Var efem var, benim bir değil birkaç sorum var. Deve ve altın kafes meselesi

Deveye sormuşlar “boynun neden eğri?”
“Nerem doğru ki” demiş(!)

O misal bizimki…
Hiç şaşırmadım, gazeteci diye geçinen bir taraftar, herifin bir tek eğilip…
Yok, çok özür dileyerek yazıyorum…
Salt g.tünü değil, bir tek t.şanlarını yalamadığı kalıyor. Aman ne övgü…
Ne övgü ne övgü…
Medeniyetler çatışmasından tutun İslami fobiye kadar görüşülecek tartışılacakmış Papa ile…
Şaşırmadım onunda Roma ziyaretine dahil edildiğine, bunca övgüden sonra el üstünde tutarlar yalamayı. İşte anlatıyor da anlatıyor, metih üzerine metih, karşısındakilere sonunda soruyor…
“Var mı daha bir sorunuz?”

Onların yoktu ama benim olacak, sonra…
Bahis ettiğim bu gazetecinin bir cifti var, biraz daha ılımlı, olumlu, gerçekçi…
Anlatıyor bir yeni projeyi, hayal ürünü muhtemel olanı…
Altın kafes isimli hava savunma sistemini(!?)

Böyledir kardeşim böyle…
İnsan, toplum eşek olmaya görsün. Semer vuran çok olur, her halde Kasımpaşa adetlerindendir…
Karşı cinsin köküne kibrit suyu ektiler ya, soyları tükendi, eşeği s.ken de çok olur.

Sahi ne oldu “bizim”
“Babacığım”, çalıp da kaçırdığı paracıklar, gemiciklerin sahibi…
Kuyumcular, hastane ortaklıkları, hani bir Bosna – Hersek vardı toplanan…
VE…
Gizemli bir şekilde kaybolan yârdim paracıkları, Man adası, allaman mahkemeleri hala belge ve bilgi bekliyor Tayyipistandan. Tüm bunlar ve daha fazlası ne oldu?

Günaydın Tayyipistan, günaydın ülkemin güzel ve saftirik insanları…
Ulan hadi ben aptalım, mazeretim var…
Saf – salağım, ya sizler benden de aptal çıktınız be ya…
Sizleri ne etmeli bilemedim!?