Allah… Bilmez mi seni, beni, cibilliyetini? O… Bilmez mi NIYETINI???

Cogito, ergo sum

Burada bile…
Dünyanın en zengin ülkelerinden birinde…

Dün mü evvelsi mi?
Benzincilerde…
Yakıt hırsızlığı öyle bir artmış ki…

>>> Tafel <<<
Denilen bir yardımlaşma kurumu, TALEP…
O kadar artmış ki…
Sofra Türkçesi…
Aslında “şölen” sofrası da diyebiliriz…
ESKI…
Bir tabir, ADAMLAR ARTIK…
İhtiyacı karşılayamadığı için “yenileri” almamaya, kayıt altına almamaya karar…
VERDI!

Veee Önder…
Yazamıyor gerektiği gibi…
YOK…
Suçlu SADECE onlar değil, bir takım kendini bilmezler…
Kendilerini…
Benden gizleyebileceğini sanan SALAKLAR!

Tepem…
ATTI, bu yüzden de yazmıyorum…
Salt…
“Geyik muhabbetti”

FARK EDER MI…
Kürdü, Türkü, Almanı…
INGILIZI, AMerikalısı…
İnsan…
Hele çocuklar, BEBELER…
BAK…
Açıklıyorlar, milyonlar…
Aç kalacaklar!

*

JA!
🙁 🙁 🙁

Und ich kann…
Ich darf nicht…
NEIN…
Nicht nur wegen denen…
Mehr wegen diesen Idioten DIE DENKEN…
Sie könnten sich vor mir verbergen…
Auch…
UND gerade wegen ihnen (…)

Bugün havamdayım, Almanlar der “aus dem Nähkästchen plaudern*“

Ich BIN transparent…
Offen…
Sowas geht mir…
Aber sooo richtig auf den Sack!


+

*

Ananı SIKINCE mi aklın başına geldi…
“Gel… Bitsin bu hasret…”
Keşke öyle olsa…
Sorun ananı becermede kalsa…
Gerçek…
Çok daha acı…
Paylaşamadılar memleketin servetini…
Para…
Kadar basit, para kadar adidir sebebleri!

Ağalar…
Dışarıda ve içeride…
Önder…
DAHA ölmedi!