Gözünü açamıyorsan soğuktan, KAK GÖTÜNÜ evinde otur. Fulya Öztürk gibiler muhabir, gazeteci olduğu sürece SIZLER DAHA ÇOK beklersiniz!

Mehmetçik…
EKSI 18 derecede, dağ tepede…
Eksi on sekiz ne ki???

DEMIYORUM kadın yapamaz diye…
AMA…
Arada FARK VAR…
Veee…
“Kadından” KADINA bile!

Eren operasyonuymuş…
Eren Bülbül…
Hergele, ölmüş insan ardından konuşturuyorsunuz beni…
Açtırmayın bana bayramlık ağzımı!

Tipik…
Türkiyeli!

*

Offf…
Valide, aklım hep onda, evde…
Hanımda gitti, Önder nöbette…
Önümde bir dağ…
Kâğıtlar, sorular, cevaplanması gerekenler…
Yok bunlar yeni oluşan…
Volkan misali…
Ha bire yeni bir şeyler, delirtecekler…
Fabrika sanki, g.t kadar dükkân…
Çok şükür kaç kişiyi büyüttü, geçindirdi…
Oma…
Önder HEP kaçar, ömrün son demleri…
Kaçmakla mı geçecek ne?

Ölsem…
Yatsam kırmızı biberimin yanına…
“Dağlara, ormana”
Karşı, temiz havada!

Evvelsi telefon ettim kardeşe…
Yoğun kar yağısı, pazardı…
Pazar…
Hanım onlara gitmişti, telefondan önce gittim evine…
YOK KIMSE…
Yürümeye gitmişler, dağ tepe…
Aptal aptal soruyorum işte, kızım ayakkabılarınız…
Mantonuz?

Bir kızdı…
„Kül fakiri değiliz ya…“
Ali…
Ne olacağı belli değil, ben bilmiyor muyum Onu???
Kalırsa…
Tek tabanca!?

Allah korusun…
Yirmi dördündeydim AMA hep bildim “sonumu”
Gereğini yaptım, Korona olmasa…
Yuvarlanıp gidecektik…
Onlar…
O…
Ben değil ki!

*

🙂
HER ZAMANKI GIBI…
Şükür…
Buna da şükür.