Gıybet üzerine

Giyabet, bir kimsenin arkasından hoşuna gitmeyecek şeyleri söylemek, dedikodu yani…
İster inan ister inanma…
En korktuğum şey ekmektir!

Ekmek ile uğraşmak, birisinin rızkına göz dikmek…
Ekmek ile uğraşılmaz kardeşim, rızık ile, Allah herkesin rızkını versin, gönlüne göre versin…
Azı…
Çok eden Rabbim, bereketlendirendir Allah herkesin evladını…
Ailesini, sevdiklerini doyursun ve korusun…
Cümlemizi…
Müslümanı, Hristiyan’ı, Musevi’yi…
İnsanı ve insan evladı olanı!

Konuya geçmeden önce bir anımı anlatmak isterim size…
Hani Dada kaza yaptı ya, bak yalanım varsa Allah belamı versin, akşama çıkarmasın beni…
Anlatıyorum ki…
Sonrasını anlaman açısından önemli…
Çocuk cankurtaranda önde, ben arkasında arabada…
Annem çocukla birlikte, babası polisle meşgul, kardeş Frankfurt’ta…
Tabii onlar çoktan yola çıkmışlardı ben biraz sonra arkalarından hastane yolunda…
Geldim hastaneye park ettim nefes nefese…
Önce çocuk hastanesine gittim sandım oraya götürdüler, meğer doğrudan acile götürmüşler…
İşte koşar adım diyorum anla…
Benim koşturmam ne kadar olursa, dede, nine misali ama bana çok bile…
Yeminle bak, Allah beni akşama değil, bir saat sonrasına çıkarmasın yalanım varsa…
Merdivenler var, “tırmanmadan” soluklanayım dedim, iki kadın, belli bizlerden ne Türk ne Müslüman demek istiyorum, diyemem. Duyuyorum aralarında konuşuyorlar…
“Biliyor musun buraya kadar beleşe geldim!”
Çocuk arabalı, türbanlı ağzı açık ayran budalası gibi diğerini dinliyor…
İkisi de “kapalı” pardösüler yerlere kadar…
Diğerinin çok hoşuna gitti…
“hiii, hiii, hiii!”
Anlayacağınız otobüse para vermemiş yani!

Başkalarının konuşmalarına kulak vermek en basit kelimelerle ayıptır, ayıp…
Kardeşim…
Bırak hırsızlık yapma(larını)* bir tarafa, beğenilmesini, sanki ormanda…
O kadar yüksek sesle konuşuyorlar ki duymamak, anlamamak mümkün değil…
Hangi mağaradan çıktılarsa?

Hafta sonu alışverişi…
Çarşamba’dan yapmıştım, kardeşten. Kimi şeyleri satmıyor, müşteri rağbet göstermiyor…
Şehrin göbeği, park yeri bulmak Allah’a kalmış. Anlatırım bazen Yxx Gxxx’ü…
Hani FETÖ’cü diye adı çıkmış…
Bana ne???
Ha AKTÖ ha FETÖ…
Önünde kocam park yeri var, fiyat ve kalite uygun…
Ben bakarım keseme!

İki tane kocaman şubesi vardı, Bosna mallıda çok satıyordu…
Severim Bosna salam, sucuğunu, Yunan beyaz peynirini, Bulgar kaşarpeynirini…
Özellikle Bulgar ama kim kaybetti ki ben bulayım, bu da Yunan…
Müşterileri alıyor, onlarda satıyor…
Arz, talep meselesi. Bizim oğlanın müşteri profili bu gibi ürünlere açık değil maalesef.

Uzatmayalım…
Adama dükkânları satırdılar…
İçeride çalışanlar tanır, sever beni, sordum kim aldı…
“Ağabey, milliyetçi(!)”
Allah bilir kimin, neyin milliyetçisi?

Anlaşılan…
FETÖ’cü olmasında kim ve ne olursa olsun!

Kısadan hisse…
Ekmekle oynama!

„Bir kısmınız diğerlerinizin gıybetini yapmasın. Sizden biriniz ölmüş kardeşinin etini yemek ister mi? Bundan tiksindiniz değil mi?“

Hucurat, 49/12

Dedikodu…
Bilen bilir beni, yanımda KIMSE dedikodu yapamaz…
Kara Mediha’m bile!

Kadınlar için dedikoducu derler…
“Bizim” erkekler…
Müsveddeleri…
Kadına taş çıkarırlar!

Aslı, astarı ispatlanmadan…
Masumiyet karinesi esastır arkadaşlar, esas…
İnsan olarak da bir Müslüman olarak da!

* Evet, otobüsün parasını vermemek, başkalarının hakkını yemek demektir, hırsızlıktır, adiliktir