İnsanın doksan dokuz yerde parmağı olunca

Kurcalama işte kurcalama…
Oma’dan geldim, kalbimi orada bıraktım da geldim…
Buralarda, Almanya’da bir sistem var ihtiyarlar için, bakıma muhtaç insanlar için…
ASB…
Bir yârdim kuruluşu, birkaç gün önce…
Gecenin bir yarısı, Önder çoktan kaçıncı uykusunda…
Ring, ring, ring diye fırladım yataktan…
Tarifsiz bir korku içimde, gecenin bu saatinde…
Kafadan kontağımdır az biraz, hep korku içinde…
Hep bir beklenti, kötü bir şeyler olacak, facia yolda…
ASB, “oma’yi gördünüz mü bugün?”
Aklim gitti sandım bir şey oldu, öldü, merdivenlerden yuvarlandı…
Ama nasıl korkuyorum, çok heyecanlandım uyku sersemi…
Oma’ya bir şey mi oldu?
“Yok, merak etmeyin. Bugün sensordan bir sinyal alamadık onun için tel. açtık”
İçimden; ulan pezevenk gecenin bu saatinde mi?
“Pili bitti her halde adam yollayacağım”
Tamam!

Bir gibi gittim karnini doyurdum kadının, geldim telefon “geliyoruz”
Hadi geriye…
Ya on dakika oldu olmadı, oma benim gibi, benim sağlık onun kafası…
Girdim içeriye nasıl üzgün bakıyor yüzüme, Oma bir şey mi oldu?
“Babam, yola çıktı, köşeye kadar gideceğini söyledi, hala gelmedi”
Ölür müsün, öldürür müsün?
Ama nasıl üzgün bakıyor gözlerimin içine. Gitmem lazım Wiesbaden’de bekliyorlar beni…
Teselli etmeye çalıştım biraz, adama dedim kapıyı çeker gidersin…
Tamam dedi, akşama uğrar bakarım yine…
Allah…
Hiçbirimizi bu durumlara getirmesin…
Vakti saati geldiğinde üç gün yatak dördüncü gün toprak!!!