Dün, evde kıyma bitmiş

Taunusstein…
G.t kadar yer, VARDI önceleri…
Türk dükkânları, tutunamadılar…
Rızık, nasip meselesi…
Ali…
Valide demişti “Önder Ali nereden alıyorsa eti çok güzel”
İyi ya, biliyorum neresi, ne zamandan beri ufak tefek şeyleri oradan alırım.

Son zamanlarda GENELDE eti, kıymayı oradan.

Gittim…
Dükkân bomboş, geçtim arkaya, iyi…
Kadın orada, sordum “Eşiniz yok mu?”
Gülerek tuvalette cevabini verdi. Konuşuyoruz ama hep Almanca…
Türkçe biliyor musunuz diye sordum, Türküm dedi…
Ufacık, tefecik bir kadıncağız, Türkçesi gayet güzel…
Düzgün…
Baş örtülü, her kadının bağlama sekli kendine özgü…
O…
Kıymayı hazırlıyorken konuşuyoruz, laf döndü dolaştı dine…
AKP’ye geldi…
Offf küplere biniyor kadıncağız, (… … …), of, off, offf…
Devam etti sözlerine, kocam ile Ankara ilahiyatta okurken tanıştık…
Türkçesi oldukça bozuktu (Arap kendisi) ama evlendikten sonra düzelti…
Evet…
Gayet güzel, severim onunla hoş beş etmeyi…
Neden mi anlattım bunları sizlere?
Geçenlerde alkış meselesi…
İnsan…
Gelip geçici, Allah baki…
Elbette…
Güvendiği dağlara kar yağacak!

Gurbetçiler…
Ama öyle ama böyle…
İster AKP’li, Y-CHP’li, MHP, HDP falan…
Onlar…
Bir yerde, yüreklerinin derinliklerinde…
Beni bulacak, bundan EMINIM…
Yazıyor anlatıyorsam…
Okuduklarınız kalbimin sesi.

Bir Atatürk milliyetçisi

*


Değişen hiç bir şey yok