Öğrenilmiş, öğretilmiş çaresizlik üzerine

“Çözüm üzerine konuşursan çözüm…
Sorunlar üzerine konuştuğunda sorunlar üretirsin*”

2015 dünyanın en zengin seksen kişisi 3,6 milyar (Dünya nüfusunun yarısı kadar) insan kadar servete sahipti. 2020 yılında dünyada 2153 milyarder varmış ve servetleri 4,6 milyar (Dünya nüfusunun %60’ı kadar) insanın varlıklarına tekabül ediyormuş.

Dünya nüfusunun %80 (yani 15 yaş üzeri olanlar istatistiğe dahil edilmiş) BASIT okuma yazma yetisine sahipmiş. Bir IYI haber daha çocuk – bebe ölümleri yarı yarıya azalmış AMA Korona ile birlikte açlık – sağlık sorunları yüzünden artmakta. Yarı yarıya düşme sebeplerinden biri MDG (Millennium Development Goals) hedeflerinin dünya çapında TUTARLI bir şekilde takip edilmesiydi. Veee…
Dünyadaki TÜM BEBEKLERIN sadece %10’u kızamığa karşı aşılanmış vaziyettedir…
Alooooooooooooooo…
%10!

Neden bu bilgileri verdim size?

Gelelim meselenin bamteline…
MEDYA…
Ki TÜM iletişim imkânları, yani çağımızın TÜM iletişim imkânlarının HAYATIMIZDAKI rolü üzerine, mümkün olan en yalın şekilde insanların nasıl yönetilip yönlendirildiğine, bilgimizin ne denli kısıtlı olduğuna VE tahminlerimizde, hani bilgi olmadan fikir sahibi oluyoruz ya, ne kadar yanıldığımızı anlatmak için verdim1.

Biliyorsunuz…
Çok uğraşırım MEDYA ile, yalan – yanlış bilgilendirme ile…
Çok uzun yıllar oluyor, anlatmışımdır yine…
İnsanlar…
Ve Rabbim, varoluş sebeplerimiz ve hayatta kalma mücadelemizi…
Yok ya ne Türkü?
İnsan…
İnsanlığın ORTAK meseleleri.

Hatırlıyor musunuz, buna benzer dillendirmiştim…
Olumsuzluklar…
Hayati tehlikeler ve benzerleri, duyularımızı…
ILGIMIZI…
Bu gibi durumlar üzerinde yoğunlaşma ZORUNLULUGU VAR çünkü bir anlık dikkatsizliğimiz…
Taaa eskilerden bu yana…
Örneğin yırtıcı hayvanlar, düşman kabileler hayatımıza mâl olabilirdi. Ve EVET…
Basın – yayın çalışanlarının ORTAK bir GÖREVLERI VARDIR…
Sahiii…
Hani yanıyor ya memleket, hala her yer söndürülemedi…
5…
TEKRAR beş medya kuruluşu INSAFSIZ cezalara çarptırıldı RTÜK tarafından…
Yangınları, gerçekleri haber yaptılar diye.

Bizleri…
Yani okurlarını DIKKAT doğru, mümkün olduğu kadar tarafsız…
Ve YAPICI bir şekilde bilgilendirmek, EVET tenkit edebilirsin, eleştirirsin…
Ama yapıcı olmaya dikkat ederek, sorunlar karşısında çözüm önerileri sunarak.

Bu SORUMLU habercilik gereği sorumluluğunuzdur.
NOKTA

EVET…
Hayat bir muamma bir bilmecedir…
Bu yüzden…
Bir ARTI bir ARTI bir gibi…
Verileri bir araya getirmen gerekir. MECBURDUR…
Görevlerinin bir gereğidir habercilerin…
Olumsuzlukları, kötüyü…
Haber yapmak. YAZMIŞTIM Türkçemiz…
Kelime dağarcığımız yaklaşık 300 bin kelime içermektedir…
Almanların…
DUDEN’e göre Yaklaşık 23 MILYON!

Konu ile ilgili, tavsiye ederim:
oku

Asında 300 ile 500 bin arası…
Almanlar, yani halk 70 bin kadarını kullanıyor VE YINE yazmışımdır…
Bizler birkaç bin. YOK…
Konuyu saptırmadım, evladın dediği gibi…
“Şikâyetçi”
Uzun uzadıysa ama ANLAMANIZ gerekir…
DERDIM…
Anlatmak değil, yazmak…
DERDIM ANLAMANIZ…
KÖTÜLÜKLER, olumsuzluklar eskiden beri biz insanlar için ÖNEMLIYDI…
Ve YINE bilimsel ispatlanmıştır, insan beyni…
KÖTÜYÜ, tehlike anını…
Çok daha çabuk ANLIYOR işleyebiliyor, dedim ya…
HAYATIYDI!

>>> Kaçacak mıyız yoksa mücadele mi etmeliyiz <<<

Bu KARAR saliseler içinde verilmeliydi, verilmeli…
Psikolojik bir “terimdir” kaçsak mı kalsak mı acaba?
Ancak…
Dünden bugüne çok şey değişti, DIKKAT burası çok ÖNEMLI…
Eskiden HER AN hayati bir tehlike ile karşı karşıya değildik, hani…
“Sürüden ayrılanı KURT KAPAR” meselesi, av anı, savaş falan…
INSAN…
Sürekli kaçıp – kalmak arsında bir tercih yapmak zorunda değildi…
Ama ARTIK…
Cep falan, sürekli bir bilgi, veri akışı, insan beyni bunun için yapılmadı…
Psikolojisi…
ZIHIN yorgunluğu denir buna, duyarsızlaşma!

Çok FAZLA ve çoğunlukla gereksiz, yalan – yanlış bilgi…
Ve tamda bu durum bizi…
Öğrenilmiş…
Daha doğrusu, çoğu durum için geçerlidir çünkü…
Öğretilmiş bir çaresizliğe düşürmektedir.

Allah var yukarıda…
SÖYLE…
Sen hayatında hiç O an(lar)ı yaşamadın mi?
Çaresizliğin dayanılmaz vaziyetini yaşamadın mı?
KIME…
İnanıp inanmaman gerektiğini bilemediğin vaziyeti, kendini…
Zaruri gibi görünen, sanki mecburi gibi durumlar ile karşı karşıya bulmadın mı?

YAPAMAM…
Başaramam, ben kimim ki bunlar ile mücadele edeyim, edebileyim demedin mi hiç?

Hayat s.kti…
Insan s.kti ve Önder hep öğrendi.

Çaresiz değilsin çünkü…
Çoğu durum karşısında çaresiz değilsin…
En kötü en umutsuz durumlarında, eğer iman sahibiysen…
O…
Yanında, sen buna ister inan ister inanma…
Kendini saldığın ANDA gerçekten kaybettin…
Bu ise resmidir!

1970’lerin sonlarına doğru…
Martin Seligman isimli bir psikolog…
DIKKAT…
Önce köpekler SONRA insanlar üzerinde bir takım deneyler yapmıştır…
Haniii…
Önder HEP DIYOR YA…
HAYVAN…
Anlarsın beni götünden, bilmeden…
BILMEDEN.

Konu ile ilgili, yine tavsiye ederim oku:

mutlaka

Ya bugün devam edeceğim, KISADAN keseceğim, atıp gideceğim veya yarına falan…
KONU ÖNMLI…
Kesilip atılmaz yani.

Hadi ben gitti

*

—Ve TALIBAN——–
Kabul…
Harekât başlamış.
———————

Demin, hani DURAKSADIM…
SALDIRIYA uğradım sandim…
Sunucu sorunuymuş meğer…



Black Sites, orada ANCA Allah yârdim edebilir…
Neler neler…
Aklın durur kıçın tavana vurur.

Paranoyak bir manyak değilim…
Sevdiklerim BILIR…
Ne yazıyor, anlatıyorsam…
O!

Bak bakayım…
OKU…
Ne gibi KONULARI öğretmeye çalışıyorum sana…
Size…
Her yerde okuyamazsın böyle şeyleri, VERMEZLER bu bilgileri size.

Dedim ya…
Dünyada 11. sırada…
İlginizden ötürü, zaman ayırıp beni okuduğunuz için yürekten teşekkür ederim.

Devam edecek gün içinde, evlat falan

* hatırlamıyorum kim söylemişti
1 Prof. Dr. Maren Urner verilerine dayanarak yazdım bunları