Yok ya susmak ne mümkün? Eğer yalanım varsa Allah beni bu akşama çıkarmasın, afacan ölümlerine getirsin. AMIN!!!

Bugüne kadar da yemin ediyorum yemin ne yalanım oldu ne uydurmam ne yazdıysam ne anlattıysam gerçek. Eksiği var, hem de çok eksiği ancak bir fazlası yok AMA özellikle bu yazacaklarıma inanmanızı istiyorum, özellikle bu yazıya.

Neden benim, Füsun’un, oğlanın başına gelmiyor da hep başkalarının başına geliyor böyle şeyler anne?

Demin, aynen böyle soruyu sordum anneme. “Oğlum herkes sen, Füsun veya Burak mı?”
Ve devamı ama sonraya…
Biri yetim, diğeri öksüz iki insan. Savaş zamanı doğmuş, o zamanın ekonomik şartları daha doğrusu şartsızlıklar, olanaksızlıklar altında büyümüş iki insan. Annem ve babam…
Şu dünyada şanslı olduğum bir konu varsa, gerçekten çok şanslı olduğum, ben ve kardeşimin…
Böyle bir ana ve babanın evlatları olarak yetişmemizdir.
İki > eğitimsiz < insan ama gözleri, gönülleri açık…
Hem hayat eğitmiş hem kendileri kendilerini…
Gerçekten çocukluğum çok güzel, bolluk ve bereket içinde geçti. Bak kardeşim benim kadar şanslı değildi. Kardeşimden bahis ediyor, yıllar öncesi. Kardeşim daha ortaokulda…
“Tuna Hoca, çocuklara ev ödevi vermiş. Türkiye Cumhuriyeti bakanlıklarını sayın…
Babanla oturduk senin ansiklopedilerini sayfa sayfa karıştırdık, tek tek bakanlıkları saydık, yazdık verdik Füsun’a. Yirmi yedi çocuktan bir tek Füsun bu ödevi yapmış. Tuna Hoca çok merak etmiş, aldı eşini ve bize geldiler misafirliğe, özellikle bizimle tanışmaya”

Hele bana, hele bana ve benim eğitimime harcadıkları parayla rahat İstanbul’un ortasından güzel bir daire alırlardı. Yaş elli iki hanımlar ve beyler…
Gel gör ki ben fos çıktım, anama – babama laik bir evlat olamadım, en azından istedikleri gibi üniversiteyi bitiremedim, lise terkim. Hala annem ve özellikle oğlan zorluyor, git üniversiteye, sağlığıma güvenebilsem, saniyem saniyeme uymuyor ki. Zorlamaya gelemem, kendimden yaparsam yaparım, binlerce gerçek, on binlerce elektronik kitabim var. Süs olsun diye değil, okuduğum, faydalandığım kitaplar. Şahitli – ispatlı bir gerçek.

Neden herkes ben veya kardeşim, evladım gibi değil, neden?

Özellikle yurtdışında yetişip büyüyenler, neden?
Yemin ediyorum yemin, getir Kur’ana el basayım, NAZI hem de kuyruklusu…
Bir Nazi ile bile konuşabiliyor bir orta yol buluyorum…
Bir dinci ile mesela bir Kaplancı, çıkmıyor o pezevenk aklımdan, neden bir dinci ile ben konuşamıyorum?
Neden…
Evet neden ALMAN ki polisi buna dahil…
Ne bana ne kardeşime ne evladıma çıkıp bir ters laf etmiyor, edemiyor?
Yemin ediyorum hiç başıma, başımıza gelmedi AMA diğerlerinin ha bire başına geliyor neden?
Hep mi suç başkasında? Hep mi?