Sus Önder sus

Önder…
Biraz sussa iyi olacak…
Demese artık, sussa…
INAN…
Yoruldum, ulan alt tarafı kimyasal deneyler…
Çok konuştuk polis ile…
Ne dedi biliyor musunuz?

„Siyasetçiler…
Kanunlar…“

Bir b.k bilmiyorlar AMA kanun yapıyorlar.

Sikin sığırları, sikin!

*

Sahiii efendi bir insandı ihtiyarı…
TABIIII…
Polis, yani ağzından çıkana SON DERECE dikkat edeceksin…
Laf lafı açtı…
Dedim iç istihbarat, anlattım…
Hani ILK defa öğrenmiştim radara girdiğimi, yabancılar meclisi…
Dedi…
“Bende bu bölümde senelerce çalıştım… Sanmıyorum bu yüzden olduğunu”
O zaman…
Ya rahmetli Ayhan Bey VEYA toplantılar…
O hatun…
Hani SU MESELESI!

Tek tek sohbeti geçiriyorum hafızamdan…
IYI OLDU…
Her şeyde vardır bir hayır…
Üniversitedeki psikolog gibi…
O mu beni ben mi onu!?

Ozan Ceyhun’da olabilir…
Ta o zamanlar..
Hiçbir zaman gözüm tutmamıştı…
“Seni ben bile kurtaramam”
Kim…
Kimdir bilemesin, TEKRAR…
Kimse namına veya hesabına, kimyasallar gibi…
Ne birine ne diğerine…
BEN…
Benim, benim için, öğrenmek için…
Bilgimi geliştirmek, merakımı gidermek için…
Perde arkası…
RAHAT BIRAKIN BENI!

NOKTA

YAPMA dedi…
“Yapma yoksa bir sabah şafak vakti evini aramak zorunda kalırız”
İyi…
Bir Türk kahvesine beklerim…
Tövbe tövbe, RAHAT BIRAKIN BENI…
Kendimce yazıp çiziyorum işte…
İşinize gelmiyor değil mi?
Diyorum ya tek tek, tek tek hatırlamaya çalışıyorum…
Tepem…
Güneşe doğru yol alıyor…
Ya susacağım…
VEYA…
Çok daha açık yazmaya başlayacağım, en APTALIN BILE anlayacağı şekilde.

Anlamalı insan beni…
Neyi ne zaman yaptığımı VEYA yapmadığımı…
Tepemi!