Eski kafa halı dokurmuş, yeni kafa kitap okurmuş

Rahmetli babaannemin sözü…
Annemi eve götürdüm, elinde bir poşet…
Kardeşten balık var içinde; soruyor bana nasıl istersin?
Nedendir bilmem…
Aklıma rahmetli halam geldi, yeminle…
Benim diyen aşçı su dökemezdi eline!

Acıların bir gizemi vardır…
Vakıf olur sırına bu gizemin…
Yaşayan, farkına varan!

Söz rahmetlilerden açıldı ya rahmetli peder…
Sabahın dördünde, beşinde girerdi mutfağa, bir yemekler kardeşim, bir yemekler…
Yemede yanında yat cinsinden. Hele sulu köftesi, tas kebabı, karnı yarığı…
Tabii bizler, yani kardeşim ve ben isyanlarda…
Baba, yapma. Üstümüz başımız yemek kokuyor bankada!

Dedi…
“Hepsinin içinde en çok Mehmet acı veriyor bana!”
Devam etti…
“… Mehmet kitap alacaktı, para yok! Hepimiz cebimizde ne varsa koyardık ortaya. Babaannende derdi, eski kafa hali dokurmuş, yeni kafa kitap okurmuş. Çok güzel kitaplar alırdı, çok okuyorduk. Ben on sekizimdeydim, O benden bir yaş büyük …”
Dedim anneme; anne, birlikte yaşanan açılar insanları daha çok birbirine bağlar. Sosyologlar, psikologlar tarafından teyit edilmiştir…
Birlikte yaşanan acı, birlikte yaşanan sevinçten çok pekiştirir.

Halıda doku kardeşim, bir baltaya sap ol…
Ama kitapta oku, kitaplar…
Yerinden bir milim kıpırdamamana rağmen sana yeni ufuklar açar, vefakâr ve unutmayan bir dosttur, sen onu sevdiğin oranda o seni daha çok sever.