Dün…
Haşlama tuzlama…
Evlada…
Bayağı bir haşladım ama…
UZUN HIKAYE…
Oma…
Petek delindi, tamirin imkânı yok, kapadım suyu kaloriferi…
Evlat taşındı…
Henüz yerleşme aşamasında, biz…
Bir ara. Oğlum donacak bir tarafın, Taunusstein…
Küçük Sibirya…
Of ne kavga, eeeh dedim gittim eve…
Bir saat oldu olmadı, zilll…
Ring ring ring…
Dedim geldi, gelen kardeşti…
Vicdan yapacak bana, dinledim dinledim patladım…
Kalkarsam ayağı yeminle döverim…
Evli mevli, iki çocuk annesi…
Atmasın Önderin deli tepesi.
Fırladı ayağa…
Doğru mutfağa, Önder ağır vasıta…
Ben kalkana kadar…
Anlatmıştım bizim ev ilginç bir tasarım, dört dönersin evde…
Hiç sağa sola sapmandan, yüzük benzeri…
Gelirsin başladığın yere, dedi…
“Gelll kovala beni eskisi gibi”
😊
Tahrik ediyor beni…
Biliyor yakalayamayacağım, Önderde pil bitti.
Uzun lafın kısası, kafamı şişirdi gitti…
Hepsi…
AMA HEPSI!
Haaa…
Bak unuttum…
😊
Bir ara kovdum…
“Hiçbir yere gitmem burası babamın evi” demez mi…
Bak ya…
😊 😊 😊
Zaten Önderin bu manyaklardan başka neyi var ki?
Manyak mıknatısı kardeşim manyak mıknatısı…
Çekiyorum adeta.
Bayılıyorlar…
En büyük zevklerinden biri…
Üçü bir arada…
Beni çekiştirsinler, ulan Önder ulan Önder…
Kabak…
HEP benim kafaya…
Babaannem boşuna sevmezmiş beni…
Koca kafalım diye.
Gitmeden girdi mutfağa…
Gelin – görümce görüşmesi…
Bilin bakalım konu kimdi, neydi?
😊