Nasıl ki yandaş – yoldaş basından imtina ediyorsam…
Bilgi edinebileceğim bir imkân olsa Sözcü’den hele Aydınlık’tan iyice uzak duracağım.
Perinçek ailesi…
Şüphesiz Türk solunun ağır toplarından VE vatana hizmetleri yadsınamaz, tartışılamaz…
AMA…
Beni iter uçlar, hele aşırısı tiksindirme noktasına varır, vardırır.
Dün hadi dedim birde Aydınlık alayım, bu gazeteyi >>> evime sokmamın <<< nedeni…
Sözcü gibi SADECE kimi köşe yazarlarına verdiğim değerdendir…
Mesela Aydınlık’ta Sebahattin Önkibar veya Mustafa Mutlu bunların başında gelir…
Dün Sayın Önkibar bir yazı yazmış, “Erdoğan mı Gül mü?” diye…
Beni çok şaşırttınız Sayın Onkibar, her halde “eski MHP ’liginiz” öne çıktı yine…
“Tercihim Erdoğan” dediniz “Gül ise makber”
Zihniyet kardeşim zihniyet, ha Erdoğan ha Gül ha siz…
Üzüldüm…
Bunları kaleme alıp yazmamın nedeni…
Çocuklar, gençler…
Büyüklük…
Sarf edilen kelimelerle değil sarf edilen kelimelerin ardından gelen eylemlereler ölçülür…
Söz ve icraatın ahengidir…
Makam mevki değil, bu makam ve mevkiinin getirdiği sorumluluğu taşıyabilmek, hakkini vermektir…
Büyüklük yaşta değil baştadır…
Her insan yanılabilir, mesele göstermiş olduğu istikrardadır…
Bu zaman zarfında çok dikkatli izlenmeli, öze…
Ve söze dikkat edilmelidir. Biat değil çocuklar…
Herkes ve her şey sorgulanabilir olmalıdır, olacak…
EVET…
Tanrı bile, ciddi ciddi sorgula, öğren – öğret, düşün…
Aklına ve kalbine sor…
Dinle içinden gelen sese kulak ver…
Ben…
İşittim, “gördüm”, yaşadım…
VAR!