Bir bilişimcinin anahtarlığı

Hayatımda hiç papağan olmadım…
Hiç kimsenin g.tünün kılı, askeri veya osu, busu olmadım, olmamaya çalıştım…
Emir vermez kimse bana, istinsah anne ve babam, rahmetli…
Boyun eğmedim kimseye, el öpmedim saygıyı hak etmediyse…
Yok…
Sadece benden yaşça büyükleri kast etmiyorum, akıl yaşta değil başta…
Bak, bir damlacık çocuktan dün ne öğrendim…
Ön ergenlik…
😊
Hala aklıma geldikçe gülüyorum. Bu yaşa gelmişim bir b.k bilmiyorum…
Gerekirse…
Benden yaşça çok küçüğün bile elini öperim, saygıyla önünde eğilirim.

Hani hep derim ya neler demedim ki sizlere?
Gerekli hallerde…
Her şeyimi kendim yaparım, yapmaya çalışırım, biliyorsam ne âlâ…
Bilmiyorsam öğrenirim diye…
Yine bir yüzüm çok yönüm o bambaşka bir mesele…
Araç – gereçten tut, silahtan bombaya…
Yemekten, temizliğe, ütüye, tamire…
Önder işi olmasını istemiyorsan bekleyeceksin canım isteye(!)

Wiesbaden’e inmem lazım, anahtarları nereye koydum? Aradım…
Aneyyy…
Bu ne? Anahtarlık çok eskimiş ya…
Bir bilişimcinin anahtarlığı ne olabilir sizce?
Tabii ki bir işlemci…
Intel inside cinsinden, başkasını kullanmam!

Beş dakikada Beşiktaş…
Al eline matkabı, bir ufak delik…
Ehhh…
Hep yazarım, Daniel Düssentrieb diye…
Depo dolu ıvır zıvır…
Belki inanmayacaksınız ama böyle şeylerle uğraşmak, balık, kadın, çocuk, ev – bark…
Dinlendiriyor beni, çocuk filimi izlemek…
O anlar dertlerimi unutuyorum, tüm sıkıntılarımı.
😊

Eskisi ve yenisi…
Yukarıda eskisi, altında yenisi.