Dört gibi binecekmiş uçağa. Uğraşmayın benimle uğraşmayın. YORULDUM, tükendim

KALBIM!!!

*

En son yabancılar polisi ile görüştüm…
Anlatmışımdır…
Bu aile “biraz” farili…
Koca göbekli Kadir Gürbüz zamanında, Wiesbaden tanırdı bizi…
Tabii ben daha küçük, delikanlı falan…
“Sevilen sayılan” bir insandı, Kürt kökenli vatandaşlar arasında bile…
Hani “Kadir ağabey, çık dışarıya”
Ardından Molotof kahveye…
Uzun etmeyelim…
Eskiden peder sayesinde…
Dükkân falan, buralarda…
“Hani dükkânınız var, namınızı duymuştum, tanınıyorsunuz burada”
LEKESIZ bir isim…
Dün kızdım, bugün hoşuma gitti, genç polis…
“Dürüstlüğünüzden şüphemiz YOK”
Yalancının mumu yatsıya kadar…
LÜGEN…
Haben kurze Beine!

İşte o kadar

*

Evlat…
“Oh çok şükür”

*

EVET…
KADIN ÖNEMLI…
Ama inan, yeri gelir…
Baba, erkek gerekir!

Diyor ki yabancılar polisindeki memur…
“14 seneden beri bu dairedeyim daha hiç duymadım böylesini
Tabii Almanca…
Bende babam gibiyim, YAPMAM AYRIM…
Ve buralardaki Alman, Türk, Kürt bilir bunu…
AMAAA…
Daha ölmedim…
“Ayaktayım”
DINCISI, kafatasçısı…
Bir garipliği, tabiatın bir cilvesini…
Bilmem ne uğruna kullananlar…
Evet, eşcinselleri KENDI EMELLERI için kullananlar…
Önder ÖLMEDI!

Madem öyle…
GEL BÖYLE…
Auf die Harte Tour
Der Almanlar…
SÖZÜM SÖZDÜR BENIM…
Bekleyeceğim…
Bir iki ay…
ALLAH…
Büyük diyorum, Allah büyük…
Onunda kulunda adaletine inanıyor…
İnanmak istiyorum.