Ben bu kadını yatırıp kör bıçakla kıtır kıtır doğrayacağım

Ne olmuştu?
Malum, hafta sonu…
Alışveriş günü, sordum eve ne lazım?
Soruma soruyla cevap verdi: “Canın ne istiyor?”
DOLMA yani sarma…
😊

Biberi kime verirse versin, hele Türk biberini…
Patlıcan olabilir yani…
Soğana hayır demem, Arnavutbiberine…
Annem bu sabah “Oğlum bu ne uykusu? Korktum öldün diye. Gelip nefes alıp almadığına bakacaktım!”

Yok be anne, sabah saat iki gibi uyandım, en son saate baktığımda altı buçuktu…
Uyuyup kalmışım, uyandığımda saat tam sekizdi. Dün eve geldiğimde dokuz gibi uyuya kalmış olmalıyım, on gibi ring, ring, ring…
Rüya mı gerçek mi?
Gözlerimi açtım gerçekmiş, cep çalıyor baktım O…
Yetişemedim, uyku sersemi canim konuşmak istemedi. Vurdum kafayı uyudum…
Bir saat kadar daha bekleyip arayacağım kendisini, bugün pazar. Hayra alamet değildir O beni aradı mi ya teknik bir sorunu var veya (…!!!)
Hani “seni ben bile kurtaramam” O!

Sardı lahanaları, doldurdu dolmaları…
Bir karnim acıktı, çiğ – çiğ aşırdım bir – iki…
YEMINLE…
Bir buçuk tabak sarma yedim, doydum. Nasılsa tencere dolu(!)
Kadına bak ya…
Gittim, huyumdur, annemin odasına mutfaktan geçerim, bizim ev tam bir labirent…
Bilindiği üzere her yol çıkıyor Roma’ya! Bir, iki dolma atarim ağzıma…
Dolmalar (sarma) kayıp…
Dedim her halde yiyip bitirdiler, şansına küs!

Bu sabah…
Koca tencere sarmayı oğluna yolluyor, birkaç tane bana ayır dedim…
Ayırmam dedi, sen dün yedin…
Ya bir buçuk tabak…
Yok kadın Nuh diyor peygamber demiyor!

Kadın…
SEN SEN OL…
Evlat daha kıymetli ama kocanı da düşün, insafsızlık yapma!

Aslındaaa…
Var ya…
Ben götüreceğim nasılsa, şeytan diyor götürürken otur ye tüm sarmaları ders olsun Ona…
Evlat iste, şişko pezevengime kıyamıyorum…
Yoksa HAK ONA!