Kleopatra

Sezar, Antonius ve Cicero, Nero ve Seneca, Büyük İskender ve Aristoteles, Fatih Sultan Mehmet ve
Akşemseddin, Osmangazi ve Şeyh Edebali üzerine…
Atatürk ve silah arkadaşlarını, sofrasını hiç konuya dahil etmiyorum…
Onun, onların yeri de önemi de apayrı zaten…
Tarih yazmış büyük insanlardan bir seçmedir yukarıda sıraladıklarım…
Bu insanlar VE danışmanları, öğretmenleri, (akıl) hocaları…
Akıl yaşta değil baştadır derler ya…
Anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az örneğinde olduğu gibi bir meseledir, bir sorundur bu.

Düşmez kalkmaz, yanılmaz bir Allah…
Âdemoğlu ve Hava kızı…
Ne çok yanılırlar, aldanırlar…
Ah şu algılar…
Bilgi olmadan fikir yürütmeler yok mu, ah yok mu bu gerçekler…
Evi, yuvayı, ocağı – barkı yıktıran, bir ülkeyi, bir toplumu yerle bir edip tarihin karanlık sayfalarına gömen, içeriksiz, mesnetsiz eylem ve fikirler?

Kendi tarihimizden de biliyoruz…
Dost, komşu, yabancı ülkelerin tarihlerinden de öğreniyoruz…
Bilgi, sağduyu dünde önemliydi bugünde…
Hele hele bilgiler ve somut veriler ışığında etraflıca düşünüp, ölçüp – tartıp alınan kararların değerini,
TARIH…
Hep gözümüze soktu, olmasa şu at gözlükleri, olmasa sabit ve yanlış düşünceler ve fikirler…
Olmasa…
İnsan denilen varlığın çokbilmişliği, ben biliyorum, benden başkası bilmiyor havaları!

Komşu, komşunun külüne muhtaçtır der atalar…
Ateş bacayı sardı mi, alevler çatıdan çatıya atladı mı…
Kırk sekiz senelik düşman komşular el ele verirler!

Yoktur ki birbirimizden farkımız, sadece aciz birer insanız.

Ne çok severim Cicero’yu, Seneca’yi, Aristo’yu…
Akşemseddin, Şeyh Edebali’yi, öğütlerini, tecrübelerine, fikirlerine ne çok değer veririm…
Nazarımda değerleri tarifsizdir Mevlana’nın, O olmasa Şems olur mu, tersi Şems olmasaydı acaba bugün tanıdığımız Mevlâna olur muydu?
Olmasa Yunus Emre, Pir Sultan Abdal, Köroğlu…
Olmasa Aşık Ömer, olmasa Kuloğlu, olmasa Dertli…
Karamanlıcacılar ki ayriyeten, kendi başına bir makale söz konusu…
Anadolu medeniyeti, hoşgörüsü filizlenir, büyür ve gelişir miydi?
Olmasa…
Düşünürler, alimler…
Hükümdarlara öncülük edenler olmasaydı bu insanlar tanıdığımız, bildiğimiz halleriyle bugün hafızalarda, zihinlerde olur muydu?

Ya Hacı Bektaşi Veli, sahi onu nerelere koyup ne etmeli?

Kul…
Kendi başına yetersizdir arkadaşlar, yetersiz ve aciz…
Her şeyi bilmesi, doğru değerlendirmesi imkânsız…
Başladım ya dün akşam bir yazıya…

Hanımların ama aynı zamanda beylerinde dikkatine

Diye, onu da bu bağlamda bu yazımla birlikte tamamlamış olayım…
Allah, Yüce Mevla’m…
Bilmişte yaratmış, kadını da erkeği de…
Tamamlasınlar birbirlerini diye…
Evet…
İnsan neden evlenir? Salt üremek için, düzenli bir cinsel hayat için değil elbette…
Gün gelecek…
O sana, sen ona destek olacaksın, icabında eli – ayağı, gözü kulağı olacaksın…
Allah çift çift yaratmış, bir iki istisna, iki göz, iki kulak, iki el, iki ayak, bacak derken…
Bİr dilimiz, bir burnumuz, bir ağzımız ve bir kalbimiz var…
Sadece bir…
Muhtacız arkadaşlar, muhtaç!

İşte bugünleri de düşünerek çok zorlamayacaksın karşındakini…
Gün gelir düşersen eline, mecbur ve muhtaç kalırsan O da sana bir köpeğe verdiği değeri vermez…
Seni meletirse anlarsın ne demek istediğimi, gördüm, duydum, “yaşadım”
Ve çok üzüldüm, tarifi mümkün değil üzülmemin…
Belki her şeyi fazlasıyla, ziyadesiyle içerliyorum ondan da olabilir…
Ancak yapım böyle, doğam, hassasiyetim.

Biliyorsunuz daimî bir konumdur kadın…
Her yönden ya her yönden çünkü kadın senden – benden önemlidir…
Değerlidir, sadece ocak ayı içeresinde 28’i ayrıldı aramızdan…
Aile içi şiddetten. Yine tecrübelerle sabittir, hep erkekleri suçlamamak lazım…
Kadın denilen varlık insanı çileden de dinden de imandan da çıkarabilir!

Neyse…
Hayat müşterektir…
El eli yıkıyorsa, ellerde yüzü yıkıyor dedikten sonra…
Biz yine konumuza dönelim…
Evet, Kleopatra…
Dünyanın en güçlü kadınlarından biriydi…
Gün geldi…
Sezar’a muhtaç oldu. Sezar, “sende mi Brütüs” dedikten sonra…
Kadıncağız halvete girdi…
Allahtan…
Antonius yetişti, cup yatağa…
Yoksa kadıncağız maazallah bunalıma girecekti.

Evet arkadaşlar…
Siyaset her türlü gücü ve güçlüğü aşar…
Yeter ki siyasetçi, hüküm edenler ve hükümdarlar kendilerini pazarlamasınlar…
İktidarda kalmak, koltuklarını korumak namına fahişelik yapmasınlar.

Bu tür insanlara akıl hocalığı yapanlar, danışmanlar yeter ki bilgi ve fikir sahibi olsunlar…
Doğru yönlendirsinler…
Yürekle doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilsinler.

Bu gerçek…
Salt kadın yöneticilere yönelik anlatılmış değildir…
Hep derim, hatırlı okuyucularım bilir…
Erkeğinde orospusu vardır ve ansiklopedik tarife numune olacak bir yaratıkta AK Saraylarda, külliyesinde, minaresiyle birlikte g.tüne giresice bu ülkeye musallat olmuş durumdadır.

Ne yazık ki…
İnsan denilen, toplum denilen ve toplumsal hafızasıyla birlikte zayıf bir varlıktır. Son bir örnekle sözlerimi tamamlamak istiyorum.

Biliyorsunuz Almanya’da hükümet kurulamamakta…
Sosyal Demokratların oy oranı, halk arasında rağbeti hiç görülmemiş bir şekilde yerlerde…
Onları sorumlu tutuyorlar ki kısmen doğrudur bu…
Halkın unuttuğu, asıl sorumlu, Almanya’nın bu duruma düşmesinin sebebi…
Liberaller çekilmişti görüşmelerden, Liberaller (FDP)…
Siyaset kardeşim…
Kahve köşelerinde, camilerde, zaviye ve tekkelerde tartışılamayacak kadar önemli bir konudur…
Bilgi ister…
Bilinç ister…
Dikkat ister, dikkat…
Sorumluluk, mesuliyet ister.