Çavuşun bilmem nesi – M. Ünlü

Cogito, ergo sum

Dün…
DELIRDIM, hani var ya bir “eski” dinci yenilerden zibidi…
Onun programında konuşuyor…
M. Ünlü…
Büyük dayım, var birde en küçükleri, ortancası aramızdan ayrıldı…
Allah…
Tüm ölmüşlerimizin, bizlerin taksiratını af etsin…
Tüm ölmüşlerimizin mekânını cennet eylesin…
HEPSINI çok severim, birde var bir tizem…
Teyzem, teyzem. Ana yarısı derler…
Öyledir de…
Ama…
M. dayımın yeri bir başka, belki ben küçükken bizi çanta gibi HEP yanında taşıdığı içindir…
Onlar nereye…
Bizde onlarla. Rahmetli Metin, dayımın büyük oğlu…
Melih…
Küçüğü, birlikte “büyüdük” çok…
Ama çok anılarım vardır onlarla. Daha ben Türkiye’deyken çok hastalanmıştı, bulamıyorlar…
Neyin nesi…
Çok korkuttu bizleri, evvelsi gene çok hastalanmış küçük dayım almış ağabeysini Kartala götürmüş. Bilmeyenler için…
İstanbullun “semtlerinden” hiç sevmem. NEDEN ta Kartala götürdü bilmiyorum…
“Tam” ortadayız diyebilirim, bir tarafta Şile, koskoca devlet hastanesi…
Öte tarafta…
Boş ver arada kalan yerleşkeleri, Üsküdar yani başında…
Geç köprüyü, Rumeli…
İstemediğin kadar çok hastane!

Yok…
Yokkkkkkkkkkkkkk…
Bulamıyorlar nedenini, benim gibi…
Yaşlı başlı bir insan, bakmamışlar bile, yollamışlar eve.

Ve çavuşun bilmem nesi…
Eşi benzeri bulunmayan sağlık sisteminden bahis ediyor…
Hayatları YALAN…
Bir onlar ve yaptıkları gerçeğin ta kendisi.

Hani diktiler bir televizyon kulesi, dedim hah kırk yılın başında bir fare tutular…
Köyde…
Zaten televizyon, cep mep bir problemdi…
Internet…
Şahtı…
Şahbaz oldu benim gibi.

Yakışmaz bana, YAZMALIYIM ALMANCA…
Kimsenin arkasından konuşmam…
Yazacağımda zaten daha…
BIRAZ…
Gelebilirsem kendime. Ora öyle, bura çok mu farklı?

Korona BOKU…
400 Trilyon dolar deniyor, 400 Trilyon…
Dünya çapında borçlanma…
Greta BENZERI…
Bulmuşlar bir piçi allayıp – pullayıp çıkardılar insanların karşısına…
İnsanlar ÖLÜYOR…
20 milyon insanın açlıkla karşı karşıya kalması bekleniyor…



Neyse, neyse…
Öyle bir kusacağım ki içimdeki zehri…
Gelsin vakti…
Önder ölmez kalırsa ayakta…
Seyir eyle olacakları.

*

Yazmazsam patlayacağım, kuduracağım ya kuduracağım

Telgraf şeklinde;
Osmanlı torunu Hindistan’da…
Oluyor birkaç ay, açıkladılar: “Yeni stratejimiz, yerel güçlerin çatışmalarda kullanılması”
HATIRLA, anlattım uzayı, uzay kanunu falan, uzayda “parça kirliliğini”
Çok oluyor çok…
Yazalı…
O PEZEVENK ve “Savaşı istiyorlar açıklaması”
Günaydın Kasımpaşa ayısı!

Lep demeden leblebiyi ulan, lep demeden leblebiyi.

Bugün…
E. Musk yine kazancını katladı. CIA’ye “yasal kazanç?”
Ne gibi açıklama yapıyorlar günlerden beri?
“Savaşın maliyetini arttırmalıyız”
EVET…
Maddi ve manevi, nakden Rusya’yı bitirmeliler…
Uzay ha, dünya yetmedi uzayı sömürmeyi kafaya koydular…
HATIRLA…
“Medeniyetler Savaşı” denilen kurguyu. Hristiyan ve Müslümanları karşı karşıya getirmeyi…
Bir istihbarattı…
Araştırdım, küçük, küçücük bir ihtimal AMA olabilir mi?
BILMIYORUM, kafam basmadı ama bir ihtimal…
Katolikler ile Ortodoksları karşı karşıya getirmeye çalışacaklarmış Ukrayna’da…
Ortodoksinin bile tanımını, tarifini yapmıştım sizler için…
UNUTMA…
Rusların büyük bir bölümü Ortodoks. Bu olasılık Vatkanın bir noktaya kadar suskunluğunu açıklar. TAM Almanca ön hazırlığını yapıyordum bu kurgunun telefon geldi…
Hani “seni ben bile…”
Peki tüm bu “oyuna, tiyatroya” ne gerek var?

Rus – Çin ortaklığı!

Ve dediğim gibi Boris Hindistan’da, sanki…
İlk meyvesini de almış gibi. Neden Hindistan önemli?
UZAY…
Gün gelir anlatırım ayrıntısıyla, telgraf dedim ya…
ANLAYAMIYORUM…
Çin bunu nasıl görmüyor, Rus’tan sonra sıra onlarda!?

XE…
Ilk aşaması!

Ulan orospuLAR…
GÖRÜYORUM SIZI!