Tehdit ediyormuş, gerçekleştirmeye…
Ne ister biliyor musunuz? Affedersiniz; TAŞAK
İnanır mısın YANIYORUM, ya insandan insana fark. Kadın kadınsa, erkek… erkek, ne güzel bir birlikteliktir, iyide ve kötüde Her ŞEYIN birlikte üstesinden gelmek. Davul, davuluna denk gelmez ki, GELMEZ! O kadınlar… çoğu büyük burunlu, kil çektirmezler burunlarından, basit hemcinsleri… Köylüsü, köylü – kentlisi O kadınlara uzatsalar ellerini acaba bugün böyle mi olurduk?
Anlatmışımdır Amerika’yı…
Hani…
Pezevenklerin Protestanlarını, bak isimli, ünlü gazeteci bile CEHALETI…
Herifler her sene milyon, milyar dolar topluyor yârdim etmek için…
İnsan olan bakmaz kadın olduğuna, erkek…
Müslüman, Hristiyan veya Yahudi…
İnsan olan uzatır elini…
Diğeri…
İnsansa tatar eli bakmaksızın kimdir, nedir diye.
Benim içinde burnu Kaf Dağında derler…
Neler neler demezler ki benim için, dün anlattım en son örneğini…
Bilmiyorlar ki derdimi…
Bilmiyorlar!
Bak yaaa, hiç yoktan canim şimdi içli köfte istedi 😊
Bilirsin…
Beni ilgilendiren öz, perde arkası…
Çok düşündüm bu konuda…
Kültürler arası, dinler – inançlar…
Yetişme ve yaşam tarzı açısından…
Zamane insani…
Erkeği, kadını AMA özellikle kadın…
Çok bozuldu…
Kalmadı kalite, bitti vefa!
Demiyorum çek, katlan diye…
Gör şiddet fiziki, ruhunun derinlikleri…
Büzüşsün kurumuş erik gibi…
Ama…
Bakıyorum eski kadınlara, görüyorum zamaneleri…
İçimden öyle geliyor ki…
VUR…
Duvardan duvara, savur…
Bas bir tarafına tekmeyi…
Taaa…
Anasının … kadar yolu olsun…
Bu mudur kadın olmak, erkek olmak…
İnsan olmak…
En ufak sorunda pes etmek?
Yine…
Tecrübelerle sabit, yaşadım yani…
Sorumsuz erkek…
Kadına kaldırabileceğinden fazla bir yük…
Yine dayak…
Psikolojik baskı, tüm bunlara eyvallah…
Anlarım, kabullenirim AMA yok kocam beni aldattı…
Yok düğün yapmadı…
>>> çiçek almadı <<<
…
…
…
Bacak açtı veya kaçtı…
Ya mezar veya bir tarafına esaslı bir tekme…
Evden çıkan kadın bir daha giremez geriye!
Evliliği çocuk oyuncağı sananlar, evcilik oynamayı
Takısı…
Düğünü…
Gelinliği vesaire…
Balayı(!)
Bu mu yani, bu mu???
Nikah cüzdanı, bir insanın bir başkası üzerinde…
Karşılıklı…
“Tapu sahibi” olması(!)
Seviyorum seni…
Canımın içi, meleğim, bir tanem…
Damarlarımda akan kan…
😊
Nefesim, can suyum…
Yudum yudum…
Hadi ulan oradan, haydiii…
Neymiş efendim, üç sene evlilikten sonra hala düğün yapılmamış…
Mahkeme, EMSAL KARAR…
Boşanma!
Bu mu yani?
Evlilik bu mudur?
İyide ve kötüde…
Felakette…
Fırtınada, kasırgada…
10 şiddetinde depremde…
Aşk ile seven insanlar arasında…
Su sızmaz…
Kenetlenen eller, yüreğe kazınan isimler…
ASLA…
Birbirini bırakılmaz!
NOKTA
Aşk ile sevmesen bile, uzun bir birlikteliğin HATIRI…
Yoksa ölümcül tehlike, yoksa her gün gece ve gündüz şiddet…
Ağız dalaşı…
Hatır için, güzel günlerin anısına…
Hele ağır hastalıkta bırakmaz insanlar birbirlerini!
Allah korkusu Allahhh…
İnsana saygı, hatır…
Hele hele çocuk varsa…
VEFAAA!
İnsan…
İnsansa her türlü yazılı belgeden önce SÖZ…
Yemine…
Ahde Vefa!
09:13 dolar 5,79 Euro 6,40 sikimin çamur başkanı, sikimin!
Sen anacak sana bağlı köpeklerini korkutursun…
Sözde diktatör…
Sözde padişah…
Sözde dünya lideri!
Kabul edecekmiş, KABUL…
Kimleri?
Belediye başkanlarını, senin ayağına gidenlerin ben (…)!
Kasımpaşa ayısı…
Anası belli babası yüz elli!
YEMINLE…
Delirmenin, kafayı yemenin eşiğindeyim!
Hannibal…
Filleri ile Alpleri geçerken yoluna 90 metre genişliğinde bir kaya çıkar…
Geri dönmesi imkânsızdır, filler falan…
Dar bir patika…
Yanındaki mühendisleri ne yaptı birliyor musunuz?
>>> KAYA <<<
Kayayı ateş, su ve sirke ile erittiler…
Yol açıldı…
SIZIN yaptığınız gibi, kaya eridi, BITTI!
Ucuz etin yahnisi, nasıl anlatsam bilmem ki? x
Ataların yanıldığı başka bir konu, yahni meselesi…
Bilişim, pahalı bir girişim. Hele verilerin güvenliği.
Anlatmışımdır, yazdım…
Bilirsen, bilgi…
Çocuk oyuncağı gerisi.
Az biraz kafayı çalıştıracaksın, doğru yağı – tuzu, baharatı…
Kur mükellef bir sofrayı…
USB – Stick’ler mesela, tabii gerçekçi olacaksın gerçekçi, bileceksin piyasayı…
Dedik ya bilgi…
1 veya iki TeraByte’i alamazsın otuza, elliye ama pek ala alabilirsin yirmiye otuza 512 GigaByte’i!
20, 30 Euro’luk çubuktan hayır mı gelir insana?
Normalinde gelmez değil mi?
Format atarsa, YAVAŞ YAVAŞ…
IKI GÜN SÜRER DÜZENLEMESI…
Ama…
Ondan sonra O çubuğa emanet edeceğin bilgi…
Eh, şöyle demiş olalım güvenli!
Tabii ki ne bilişimde ne hayatta hiçbir şey olmaz yüzde yüz…
Hele güvenlik AMA inan bana nispeten ucuza, verilerin depoda…
“Güvenli, güvenli”
Yani kaybetme korkun neredeyse olmasın emi!
Peki bu neden böyle?
Eskiden ki hala öyle…
Server dediğimiz bilgisayar sistemleri, daha doğrusu işletim sistemi…
AMA…
Windows Yediden sonra bildiğin yazılım şekli bile format atarken farklı bir algoritma kullanmakla birlikte, yazıyor hatalı yerleri bir tabelaya…
Eskiden de bu böyleydi…
Ama dedim ya değiştirdiler kimi şeyi.
Önemli olan yavaş, yavaş…
😊
Yatakta misali tadını çıkara çıkara, getirme aceleye…
Yap yapacağını yavaş, yavaş düşünerek, bilerek, his ederek emi!
Not: Çubuk bir işe yaramıyorsa Windows zaten verecek sana hata…
Hata çok ama çoksa…
Iade et geriye, BAK…
AKP’ye, O PEZEVENKE.
Örnek: hatalar kapasitenin…
%1 veya yüzde ikisini geçiyorsa, hiç durma ver geriye.
Sanal mı gerçek avrat mı, onun benzeri. SALAKLAR sizi
Özgürüz AMA bu özgürlüğün bir bedeli var
Cüzdan önemli…
Hep önemliydi AMA…
Kalbinin genişliği, sıcaklığı daha da önemli.
Anlamazlar, anlamayacaklar…
Sizler…
Allah…
Bakma düşmez dilimden, kalemimden AMA…
Onlarla benim aramdaki fark…
Ben Allah diyerek cebimi değil gönlümü dolduruyorum…
VE…
Ondan karşılığını alıyorum, çok şükür, çok şükür…
Hiç yoktan bugün ne oldu bir bilsen, sanki HIZIR ALEYHİSSELÂM* yetişti…
Dükkâna insan, Afganlının kardeşi.
Bedel…
Bazen can, bazen kan…
Kimi zaman iki kuruş AMA her zaman yürekten edilen dua…
Sen…
Biliyorsun vaziyeti, anlıyorsun değil mi demek istediğimi?
*Kur’ân-ı Kerîm’de adı geçmemekle birlikte müfessirler tarafından Hz. Hızır’a ait olduğu kabul edilen Kehf sûresindeki kıssa özetle şöyledir: Hz. Mûsâ (a.s.) genç adamına iki denizin birleştiği yere ulaşmaya karar verdiğini söyler, bunun üzerine beraberce yola çıkarlar. İki denizin birleştiği yere varınca yanlarına aldıkları kurutulmuş balığı bir kenarda unuturlar, balık da canlanarak denize atlar. Bir müddet sonra Mûsâ (a.s.) genç adamına azığı getirmesini söyler; fakat genç adam olup biteni hatırlayarak daha önce bunu Hz. Mûsâ’ya (a.s.) bildirmeyi unuttuğu için üzüntüsünü dile getirir.
Bunun üzerine Hz. Mûsâ (a.s.) aradıkları yerin orası olduğunu söyler ve geriye dönerler. Burada kendisine Allah tarafından “rahmet ve ilim” verilmiş olan sâlih bir kul ile karşılaşırlar. Hz. Mûsâ (a.s.), sahip olduğu ilimden kendisine de öğretmesi için onunla arkadaş olmak istediğini söyler; Kur’an’ın adını bildirmediği bu kişi, iç yüzüne vâkıf olamayacağı olaylar sebebiyle bu beraberliğe sabredemeyeceğini belirtirse de Hz. Mûsâ’nın (a.s.) ısrarı üzerine, meydana gelen olaylar hakkında açıklama yapmadıkça kendisine soru sormaması şartıyla teklifi kabul eder. Hz. Mûsâ’nın 8a.s.) bu şarta uyacağına dair söz vermesi üzerine yolculuğa başlarlar.
Bu zat önce bindikleri gemiyi deler, arkasından bir çocuğu öldürür, daha sonra da uğradıkları bir kasabanın halkı kendilerini misafir etmediği halde orada yıkılmak üzere olan bir duvarı düzeltir. Bu üç olayın her birinde Hz. Mûsâ (a.s.) arkadaşına davranışının sebebini sorar; arkadaşı da, “Ben sana benimle beraber olmaya sabredemezsin demedim mi?” diye uyarıda bulunur. Hz. Mûsâ (a.s.) özür dileyip yolculuğa devam etmelerini ister. Sâlih kul, birinci ve ikinci olaylardan sonra Hz. Mûsâ’nın (a.s.) ricasını kabul ederse de üçüncü olayda ayrılma vaktinin geldiğini söyler; bu arada söz konusu hadiselerle ilgili olarak davranışlarının sebeplerini de anlatır ve bunları Allah’ın emriyle yaptığını söyler (el-Kehf 18/60-82).
Bu kıssadaki üç kişiden sadece Hz. Mûsâ’nın (a.s.) adı zikredilirken diğer iki kişiden biri “genç adam” (fetâ), diğeri de ilâhî rahmet ve ilme mazhar olmuş “Allah’ın kulu” diye anılır.
Biliyor musun, duymuşsundur…
Die Wege des HERRN sind unergründlich
İncil’de Römer 11,33
Anlamadığımız o kadar çok şey var ki…
Bazen…
İnsan kendini sadece teslim etmeli, GÜVENMELI!
