Böyle bilmem ne etmekten tersinizi çıkarsınlar emi

Neues irisches Gesetz: Digitale Passwörter der Polizei offenlegen oder bis zu 30.000 € Strafe zahlen
16 Juni 2021 09:59 Uhr

Nach einer neuen Gesetzgebung wird die irische Polizei die Macht haben, Menschen zu zwingen, Passwörter zu elektronischen Geräten offenzulegen. Die irischen Behörden haben die COVID-19-Lockdown-Maßnahmen als Grund für die zunehmende Digitalisierung der Kriminalität angegeben und damit die Notwendigkeit der Gesetzgebung begründet.“

https://de.rt.com/europa/119113-neue-irische-gesetzgebung-gibt-staatsbeamten/

*

„Barış Yarkadaş’tan ‚Süleyman Soylu‘ iddiaları: Erdoğan, MİT’ten brifing aldı

CHP’li eski milletvekili, gazeteci Barış Yarkadaş, KRT TV’de katıldığı canlı yayında AKP’de İçişleri Bakanı Süleyman Soylu krizine ilişkin edindiği son kulis bilgileri paylaştı.“

TÜMÜ, Yılmazı, dış işleri bakanı falan. Peker kimleri sıraladıysa

*

Önce bu it

„IMF karalara boyadı bizi!

16 Haziran 2021 Yazarlar

Oysa ne hayaller ile başlamıştı NATO toplantısı… İş Amerika ile para değiş tokuşu yapacağımız beklentisine kadar varmıştı.

Hiçbir şeyin değişmediği, sorunların masa üzerinde durmaya devam ettiği anlaşılınca dolar kuru tekrar 8.50 sularında yüzmeye başladı.

★★★

Piyasalar bu toplantıya, ilişkiler yumuşarsa yurtdışından para akışı başlar mı umuduyla bakıyorlardı. Güvendikleri dağlara kar yağdı.

Türkiye’deki tasarruflar yetersiz olduğundan yönetimin kredi ile kontrolsüz büyüme aşkının sonucu her daim hüsran oldu. Döviz şoku bu işin kaçınılmaz sonucu…

★★★

Paran yoksa büyüme, bir otur yerinde… Nitekim Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye’deki büyümenin giderek daha fazla dış kaynağa bağımlı hale geldiğini belirtti. Türkçe meali, büyümek istiyorsan borç bulacaksın.

Türkiye son 19 yılda sadece bir kez cari fazla verdi. Sadece bir kez elde ettiği gelirler, giderlerden fazla oldu. Kalan 18 yılın faturası yurtdışından borçlanarak kapatıldı. Bu durum para bulma zorunluluğumuzu artırdı.

★★★

Hükümetin büyüme hızını yükseltmek için kamu bankalarını ucuz kredi dağıtmaya zorlaması başvurduğu ilk yöntem…

Yan etkisi yüksek enflasyona sebebiyet vermesi ve bu durumun para politikalarına güveni azaltarak, mevduatlarda dolarizasyonun yaygınlaşmasını tetiklemesi…“

Tümü

*

GÜNAYDIN

„O fotoğraf

16 Haziran 2021 Yazarlar

Joseph Pulitzer (1847-1911)…

Amerikalı gazeteci.

Adına her yıl -dünyanın en prestijli ödülü kabul edilen- gazetecilik ödülü veriliyor…

Muhabirlikten patronluğuna yükselen Pulitzer, batık New York World’u alıp günlük satışını 15 binden 600 bine çıkararak ülkenin en yüksek tirajlı gazetesi yaptı. Bunun sebebi dedikodu, eğlenceye dayalı sansasyonel habercilikti. Özellikle İspanya-Amerika Savaşı öncesi ve sırasında yaptığı abartılı-agresif “habercilik” diliyle, adını (daha çok gazete satmak için hiçbir dayanağı olmayan habere göz alıcı başlıklar eklenerek yapılan) “sarı gazetecilik” ile özleştirdi.

Pulitzer’in en büyük rakibi basın patronu William Randolph Hearst’in gazetelerinde yaptırdığı habercilik de farklı değildi.
Pulitzer ve Hearst’ın sansasyonel yayınlarının ABD’nin İspanya ile savaşa girmesine sebep gösterilir…
Henry, Albert, Sam ve Jack Warner’den oluşan “Warner Brothers” yayın politikası farklı mıydı? Ya Frank Gannett?“

tümü

*

İzmirlim, MUTLAKA OKUMALISINIZ MUTLAKA

Milleti harem selamlık otele göndereceksin, kendin karapara oteline gideceksin öyle mi?

10 Haziran 2021 Yazarlar

Seneler evvel…
İstanbul Üniversitesi hukuk fakültesinde okuyan bir grup muhafazakar erkek arkadaş vardı.
Havalar güzelleşince topluca denize gidiyorlardı.
Ancak, mayo giymeye utanıyorlardı.
Kimisi denize eşofmanla giriyordu, kimisi de kot pantolonu kesip bermuda haline getiriyordu.
Baktılar olacak gibi değil, yine böyle bir yaz günüydü, düşündüler taşındılar, mayo modeli tasarladılar, özel olarak diktirdiler.
“Haşema” doğdu.

Kendi aralarında bir dergi yayınlıyorlardı, hukuk dergisiydi, icat ettikleri haşema’nın reklamlarını o dergide kullanmaya başladılar.
“Yazın kilonuzu boyunuzu, gönderelim mayonuzu” sloganıyla tanıttılar.
İstanbul Üniversitesi’nin iktisat ve edebiyat fakültelerinden, İTÜ’den talepler gelmeye başladı.
Hem kendileri gibi mayo giyemeyen mütedeyyin erkek öğrencilerin haşema’yı öğrenmesini sağladılar, hem dergiye gelir sağladılar, hem de böylece ticari ürüne dönüşmesini sağladılar.
Yağlı güreşçi kıspetine benzeyen, branda kumaşından dikilen, dize kadar inen haşemalar, önceleri sırf erkekler için üretiliyordu.

İlgi arttı, ninja kıyafetine benzer şekilde, kadınlar için de üretildi.
Haşema çok tutulunca, peşinden başka başka markalar çıktı.
(Bugün itibariyle tesettür mayolarının hepsine birden haşema deniyor ama, aslında tescilli bir markanın ismidir haşema… Bütün kağıt mendillere selpak dememiz gibi bir şeydir yani.)

Türkçe’de böyle bir kelime yoktu.
Literatüre girdi.
Peki anlamı nedir derseniz?
İcat edenler anlamı yok diyorlardı ama, rivayet muhtelifti.
Kulaktan kulağa Ha’kiki Şe’riat Ma’yosu olduğu söyleniyordu.
Haşemayı icat eden hukuk fakültesi öğrencilerinin hemen hepsi Akp’yle siyasete atıldı, belediye başkanı oldular, milletvekili oldular.

Akp iktidar oldu, bütün milletvekilleriyle beraber Antalya’da kampa girdiler, haşema da böylece siyasi hayatımıza girmiş oldu.
Türk basınında ilk kez orada haber yapıldı, manşet yapıldı.
Bir numaralı gündem maddesi oldu.
Bilahare…
Harem selamlık oteller patladı.
Plajları brandalarla perdelediler.
Havuzları brandalarla çevrelediler.
Sanki öbür oteller kiliseye bağlıymış gibi, İslami otel dediler.
Türk Standartları Enstitüsü bünyesinde Helal Teknik Komitesi kurdular, “helal otel kriterleri” belirlediler.
Altı yaş sınırı getirdiler.
“Altı yaşındaki oğlan çocukları harem selamlık otellerin kadın bölümüne girerse, o otel helal olmaz” dediler.
Otellerin içinde fotoğraf çekmeyi bile yasakladılar, mazallah erkekler görür diye, müşterilerin bile hatıra fotoğrafı çekmemesini istediler.

Turizm başkentimiz Antalya’da harem selamlık plajlar açtılar.

Tbmm’nin sosyal tesislerindeki yüzme havuzunu harem selamlık hale getirdiler, kadın milletvekillerinin salı çarşamba, erkek milletvekillerinin cuma cumartesi girmesine izin verdiler.
Akp’li belediyelerde 3-6 yaş arasındaki çocukların yüzme kursunu bile harem selam ayırdılar, 3 yaşındaki erkek çocuklarına erkek eğitmenler, 3 yaşındaki kız çocuklarına kadın eğitmenler kurs veriyordu, erkek velilerin 3-6 yaşındaki kız çocuklarını tribünden seyretmelerine bile izin verilmiyordu.

E, şimdi bakıyoruz…

Dindar nesil ayağına yatan arkadaşlar, küresel karaparacıların süperlüks otellerinde, geceliği 106 bin liralık suitlerde avantadan kalıyorlar, bir zamanlar dizlerinin üstü bile görünmesin diye mayo bile giymezken, artık dünya alem görsün diye, instagramdan boy boy plaj locası, motoryat sefası paylaşmaktan utanmıyorlar, üç yaşındaki bebelerle aralarına branda gerecek kadar mutaassıpken, karanlık oligarklarla al takke ver külah olmuşlar, güya harem selam otellere helal sertifikası verirken, kokainlere casinolara bulaşmışlar.

Allah ile aldatanların nasıl çarpıldığını, dinibütün insanlarımızın samimi duygularını sömürenlerin ne hale geldiğini, ibretle seyrediyoruz.

İşte bu nedenle, Sedat Peker geçmişte şöyle yapmış böyle yapmış, organize suç işlemiş filan, geçiniz kardeşim…
Şu anda millete büyük iyilik yapıyor.“

https://www.sozcu.com.tr/2021/yazarlar/yilmaz-ozdil/milleti-harem-selamlik-otele-gondereceksin-kendin-karapara-oteline-gideceksin-oyle-mi-6478148/

*

„Top sende Biden!..

15 Haziran 2021 Yazarlar

Sayın Bay Biden, iyi ki Türkiye’de yaşamıyorsun!..
Yaşasaydın haftalardan beri neler çektiğimizi, dünya liderimizle yapacağın görüşmelerde neler yaşayacağımızı, başımıza neler geleceğini dinlemekten şaşkınlık geçirirdin.
Senin ABD’yi bilmem ama bizim medya yine dolduruşa geldi.
Çok şeyler bekliyoruz…
Muhteşem bir toplantı olacak…
Buluşma tarihi yaklaşıyor…
Masadaki konular şunlar…
Bakalım Recep Bey masaya yumruğunu yine vuracak mı, Biden’ın karşısında otururken bacak bacak üstüne atacak mı gibisinden bir sürü haberle başımız ağrıtıldı.

★★★“

Tümü