Papazı oku


+

Yiğit Bulut sahalara döndü!
10 Ağustos 2019

Çok açık konuşayım, bu köşe öksüz kalmıştı! Ne bir ses ne de haber gelmiyordu artık Yiğit’ten… Bulut’tan nem mi kapmıştı? Öyle kalakaldım deli hasretiyle ben…
Ve beklenen gün geldi. Sayılı gün çabuk geçti. Yiğit Bulut sahalara döndü. Lakin kendisi bana bu saadeti çok gördü. Twitter’dan mesaj atmış, beni de yasaklamış.
★★★
Varsın yasaklasın, sonunda konuşma ambargosu kaldırıldı ya! Biz de çok kırdık onu… Kimi AKP’ye ithafen “diktatör olma yolunda ilerleyen arkadaşlar” kelimelerini kullandığı eski yazılarını örnek gösterdi. Kimi “jöleli” dedi! Jöle süremez mi? Taş mı yesin saç jölesi üreticileri?
Haberi alınca attığı tweet’i görmek için mecburen başka hesap açtım. Çok heyecanlıydım. Girdim, baktım. Twitter hesabının künyesinde “Cumhurbaşkanı başdanışmanı-Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Kurulu üyesi” yazıyordu.
★★★
O an Türkiye ekonomisi için bir kez daha umudumu kaybettim. İçimden, danışmanı yiğit olan bulutlara çıkamaz dedim.
Oysa Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak da bir tweet atmış; “Türbülanstan çıktık, ithalattaki köpüğü azaltırken, ihracatı artırarak 17 yıllık AKP iktidarlarında ilk kez yıllık cari fazla verdik” demişti.
★★★
Demek ki 17 yıllık köpük banyosu sona erdi. Sahi ithalatı köpürten kimdi? Siz bakmayın öyle dediğinde yakında yine köpürür kendi kendine… Türkiye artık ithal etmeden büyüyebilen bir ülke değil ki!
Türbülanstan çıktıysak neden halen sallanıyoruz? Hepimiz aynı gemide değiliz demek ki, onlar türbülanstan çıkmış biz ambulansta gidiyoruz. Bu yıl kaçıncı türbülanstan çıkışımız, ben artık sayamadım ki! Üç mü, beş mi?
Neyse Hazine ve Maliye Bakanı gereksiz rol çalmasın. Yiğit Bulut konuşmuş, konuyu dağıtmasın.
Doları olanlara müjde!
Yiğit Bey, Ali Babacan’a takılmış. Kafayı takmış; “Hafızası biraz zayıf galiba! Ben hatırlatayım! Ali Beycim, bakanlığın döneminde kaç milyar dolarlık dış borçlanma yaptın! 10 yıldan fazla! 80 milyar dolar üstü olabilir mi! En düşük!” demiş.
Ayrıca FETÖ’den de dem vurmuş. Attığı tweet’lerin sonuna elma, Türk bayrağı ve kalp emojisi koymuş. Belli ki bize bir şeyler daha anlatmak istiyor. Şifreli mesajlar yolluyor. Yoksa neden liseli ergen gibi emoji koysun ki?
★★★
Ali Babacan sanki AKP’nin değil de başka partinin bakanıydı! Klasik “Elimde belgeler var açıklarsam yer yerinden oynar” lafları… Vay arkadaş, demek AKP neler yapmış. Yiğit Bey’in elinde belgeleri bile varmış!
AKP, Yiğit Bulut’u devreye sokacak kadar sıkıştıysa demek, AKP cephesinde belli ki işler kolay kolay düzelmeyecek. Herhalde belgeleri kendine saklamayacak, savcılığa verecek!
★★★
Bu saatten sonra ellerinde doları olanlar rahat bir nefes alabilir. Kendisi dolar kurunun en iyi göstergesidir. Artık yükselişe geçeceği kesin gibidir!
Sen gittin ya bu yazıların tadı kalmadı. Sen gittin ya pencereme bir kez güneş doğmadı.
Sen gittin ya senden sonra mutluluğum olmadı. Senle geçen günlerimin kıymetini bilmedim!
Özlemişim be!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/yigit-bulut-sahalara-dondu-5275798/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Şahlanıyor, hem de nasıl!

09:56 / 08:56

Dolar 5,59
Euro 6,26
Çeyrek altın 449,28
Borsa 99405

Devletin bahçesi, SÖYLE ne karşılığı sattın kendini, vardıysa ilkelerini?

06:05 / 05:05

Dolar 5,56
Euro 6,22
Çeyrek altın 444,50
Borsa 99405

O pezevengin elinde (Uzan’lar örneği) sana karşı uygunsuz, yüz kızartıcı bilgi ve belgeler mi var?
YOKSA…
Başka, aklıma gelmeyen sebeplerden dolayı mi sattın kendini, para – pul olduğunu sanmıyorum…
Söyle ne karşılığı sattın sözde milliyetçileri?


+


+


+


+

Elim ayağım zangır zangır titriyor, hiç iyi değilim…
Fotoğrafların kalitesi kötü, özür dilerim.

Belki soruyorsunuz kendinize; ya bu çeyrek neden hep ecnebi belgeseller yayınlıyor diye

Elbette var bir nedeni…
Örneğin bir Banu Avar Hanımefendinin sunduğu program kalitesinde…
VURGU kalitede…
Olmadığı için, muhtemelen bilinçli olarak böyle insanlar, yayınlar öne çıkarılmıyor!

A Haber…
Malumunuz, bakınız ne yayınlamışlar:

izle

İzlemenizi…
Tavsiye ederim.

İlgililere, dedim ya kalite. DIKKATLI olmak kaydı ile:

https://www.youtube.com/channel/UCh-Ky39GOK8rm1CPghMMjRQ

https://www.trtbelgesel.com.tr/

https://www.youtube.com/results?search_query=belgesel+d%C3%BCnyasi

http://www.mehmetalibirand.com.tr/tr/belgeseller

https://www.cnnturk.com/kultur-sanat/meraklilarinin-izlemeye-doyamayacagi-belgeseller

https://www.cnnturk.com/tv-cnn-turk/belgeseller

https://www.youtube.com/user/TumBelgeseller

https://www.natgeotv.com/tr/belgeseller

Zeynep, Zeynep ya su ya hava ya karayolu

Zeynep…
Bilmez misin?
Canlıları, bak dikkat et demedim insanları…
Canlıları…
Oldum olası ayırmıştır doğal engeller, çizmiştir sınırı…
Anlatmışımdır galiba Sansibar adalarıydı…
Madagaskar da olabilir, geçmiş zaman, kafa duman…
İki maymun cinsi, özü ayni…
Arada nehir…
İki farklı fiziki, sosyal gelişme…
Oldum olası…
Hızlı olan kazanmış, yavaş olan kaybetmiştir, ulaşım önemlidir…
Bu eskiden de ÖNEMLIYDI, hala öyle gelecekte de öneminden bir şey kaybedeceğini sanmam.

Siyaseten…
Askeriye açısından ikmal yolları, ya kızım sen ne diyorsun, hangi dünyada yaşıyorsun sen?

M-4 karayolu yeni “33. Paralel” mi?

Yakın tarihimizdeki “33. Paralelin” anlamı aşikar;
Körfez Savaşı’nın ardından Irak’ta 33. paralelin kuzeyinde kurulan uçuşa yasak bölge, Iraklı Kürtlerin kendi “devletçiklerini” kurmalarını sağladı. Türkiye’ye ise PKK terörüyle birlikte kan, gözyaşı ve çokca şehide maloldu.
Şimdi Suriye’de benzer bir tarih yazılmakta. Bu kez ortada “33. paralel” yok, ama M-4 karayolu var.
Suriye’nin M-4 isimli karayolu Türkiye sınırına paralel biçimde boydan boya uzanıyor. Türkiye’nin Suriye politikası, Fırat’ın doğusunda da, batısında da hep M-4 karayoluyla bağlantılanıyor.
Fırat’ın batısında Rus-İran-Türk anlaşması ile M-4 karayolu, Esad güçleri ile muhalif cihatçı gruplar arasında bir nevi sınır gibi çizilmişti. Soçi anlaşması ile Türkiye’ye de, bu sınırın üstünde kalan, aralarında El Nusra ve el Kaide gibi terör örgütlerinin de bulunduğu muhalif grupları “zapt-u rapt altına alması” görevi verilmişti.
Peki ya M-4’ün güneyi?
ABD ile Türkiye arasında Fırat’ın doğusuna ilişkin varılan uzlaşma, iki ülke askerlerinin birlikte, Suriye’nin Fırat’ın doğusunda kalan kuzey bölgelerinde devriye gezmelerini öngörüyor. Ortak devriye bölgesinin sınırları henüz net değil. AKP yetkililerinin açıklamalarına bakıldığında, Türkiye açısından bu sınırın da M-4 karayolu olduğu izlenimi ortaya çıkıyor. Nitekim yandaş basın da koridorun sınır çizgisini “M-4 karayolu” olarak çiziyor.
Ancak şeytan ayrıntılarda gizli;
Mesela sınır çizgisinden M-4 karayoluna kadar olan bölgedeki yerleşim yerleri ne olacak? Bu önemli bir soru; çünkü PYD-YPG’nin kontrol ettiği Kamışlı, Kobani gibi yerleşim bölgeleri bu hat içinde yer alıyor. Mehmetçiğin bu kentlere -Amerikan askerleriyle birlikte bile olsa- girmesine izin verilecek mi? Yoksa ortak devriye, daha önce Membiç’te olduğu gibi -sahi Membiç’te kandılmamış mıydık?- kırsal kesimde mi kalacak?
ZIMNİ TANIMA ANLAMINA GELİR Mİ?
Türkiye-ABD anlaşmasının akla getirdiği bir başka soru da, Irak’taki “33.paralel” çizgisiyle bağlantılı;
PYD-YPG’nin Fırat’ın doğusunda kontrol ettiği bölge, M-4 karayolunun güneyinde de epey geniş bir alanı kapsıyor.
Acaba Türkiye, ABD ile birlikte bu “barış koridorunu” oluşturarak, çizdiği sınırın altında bir “devletçik oluşumunu” zımnen kabul etmiş mi oluyor? -Unutmayın; Körfez Savaşı sonrasında Irak’taki 33. Paralel uzlaşması da Amerikalılar’ın öncülüğünde yapılmıştı-.
Geçmiş hataların gölgesi…
AKP hükümetlerinin bu bölgeye ilişkin izlediği politikalarda başka kafa karıştıran unsurlar da var;
Mesela; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen hafta Ankara’da yapılan Büyükelçiler Konferansı’nda şu kritik cümleyi söyledi:
“Güney sınırımızda adeta kanser hücresi gibi büyüyen, müttefiklerimizin ağır silahlarıyla büyütülen bu yapı ortadan kalkmadıkça Türkiye rahat edemez…”
Ancak Erdoğan’ın bahsettiği bu “yapının” kurulma sürecinde yaşananlar da malum;
Bir 29 Ekim günü, PYD-YPG’yi kurtarmak için Iraklı peşmerge güçlerinin Türkiye sınırından geçirilmesi -ve yol boyunca ağırlanması- da;
PYD’nin eş başkanı Salih Müslim’in Ankara’da ağırlanıp, üst düzeyde kabul görmesi de hala hafızalarda.
AKP hükümetinin yaptığı yanlışlar, şimdilerde Türkiye’nin önüne, tıpkı Sayın Cumhurbakanı’nın ifade ettiği gibi “çifte standart” olarak geliyor. Bundan sadece birkaç yıl önce Ankara’da ağırlanan PYD’nin “terör örgütü” olduğu mesajı da, işte bu yüzden uluslararası camiada alıcı bulmuyor.
“Barış koridoru” adı altında, yandaşların coşkulu tezahürat ve alkışları ile oluşmakta olan yeni coğrafi yapıyı bir de bu açıdan düşünün;
M-4 karayolunun kuzeyinde kalan bölgede;
Fırat’ın batısında aralarında teröristlerin de olduğu cihatçı grupların kontrolündeki alan;
Fırat’ın doğusunda, Mehmetçiğin gözetiminde, Esad’dan Türkiye’ye kaçan Suriyelilerin yerleştirildiği bölge, altında da PYD-YPG kontrolünde yeni bir “yapı”.
Gerçekten bunu istiyor muyuz?
Bayramınız kutlu olsun…

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/zeynep-gurcanli/m-4-karayolu-yeni-33-paralel-mi-5278561/

###
Farkındaysanız günlerden beri ekonomiye değinmiyorum…
NEDEN?
BEZDIM anlatmaktan!
###

Kime karşı şahlandı?
12 Ağustos 2019

Cumhurbaşkanı Yardımcısı’nın; “Türkiye yeni bir şahlanış dönemine geçti” bayram mesajı halk arasında coşkuyla karşılandı. Kime karşı şahlandığı ayrı… Hiç karıştırmayın orasını!
“Belki son bir yılda ekonomik anlamda ve sonrasında yaşadığımız döneme baktığımızda hepsinin geride bıraktığımızı görüyoruz” demecini de verdi.
Kim kim gördüklerini söylemedi. Acaba şahit yazarlar diye mi çekindi? Bırakın sorunları anlamayı, en ufak bir fikri dahi olmadığı gösterdi.

Oysa yaşadığımız kriz daha önce yaşananlardan çok farklı… Maalesef en kötüsü geride kalmadı! Keşke döviz fiyatını baskılayıp düşürünce, keşke faizleri indirince yılların hataları bir anda düzelse… Fazla kolay olmadı mı?
Türkiye kalıcı fakirleşmeye adım attı. Bilindik yöntemlerle, para politikasıyla çözmek mümkün görünmüyor. Başkanlık sistemi ile uçuyorduk, kaçıyorduk. Bir yıldan fazla süre geçti, kendimizi sürünüyor bulduk!
★★★
Sadece ekonomi iyiye gidiyor, toparlanıyor, işler açılıyor dedirtmek için maliyetinin altında kredi vermek milletin parasını inşaat sektörüne peşkeş çekmektir. Net!
Kamu bankalarının konut kredi faizlerini 0.99 indirmesiyle beraber mutlak zarar edecekleri oranlara çektiler. Kağıt üzerinde elde ettikleri kârları yiyecekler. Görev zararı olarak addedecekler. Kim verdi bu görevi? Orası belli!
★★★
Millet cayır cayır harcamaları keserken devlet paraları nereye aktardı da bütçe açığı patladı? Kemeri vatandaş sıktı.
Ya devleti yönetenler… Harcamalarını hiç kısmayacak mı? Sorulacak şey mi bu şimdi? Devlet-i Aliyye niye sıkıntıya girsin ki? Hiç itibardan tasarruf edilir mi?
★★★
Nitekim özel sektör küçülüyor, ekonomiden büyük oranda çekilmesi gereken kamu sektörü ise halen genişliyor…
Türkiye Cumhuriyeti Hazinesi, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne göre yurtiçindeki ve yurtdışındaki şirketlere ortak olabilir kararı yayımlandı. En baba komünist ülkeler bile bunu kıskanırdı! Kâr eden şirket ortak ister mi? Zarar edeni kurtaracak yine milletin vergileri!
★★★
Ekonomi düzelsin mi istiyorsun? Öncesinde gerçek adaleti ve şeffaflığı vitrine koyarsın. Hukukun üstünlüğünü sağlarsın. Başka türlü de ekonomiyi toparlayamazsın.
Tek çözümü bu! Yoksa bu aşkın da sonu, ne yazık ki hicran, gözyaşı dolu… Beraber ıslandık yağan yağmurda derken beraber sele kapıldık. Onlar kuru kaldı hep biz ıslandık!
★★★
Şansa yaşıyoruz valla… Bayram olmasa, Cumhurbaşkanı Yardımcısı açıklama yapmasa bir şahlanış dönemine daha girdiğimizden haberimiz olmayacaktı. Zamanın aktığını, hepsini geride bıraktığımızı bilemeyecektik. Söyledi, öğrendik.
Geride bırakmak iyi de kim bilir neler var önümüzde? Düşünün, bu şahlanmış hali! Belli ki yine her gün coşan, şahlanan ekonomimizin sesi, müjdelerin habercisi yandaş haber kanalını açık unutmuşlar! Çıkıp oradan aldıkları gazla demeç veriyorlar!
Yine mi ‘Vizesiz Avrupa‘?

Geleneksel “Avrupa Birliği vize serbestisi haberleri” şenliği başladı.
Avrupa Birliği’nden vize muafiyeti için gerekli 72 kriterden 66’sını yerine getiren Türkiye, Meclis’in 1 Ekim’de açılmasıyla birlikte yeni bir atağa geçecek. Bakalım bu sefer bunu kim yiyecek?
Dört yıl önce de, Türk vatandaşlarının, en geç 2016 Haziran sonunda Avrupa Birliği’ne, Schengen bölgesine vizesiz seyahat edecekleri haberleri manşetleri süslüyordu. İnananı oldu, güveneni oldu… Seyahat planı yapan saflar tanıyorum!
Yalandı tabii… Olmadı… Avrupa suçlandı… Zaten olmayacaktı! İşin tuhafı, bugün AKP’ye sorsan, hâlâ görüşüldüğünü iddia edip üç vakte kadar bu iş olacak diyorlar.
Eski Sovyet Cumhuriyeti ülkelerinin çoğu Avrupa’da vizesiz dolaşım hakkını elde etti. Her ne kadar Rusya’nın arka bahçesi sayılabilecek ülkeleri kendi safına çekme çabası olsa da Türkiye’yi hiç umursamamaları hazin değil mi?
★★★
Nüfusa da bakmıyorlar. Öyle olsa 50 milyonluk Ukrayna’ya vizesiz dolaşım vermezlerdi.
Avrupa Birliği, Hristiyan kulübü tekerlemesini de ciddiye almayın. Birleşik Arap Emirlikleri vatandaşları bile 2015 yılından beri vizesiz olarak Avrupa’da serbest dolaşım hakkına sahipler! Adamlar gizliden din mi değiştirdiler?
Yahu Avrupa’dan ambargo yiyoruz, haber olarak bile verilmiyor. “Avrupa’ya vizesiz seyahat başlıyor” diye hayal haber yapılıyor. Hiç de yüzleri kızarmıyor?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/murat-muratoglu/kime-karsi-sahlandi-5278531/

İki günüdür cebi unutuyorum evde…
Yok yanımda…
Yarına İmamın oğlu gerçekleri, fotoğraflı…
ANLAYANA!

Bilgi kadar, bildiğin… Sorduğun sorular ve aramaya soyunduğun cevaplarda

En iyi ihtimal ile ölümü peşinden getirir…
En kötü ihtimal ile sevdiklerinden olursun…
AMA…
Öyle veya böyle başına çok büyük işler, belalar açabilirsin!

Ağrılar…
Müthiş, berbatım berbat. Uyuşturucu, uyuşturucu ya uyuşturucu…
Bana mısın demiyor. Sırtım…
Sol taraf, akciğerlerin ucu…
Hani O neyse, onun olduğu bölge…
İnanılmaz sancılar, şiddeti gelip gidici…Geçici demiyorum, en azından çok rahatsızlık verici bir sızı…
Bir daha aya gitmem lazım kontrole, üç ay dolmak üzere.

Oturamıyorum oturduğum yerde…
Yatamıyorum…
Kafayı oynatmak üzereyim.