Soner Beye açık mektup

Üstadım;
Elinize, yüreğinize ve kaleminize sağlık. Önceki yazışmalarımızdan biliyorum, yazar olmanın, bir gazeteci ve vatansever olmanın gereklerini yerine getiriyorsunuz. Emek veriyorsunuz…
Kafa patlatıyorsunuz, bedel ödüyorsunuz. Belki benim gibi geceleri bir artı, bir artı bir…
Verileri bir araya getirip yorumluyorsunuz…
Nasıl ki yazmak sizin işinizse, araştırmacı gazeteciliğin gereklerini yerine getiriyorsanız…
Benimde işimde mantık üzerine, evet, verileri toplamak, değerlendirmek, sınıflandırmak…
VE KORUMAKTA benim işim, bilişimciyim!

Doğruyu söyleyeni dokuz köyden kovarlarmış…
Anadolu medeniyetinin temelinde yatan hoşgörü ve saygı gereği, eskiden insanlar…
Bir an olsun durup düşünür, doğruyu yalandan ayırabilme kabiliyetine sahiplermiş…
Toplumumuz, bu gibi vasıfları kaybedeli, unutalı yıllar oldu…
Neden – Sebep / Sonuç, Etki ve Tepki denklemlerinde bırakın uluslararası dengeleri bir nebze olsun doğru değerlendirmeyi (örnek olarak bugün gazetenizin atmış olduğu manşeti gösterebiliriz), ülke içindeki dinamiklerin bile çoğu zaman farkında değiller.

Avrasyalıyım…
Kelimenin tam anlamıyla bir Avrasyalı. Baba tarafım Rumeli, anne tarafım Anadolu insanı…
İstanbullun iki yakası…
Bakmayın siz onlarca yıldır Avrupa’da yaşadığıma, birçok yurttaştan daha duyarlı, daha hassas ve çok daha ilgiliyim söz konusu vatan olunca. Kanıtı, yazmış olduğum binlerce sayfa, ücretsiz yayınladığım onca kitap ve kitapçık. İntihalci değilim Efendim…
Her biri el emeği, göz nuru. Derleme, toplama, degerlendirme…
Sayfa sayısı açısından, yekpare, sadece bir çalışmam 1300 sayfa.

Korkmadan yazıyor çiziyorsam…
Ki korkmam için çok sebep var, aslında sizin gibi…
Fanatik AKP’liler, MHP’liler buralarda da çok sayıda…
Tayyipistanın eli buralara kadar uzanıyor…
Nedenlerim sizin ki gibi…
Sade bir vatan sevgisi…
Tayyipistan mı desem Yamyamistan mı bilemedim, yeni geldim…
Her seferinde…
Gümrük girişinde ve çıkısında yüreğim en az bir kez zıplar, hop hop hoplar…
Ata toprağından bin bir türlü hile hurda ile ettiler, soyadımı bile sildiler…
Anayurttan da edecekler, arazi mafyası mi, bizzat-i devletin kendisi mi göz dikti tee atalardan kalma araziye, eve barka. Dalaverenin, dönen dolapların, hırsızlığın, açgözlülüğün sonu mu gelir bu ülkede?

PKK’a ise PKK, bende yeminle kendime göre mücadele ettim bu zihniyetle buralarda…
İzin vermedim, en azından uzun süre resmen yerleşmelerine, belde ve belediyelerde etkin olmalarına.

Ancak…
Mücadele topyekûn olmalı…
En başta bir muhalefet olmalı, siyasi parti niteliğinde organize bir muhalefet…
Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyen…
Hem sağlık hem yaşça gücüm kalmadı…
Çarpışan Mehmetçikler, çoğu evladım yaşında. 29 yaşında olacaktı yaşasaydı, Allah böyle münasip görmeseydi muhtemelen çoktan dede olurdum bu yaşta. Allah…
Ona nasip etmediği ömrü tüm evlatlara nasip etsin. Soruyorum size…
Evet, size!

Bu evlatlar neden oralardalar?
Neden çarpışmak zorunda kalıyorlar, neden ölüyorlar?
Yanıtını sizde biliyorsunuz, bende.

Anlatamayız Efendim, anlatamayız bu millete!!!

Köyü, özelimi size neden anlattım biliyor musunuz?
Florya’dan “geçtim”
Eninde sonunda başım ya mafyayla veya devlet ile belaya girecek…
Nedeni…
Para ve pul, kim düşünüyor vatanı, kimin umurunda millet…
Her şey çakma, her şey göstermelik…
Bizler…
Siz dahil Efendim, ağzımızla kuş tutsak kimseye yaranamayız, kimseye derdimizi anlatamayız…
Anlatamayız…
Anlatamayız!

—-
Sus artık!

30 Ocak 2018

“Yazmayayım” diyorum…
“Susayım” diyorum…
“Bugünlerde siyasi polemik yazılmaz” diyorum…
“Kenetlenmemiz lazım” diyorum…
Çünkü:
Mehmetçik Afrin’de kanını döküyor.
Mehmetçik Afrin’de canını veriyor.
Ama. Yok… Erdoğan illa ki toplumsal dayanışmayı bozacak bir tartışma konusu bulup ortaya atacak!
Barış nedir bilmiyor!
Susarak konuşmayı hiç bilmiyor!
Mehmetçik Afrin’de savaşı¬yor.
Gazi oluyor… Şehit düşüyor.
Erdoğan şehir şehir do¬laşıp, AKP il kongrelerinde propaganda yapıyor!
Sandık’ın olduğu-seçi¬min yapıldığı kongrede milli meseleyi politika malzemesi yapıyor!
AKP Kocaeli Gençlik İl Kong¬resi’nde konuşuyor:
“Şimdi Kılıçdaroğlu’na so¬rarsan Lozan’da kazandığımızı söyler. Ondan sonra da adaların faturasını AK Parti’ye kesmeye kalkar. Adaları siz verdiniz, siz. Sizin partinizin başında olanlar verdi ve şimdi tarihi dosyaları hazırlatıyorum ve o tarihi dosyaları, Lozan da dahil olmak üzere bunların önüne de milletime de bunla¬rı o belgelerle anlatacağız.”
Mehmetçik Afrin’de kanıy¬la-canıyla savaşırken, demek Lozan’ı tartışacağız öyle mi?
Mustafa Kemal gibi bugün de Mehmetçik yedi düvele karşı savaşırken…
Biz Atatürk’ü tartışacağız öyle mi?
Albay İsmet gibi bugün de Mehmetçik emperyalizme karşı savaşırken…
Biz İnönü’yü tartışacağız öyle mi?
Bin kez yazık. Günah!
Ortak değerleri parçalayan biri başkomutanlık yapabilir mi?
Neymiş… Lozan dosyaları hazırlatıyormuş!
Gel de yazma…
AKP DOSYALARI
Mehmetçik Fırat Kalkanı Operasyonu’yla tarih yazdı.
Mehmetçik Zeytin Dalı Ha¬rekatı’yla destan yazıyor.
Peki ya AKP?
Lozan dosyasını açmaya hazırlanıyormuş! Açın!
Biz de açalım mı; iktidarı¬nızın Mehmetçik’e nelere mal olduğunu?
Açalım mı; “açılım” dosya¬nızı?
Açalım mı; “çözüm süreci” dosyanızı?
Açalım mı; “akil adamlar” dosyanızı?
Açalım mı; “stratejik derinlik” dosyanızı?
Açalım mı; “Oslo görüşmele¬ri” dosyanızı?
Açalım mı; “Kandil-İmralı toplantıları” dosyanızı?
Açalım mı; “Dolmabahçe mutabakat” dosyanızı?
Açalım mı; “megri megri türkü” dosyanızı?
Açalım mı; “demokratikleşme paketi” dosyanızı?
Açalım mı; “PKK’nın devleti ayaklar altına alan Habur gös¬terileri” dosyanızı?
Açalım mı; “Serok Apo posterine-‚Sayın Öcalan‘ hitabına-Nevruz mektubuna izin verme” dosyanızı?
Açalım mı; “Türk bayrağını indirme-terörist heykelini diktir¬me” dosyanızı?
Açalım mı, “PKK sızmala¬rına, silahlanmalarına nasıl göz yumulduğu” dosyanızı?
Açalım mı; “726 şehit verdi¬ğimiz hendek ayaklanması” dosyanızı?
Açalım mı; “FETÖ’ye kanıp Türk Ordusu’nu itibarsız¬laştırma” dosyanızı?
Açalım mı; “Liboşlara kanıp halkın Peygamber Ocağı inancını zedeleme projesi” dosyanızı?
Açalım mı; “Büyük Ortadoğu Projesi Eş Başkanı” dosyanızı?
Açalım mı; “kardeşim Esat’tan “düşman Esed” söylemine nasıl getirildiğiniz” dosyanızı?
Açalım mı; “PKK/YPG’nin imdadına sınırlarımızı açarak Barzani peşmergelerini gönder¬me” dosyanızı?
Açalım mı; “Ankara’ya davet ettiğiniz Salih Müslim görüş¬mesi” dosyanızı?
Açalım mı; “Balyoz-Ergene¬kon kumpaslarıyla FETÖ darbesine yol açtığınız” dosya¬nızı?
Açalım mı; “Bu ülkeye nasıl zararlar verdiğiniz” dosyanızı?
Susun artık!
Mehmetçik’in mübarek sa¬vaşına saygı gereği susun!
Gün siyasi polemik günü değil…
Savaştayız.
O FOTOĞRAFI UNUTMA
Bu zorlu günlerde parti gö¬zetmeksizin kenetlenelim.
İşte… Mehmetçik en son stratejik konumdaki Burseya Dağı’na Türk bayrağı çekti.
Aklıma Abdullah Ağar’ın “Özgür Şehit” kitabında oku¬duğum Gevanakurki geldi.
Hakkari Çukurca’ya yakın bu dağ, Türkiye-Irak arasında PKK’nın üssü konumundaydı. Örgüt tüm sızmaları buradan kontrol ediyordu.
63 gündür Hakkari dağların¬da görev yapan 50 Mehmet¬çik’e,14 Mayıs 2016 tarihinde yeni harekat emri verildi.
Hedef:
150 PKK’lının bulunduğu, tüneller, mahzenler, oyuklar kazdığı ve doçka, havan, roket gibi ağır silahlarla mevzilendiği 2 bin 888 metre yüksekliğin¬deki Gevanakurki idi!
Mehmetçik zirveye ulaşana kadar pusu, taciz, çatışmanın kaçınılmaz olduğunu biliyordu…
Mehmetçik şahadetin kendi¬sini beklediğini biliyordu…
Sırtlardan yamaçlara doğru tırmanırken teröristlerle erken temas yaşandı. İlk şehit burada verildi. Ve ilk gazi…
Arkadaşının yaralandığını görüp gözleri dolarak yardıma koşan genç askere Gazi Meh¬metçik göğsünden kanlı Türk bayrağını çıkarıp bağırdı:
– “Ne diye başımdasın? Al bayrağı git, görevini yap!”
O binlerce yıllık asker ruhuyla…
Mehmetçik, iki şehit, on bir gazi vererek “alınamaz” denen Gevanakurki’yi beş günde teslim aldı.
O gün… Tarih, 19 Mayıs 2016 idi.
Kurtuluşun sembolü Ban¬dırma Vapuru’nun Samsun’a ulaştığı günün yıldönümü.
Mehmetçik, ilk şehidin düştü¬ğü yere gidip Türk bayrağı dikti. Fotoğraf çektirdiler…
En önde oturan Üsteğmen’in elindeki -kumanya kolisinden çıkarılan- karton üzerinde şu yazılıydı:
“HATT-I MÜDAFAA YOKTUR.
SATH-I MÜDAFAA VARDIR.
O SATIH BÜTÜN VATAN¬DIR…
MUSTAFA KEMAL’İN ASKERLERİ.”
Ne içeride… Ne dışarıda…
Mustafa Kemal’in Askerle¬rini kimse yenemez!
Boşa çenenizi yormayın.