–DiAhUD_qQKHcdmCYwQFjABegQIARAC&url=https%3A%2F%2Fmedia.turuz.com%2FPoem-Literature%2FPoem%2F2016%2F1243-Nazim_Hikmet_Butun_Shiirleri-2008-2085s.pdf&usg=AOvVaw35vrysb-y737DOBeAKx72r
😊 EVET, karı milleti!
Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar diye boşuna dememişler…
Gözümü açtım defalarca, en son saat altıda…
Missss…
Gibi dolma kokuyor etraf, sarma…
Anadır ana…
Sarmış, SADECE BANA…
İki kişi kaldık evde…
Ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar diye boşuna dememişler…
Hani sevgili, hani dost, hani yâr nerede?
HEPSI…
Gelip geçici!
Bir hafta kaldı…
Bıçak altına…
Dileğimdir, hasretim, özlemim…
Önder kalır masada!
Sormuştun bana bir zamanlar, NIYE? Otoban kerhanesi
Bilirsin beni…
Neyi ne zaman edeceğimi ne zaman bir soruya cevap vereceğimi…
Veya sözlerimi tamamlayacağımı ben bilirim, bir ben bir Tanrı!
Niye kimi insan zulüm eden, diğeri çekendir diye…
Sormuştun, dünya sefaleti…
Ve Tanrı der ki;
“Sınayacağım seni… Som atından daha değerli adam edeceğim seni”
Bir kadının hamile kalabilmesi…
Meyve vermesi…
Bil ki Tanrının rahmeti!
Ve Tanrı bir kez daha seslenir Ona…
“Gördüm çileni, biliyorum ne istediğini…
Helalinin olacak bebesi…
AMAAA…
Bil ki nasıl seni sınadım, sınanacak senden olanlar…
Öyle ki sana verdiğim, bağışladım…
Gözünün erdiği toprak, dön kuzeye, güneye, batıya ve doğuya…
Bu topraklar seninse, sana hediye ettiğimsem, senden olacak onlar olacak yersiz, yurtsuz…
Ve gittikleri yerlerde toprak sahipleri edecek onara zulüm. Sınayacağım…
Seni ve senden sonra gelecekleri”
Ve gerçekten Hz. İbrahim’in zevcesi hamile kalır…
Karısının kölesinden de olur bir bebesi…
Biri asil kandır diğeri “kirli” bir kölenin bebesi…
Bil ki, emin ol bundan…
Allah…
Bilir, O yönetir, O takdir eder VE bizlerin görevi…
Iman sahiplerinin yüreği…
Tevazu içinde kendimizi Ona teslim ederek, yine de gayret içinde…
Onun öngörüsü, Onun bilgeliğine, takdirine boyun eğmektir.
Evet…
Dikkat et bak, kimi insan…
Her haliyle asildir, kendiliğinden toplum içinde sivrilendir…
Ve yine…
Kimisi sadece yönetilmek, yönlendirilmek, kullanılmak…
Üremek ve görevini yerine getirmek üzere gelir dünyaya…
Sınanmak için. Ve Oma galiba gerçekten hâkli…
Cennete, cehennemde bu dünyada!
Kerhane…
Kelimesi bana göre çok çirkin, çok kaba bir sözcük halbuki tarif eder insani bir ihtiyacı…
Bir çakı…
Bildiğin birkaç santimlik bir bıçak bile yasak.
UTANDIM…
Bilmeyerek, tesadüfen durdu evlat, tam yanına park etti…
Baktım yüzüne, indik arabadan…
Takip ettim…
Yok, YOKKK…
Haberi yok, bilmiyor, anlamadı…
Belki…
Belki Mevla’m özellikle bizi böyle yarattı, her şeyi görmek, bilmek, anlamak zorunda değiliz.
Uzandım yatağa…
Affedersiniz manda b.ku gibi, nasıl yorulmuşum, nasıl…
Git gel 509 Kilometre. Kapadım gözlerimi…
Bir baktım hanım çoraplarımı çıkarıyor aman nasıl iyi geldi.
Müslümanız değil mi, Hristiyan, Yahudi…
Budist falan…
Ya neden, neden insanlık Hz. Isa’nın doğum yıldönümünü esas olarak alıyor…
NEDEN bizler 2019 yılında yaşıyoruz???
Çünkü…
Medeniyettir esas olan, ticaret…
Takvim ihtiyacı hasıl olduğunda, egemen medeniyet Hristiyanlıktı…
EGEMEN…
Ve yine Hristiyan dünyasıydı ticarete de egemen olan…
İnsanlık ne yaptı, egemene, önde gelen medeniyete uyum sağladı!
Ve Önder mimlendi, Dante’nin İlahi Komedyası…
Endekslendi, endekse girdi…
Nelerden söz ediyorsun, ne yiyip içiyorsun…
Ne okuyorsun…
Örneğin yasaklı yasaklı…
SEN…
Kimsin tehlikeli mi yoksa zararsız bir serseri, hayalperest mi?
Evet…
Bazen bilmemek…
Anlamamak…
Belki daha iyi, dünyanın en eski ticaret şekli olarak kabul edilir bedenin piyasaya sürülmesi…
Bazen TIR’cıların hizmetine sunar otoban parkında, bir karavan içeresinde kendisini…
Egemen…
Ticarette de vuru damgasını.
08:30 / 07:30
Dolar 5,78
Euro 6,55
Çeyrek altın 405,83
Borsa 94103
Dedim ya…
İnsan bedeni, belki malların en eskisi…
İnsan, insana neler etmedi ki?
Ve Arap’ın eskisi girerdi balta girmemiş Afrika ormanlarına…
Bir bir, tek tek, bazen birçoğu bir arada toplardı köleleri…
Pazarlanırdı Avrupa piyasalarında veya istenirdi fidye, değerliyse kölenin bedeni…
Ah para ah paraya bağlı olan güç benzer saman alevine…
Bir bakıyorsun yakıyor ortalığı bir bakmışın yok olmuş gitmiş…
Nice prangalar, nice zincirler…
İşkencenin bin bir çeşidi, teslim alamadı ruhu, söndüremedi insan içinde yanan özgürlük alevini.
Bir karpuzu kesmeye bıçak yok…
YASAK…
İlk değil ki, Önder nerelere girip çıkmadı. Yandı kalbi, üzüldü…
İnsan denilen…
Lastik gibi, çek, çekiştir…
Esnek, dayanıklı AMA bir anda, bazen beli belirsiz bazen tiz bir ses ile kopar, söner;
Büzüşür balon gibi.
Korkunun, dehşetin, kâbusun bin bir hali…
Hasta eder zaten yara almış olan ruhu…
Sevgiyi…
Zamanı mehlem bilirdim, yanılmışım…
Nasıl ki beni sokamazsın, sığdıramazsın bir çekmeceye…
Kimi ruh…
Kimin, kimler ile mesutsa, onlarla…
Sen istediğin kadar zaman tanı, göster elinden gelen sevgiyi, anlayışı…
O…
Ömrünü seninle geçirse bile sana yabancı.
Kalıyor bir yabancı!
Bunun gibi…
Kimi şeyi bilmemeli, anlamamalı insan…
Ve hata görmemeli, valide doğru söylüyor…
Aşağıda bir delik, yukarıda bir delik yeterde artar bile…
İnsan dediğin aslında bu, fazlasını bekleme.
Yatağındaki düşman…
Sokaktaki…
Evin…
Kalen, dört duvarın…
Sen öyle bil, sen öyle san…
Nice kale içten fetih edildi.
Yıkım başlamaya görsün…
Eski hali asla alamaz bir daha ve hata yıkımı durdurmak bile neredeyse imkânsızlaşır…
Girdiyse araya haset, girdiyse fesat, GÜVEN…
Yitirildi…
Sabır denilen tüketildiyse, dayanma, katlanma gücü!!!
Hani derler ya…
Nereden inceldiyse oradan kopsun…
Ne ruh ne beden tedavi edilemez yara almasın!
Gelecekmiş iki rakip karşı karşıya…
Çağımızın vebası televizyonlarda…
Koleradan beter, bir keneften…
Lağımdan…
Gör, seyret, izle İnterneti…
Ulan insan…
Beynini siktiğiminin varlığı, laf ebesi…
Neyleyeyim eyleme dönüşmeyen, dönüşemeyecek olan lafı…
ÖRNEGIN…
Dijitalleşme diye diye, özgürlük…
Demokrasinin ilerisi…
Bir güzel beceriyorlar seni.
Vereceksen…
Kararını, bağlayacaksan bir, iki saate sarf edilen laflara kararını(!)
Kendi aklın yetmedi…
YETMIYOR zaten, lazım sana sunisi…
Yapay zekâ denileni…
Biliyor musun, BUNU BILIYOR MUSUN?
Organların sunisi…
Kalp dahil, kalp…
Suni, sahte, senin benim gibi…
3D yazıcısı mesela…
Gerçek, senin, benim hücrelerimden yetiştirilen hücreler ile…
Çok yakında bu sinemada; Yapay zekâ ile birleştirilecek olan…
Suni…
Sanal insan!
Yakışır…
Yakışır Anthropozän (Antroposen) insanına, sadece yakışır. Bilme…
Her şeyi anlama, sorma bana…
Inan senin için daha iyi.
Bir baba, BIR ADAM
Rahmetli Hikmet…
Hepimiz, anladığım kadarıyla tüm köy üzülmüş…
> neredeyse her evde VAR bir anısı <
Köyümüzün marangozu, insanı…
>>> iyi insan <<<
Annemle günlerden beri yâd ederiz kendisini…
Öyle kendimizce düşündük o ayrı ben ayrı…
Ailesine yardımı.
Bir adam, bir baba…
Bir insan…
Bugünü yaşarken düşünür yarınlarını, sevdiklerini…
BILIYORDUM…
Düşüncelerimi paylaşacağını ama sen beğen diye yazmadım…
Gerçeğin ta kendisi!
Valide teyzem ile görüşmüş…
Zaten oradan biliyorum köyün halini, çok şükür…
Allah rahmet eylesin Hikmet, bir baba…
Düşünmüş ailesini, geleceği…
Gidip taziyeden, yürekten üzüntümüzü belirtmekten başka yapacak bir şey kalmadı.
Amerikalılar yapmış araştırmayı…
Kadın daha az, erkek daha fazla çalışmalıymış…
Örneğin ev işlerinde…
Söz konusu olan, tavsiye edilen 50 dakika…
Düşünen insan, kadın – erkek fark etmez…
Sorumluluk, mesuliyet taşıyan insandır…
Sevmek…
Hele aşk denilen kadına, erkeğe…
Yaratana…
Öyle kuru kuruya, lafla, sözle geçiştirilemez…
IMKANSIZ…
Hiç merak edip araştırdın mi?
Kutsal kitabımız, Kur’an-ı Kerimde…
Bilgi…
Düşünme gibi sözcüklerin kaç kez geçtiğini…
Hiç merak ettin mi?
Emektir sevgi…
Düşünmektir, HER AN yüreğinde his etmek aşk!
07:42 / 06:43
Dolar 5,84
Euro 6,61
Çeyrek altın 409,57
Borsa 93809
09:05 / 08:05
Dolar 5,85
Euro 6,62
Çeyrek altın 409,79
Borsa 93809
### >>> Ne kadar yazık bu ülkeye, ülkemizin insanlarına yazık, gerçekten yazık <<< ###
Coğrafyamızda…
Kullanılmaya müsait o kadar çok köpek var ki…
Her açıdan ve her ülkede, bir örnek vermek gerekirse Suudi > köpekler <
Ne demiştim? ben bir harfi bile boşuna yazmam…
Okuyun lütfen…
Bunlar…
Bu kafalar sözde ülkemizin > ileri gelen düşence kuruluşları <
Görevleri…
Senaryo üretmek ve muhtemel olasılıkları gözeterek çözüm önerilerinde bulunmak…
Yani…
Analiz.
Suudiler akabinde tekzip (ret etmek) ettiler atom bombası iddialarını…
Demiştim, öldürülen Suudi gazeteci olayı bitmedi, çıkacak yine karşımıza…
Değerlendirmeye bakar mısınız, “koca koca devletleri karşı karşıya getirmek varken”
5, 10 bin ipini koparmış piçi İran’a karşı silah olarak kullanacaklarmış, Tayyipistana ileride tehdit…
Demin sormuştum 650 milyar dolar nereye gitti?
ULAN…
Herifler >>> bizzat <<< devletin başına kuklalarını oturtmuşlar…
Muhalefet koltuklarına köpeklerini…
GÖTÜMÜZ IPOTEKTE…
Bak şu düşünce kuruluşlarının söylediklerine!
Tek taraflı beslenme!
NOT, önemli not:
LÜTFEN…
Bakmayın yazar çizerlere, belki satılmış kalemlere…
UNUTMAYIN…
Hepimiz sadece birer insanız, şaşıyorum sizlere, koyun dedim mi kızıyorsunuz…
Koyuna çoban lazim…
Koyunlara…
Düşünen ve gören insan kendi kendini idare eder, devir etmez aklını, haklarını başkalarına…
Bir sorun varsa kendisi çözer, çözmeye çalışır. Beklemez > el < çözsün diye…
İmamın oğlu…
Hadi inşallah AMA o da sadece bir insan ve ALLAH her millete nasip etmez…
Her seferinde bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk…
Çok fazla umutlanmayın, inşallah yanılırım ama sonrasında çok pis hayal kırıklığına uğramayın…
Beklentilerinizi…
Ölçülü tutun!
Ne zaman gördün yalan söylediğimi?
Korkutmak için bazen abartırım ama yalan söylemem…
Belgeledim değil mi?
Anlamıyorum, inan anlamıyorum…
Anladığım…
Gecelik giymem lazım!
😊
Yatak, yorgan meselesi…
Oda…
Buzhane, Sibirya…
Balkon kapısı…
Geçenlerde annem örtmüş kapıyı, uyumuş kalmışım. Kesip biçecekler bizi…
Kızıyorum ediyorum ama ESAS bizler Allah’a emanet yaşıyoruz…
Göbek möbek açıkta, haliyle bel, sırt falan…
Mutlaka ya validenin geceliklerinden veya hanimin bana diktiği çok uzun t-shirt’ü giymem lazım.
Değer bilmiyor insan, bilmiyor kaybetmeyince…
Güzel bir gün geçiriyorum, gayet güzel çok hafif sızılar…
Yok gibi. Tabii yine de ilaç iyisi.
Sadece soruyorum; 650 milyar, 650! Son on yedi senede. Yabancının parası girmiş Tayyipistana, 650 milyar. BU PARA NEREDE?
Zam… Zam… Muazzam!
8 Haziran 2019
Gelmiş geçmiş en kaypak kelimeler topluluğudur… “Sizin için şöyle diyorlar!” Kim diyor? Yok! Belli ki soru, soranın aklında… Kendi adına cesaret edemiyor sormaya…
Hazine ve Maliye Bakanı; “Birileri ekonomik olarak muazzam bir yol kat etmemizden çok rahatsız” dedi. Kim rahatsız? Birileri! Korkuyor muyuz da isim veremiyoruz? Bizim ekonomiyi tarumar ediyorlar, biz isimlerini zikretmeye bile cesaret mi edemiyoruz?
★★★
Almanya mı? Hollanda mı? İngiltere mi? Amerika mı? Kim yahu bu rahatsız olan? Son 17 yılda ülkeye 650 milyar dolar yabancı sermaye geldi… Bugüne kadar onu yedik, bitirdik.
Bu paranın tamamına yakını Avrupa Birliği ve Amerika’dan geldi. Yahu daha geçen ay kendisi para istemek için Amerika’ya gitmedi mi?
★★★
“Muazzam bir yol kat etme” lafını nereye koyacağımı bilemedim! Keşke o kadar yol kat edeceğimize olduğumuz yerde kalsaydık. Belli ki yerimizi yadırgadık!
2013 yılında kişi başı geliri 12.480 dolar olarak hesaplıyorlardı. Beş yıl boyunca kat ettiğimiz muazzam yoldan sonra 2018 sonunda kişi başı gelir 9.632 dolara düştü. Bakan Bey’in muazzam anlayışı bana biraz tuhaf göründü.
★★★
Devam etti; “Üç ay sonra eylül ve ekim ayları gibi büyük bir ihtimalle biz tekrardan tek haneli enflasyonları görmeye başlayacağız” da dedi… Düşerse ekime kadar, düşmezse kasım ve aralıkta sıkıntı var.
Bir konuya açıklık getireyim, enflasyonun düşmesi demek fiyatların düşmesi demek değildir. Fiyatların artış hızının yavaşlaması demektir. Araba 100 kilometre hızla giderken yavaşlayıp 60 ile ilerlemektir.
★★★
Bakanın güvendiği geçen eylül ve ekim aylarında çok hızlı artan enflasyon… Geçen eylül aylık fiyat artışı yüzde 6.30 gelmişti. Bu eylül fiyatlar yüzde 2 oranında artsa bile yüzde 4.30 oranında düşüş görünecek.
Sadece bu da değil… TÜİK’in başındaki arkadaşı da yardımcı olacak. Alışveriş yapılan yerlerin enflasyondaki ağırlıkları değişti. Ciro bazlı enflasyona geçildi. O günden beri enflasyon hep beklentilerden düşük geldi.
★★★
Millet alışveriş yapacak para bulamıyor. Büyüme rakamları geldi, memlekette sadece kamu para harcıyor. Harcadığı da bizim ödediğimiz vergiler.
Sahi, enflasyonun neden düştüğünü neden anlatmıyor? Bu durum tıpkı ağır hastalık geçirirken kilo verip sevinmek gibi…
Burada Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yiğit Bulut’un hakkını yemeyelim. Tam olarak “Türkiye başkanlık sistemine geçince neyiniz varsa tam olarak en az 3’e katlanacak” demişti. Vallahi bildi! Ne sandınız? Bir Yiğit Bulut kolay yetişmiyor tabii ki…
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/zam-zam-muazzam-5069718/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger
VIP VUP APRON zehirlenmeleri!
8 Haziran 2019
Bayramın son günü ülke çapında “VİP-VUP-APRON zehirlenmeleri” haberleriyle dolu geçti.
VIP var.
VUP var.
İngilizceden araklama “Very Important Person” deyişinin baş büyük harflerini yan yana getirince VIP diye söyleniyor. Azametle, büyüklükle, ululukla, sesleri gırtlaklarından değil dudaklarından çıkartarak öyle bir kibir, gurur, kendini beğenmişlikle “VIP” diyorlar ki, muazzam önemde bir kutsal yapı gibi anlatıyorlar.
Türkçesi: ÇÖK.
Çok Önemli Kişi.
Kimler ÇÖK olabilir?
Bunun bir genelgesi, emir vereni, genelgesini hazırlayanı var. Genelgeye girebilenler “ÇÖK” olabiliyorlar. Cumhurbaşkanları, Başbakanlar, Bakanlar, Milletvekilleri, devletin üst kademesindekiler ÇÖK listesine girme hakkı kazanıyorlar.
Ahmet, “VIP” oldu.
Mehmet “VIP” aldı.
Ben de “VIP” olayım diyenler çoğalmış. Bu yüzden genelgeye girenlerin listesini don lastiği gibi uzatma kararı almışlar, iktidar yandaşı şarkıcılar, futbolcular, sanatçılar, iktidar yağcısı gazetecilerle liste genişlemiş, ÇÖK’ler yani VIP’ler yanlarında 3 kişiyi de “VIP Salonuna” sokabilir diye karar bile çıkmış.
★★★
Halktan insanlar, havaalanlarında uçağa binmeye gidince bu VIP yani Türkçe söylemek lazım “ÇÖK Salonuna” giremiyorlar. ÇÖK olmuşların imtiyazı, ayrıcalığı, üstünlüğü var: Üst baş arama yapılmadan, alarm veren aygıtların içinden geçmeden, el dedektörü, metal dedektörü, kapı dedektörüyle taranmadan hava meydanına, oradan ÇÖK salonuna, oradan uçağa ve dönerken de uçaktan salona özel araçlarla götürülüp getiriliyorlar. Ayrıca sıradan yani halktan yolcular gibi bagajlarını, bavullarını teslim etmek ya da almak için sıraya da girmiyor, pasaport ve gümrük kontrollerinden de acayip saygı-hürmetle geçiriliyorlar.
★★★
ÇÖK salonu!
Allah!
Hepimizden ırak etsin.
Giren zehirleniyor.
Ne oldum delisi oluyor.
Ekrem İmamoğlu da Ordu’da yanında 3 kişi değil 33 kişiyle “ÇÖK salonuna girmeye” yüklenince durdurdular.
Genelge var.
“VIP değilsin”
Dediler.
“Sen VUP’sun!”
VUP şu oluyor:
Very Unqualified Person.
Çok Aşağıda (vasıfsız- sırdan-halktan) Kişi. Baş harflerini alıp Türkçe’ye çevirip dilimizin hakkı için; “ÇAK” diye yazmak gerekiyor. Böylece İstanbul seçimlerinde 4 milyon 170 bin oy almış İmamoğlu’na “VIP değil VUP’sun, ÇÖK değil ÇAK’sın haddini bil” ayarı çektiler.
Bayramlar!
Kardeşlik günü!
Eşitlik günü!
Egoları sıfırlama günü!
ÇÖK’ler!
ÇAK’ları!
Aynı odada istemedi.
Bu eşitlik, kardeşlik gününde “güç zehirlenmesinin gücüne bak” otur bayramlar için ağla!
★★★
Fakat, ilginçtir Ekrem İmamoğlu’nun rakibi Binali Yıldırım, “ÇAK tabakasından” ne kadar tanıdığı, bildiği, seveni, destekçisi, alkışlayanı varsa hepsini Erzincan Havaliman’ında “ÇÖK tabakasına” geçiriverdi. APRON diyorlar, herkese yasak olan ve sadece uçak personelinin ve görevlilerin girebileceği bölgeye (havaalanlarının en önemli kısmı) Binali Yıldırım’ın destekçisi ne kadar insan varsa doluştu, onu uğurlamak için ucuz soğan ve patates almak isteyenler gibi kuyruk oluşturdu.
Binali Yıldırım Devrimi!
ÇAK’lar, ÇÖK oldular.
Ne Fransız Devrimi!
Ne Amerikan Devrimi!
Ne Rus Devrimi!
Ne İran’da Humeyni!
Ne Çin’de Mao!
Binali Yıldırım’ın Erzincan Havalimanı’nda “ÇAK’ları ÇÖK Yapma Devrimi” kadar keskin bir sınıf atlama değişimi yaratamadı. Dünya, dünya olalı böyle etkili bir güç zehirlenmesi görmedi. En son cümle şunu yazayım: Çok millici ve yerlici geçinmelerine rağmen VIP adını Türkçe’ye çevirip “ÇÖK” diye söyleyemiyorlar. ÇÖK demeyi kaba buluyor olmalılar.
VIP Muhterem VIP (!)
https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/vip-vup-apron-zehirlenmeleri-5069550/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

