Yalaklık yarışında zirve

Yazıklar olsun…
Ummadık taş baş yararmış ya, o hesap…
Satılık kalemler, düşünceler ve fikirler!

Günlerden beri ne gazete ne televizyon hele haberler…
Okuyamıyorum da…
Uzun bir süreden beri, gözler, “iki satır” Önder rüyalar âleminde…
Artık yüzde yüze varan bir kesinlikle…
Yağmur ve ben, su ve ateş gibi, söndürüyor beni!

Demin biriken gazetelere günlerden beri ilk defa göz atma fırsatım doğdu, evet…
Doğdu, o denli kötüydüm, kötüyüm.

Birkaç gün tatilde, sözde bitiremediklerimi bitirecektim, yattım inek gibi…
Ağrı…
Hadi bir şekilde kontrol altında AMAAA birde halsizlik girince işin içine, parmakları dahi kıpırdatmaya derman olmayanınca, işte bu iyice bitiriyor beni.

Bu Beyefendiyi okumadan önce, bir iki kelime…
Bir zamanlar laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti…
VE…
Bu Cumhuriyeti kuran irade ve düşünce…
Beş parasız ama mangal gibi bir yürek ile, hayallerin, rüyaların sadece soyut birer “nesne” olmadığını kanıtlamak istercesine hayal olanı…
Rüyayı gerçekleştirdi, neyle?
Azimle, akil ile, omuz omuza, sırt sırta vererek…
Çalışarak gerçekleştirdi, piçin biri bu emeği geldi sattı ve savdı, bitirmek istedi, bitiremedi!!!

Yedi düveli yendiler…
Yine yedi düvel çomak soktu bu yolda, bu uğurda sarf edilen cabaya AMA kurdular…
Laik, demokratik bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti’ni!

Yine…
Israil oğlu ve kızı, dünyanın dört bir tarafında…
Dört bir tarafına…
Halaç pamuğu gibi dağılmış, yayılmış insanlar…
Türk gibi…
Er meydanında yenip, masa başında yenilenler gibi hem öksüz hem de yetim…
En başta kötü “üvey anne” kılığında İngiliz’e rağmen, sayıca kat be kat üstün olan Arap’a rağmen…
YOKTAN…
Var ettiler, yoktan, çölleri yeşertiler. Gittim, kendi gözlerimle gördüm…
Kurdular Israil’i…
Neyle?
Evet…
Para yardımı geldi ama kimden biliyor musunuz?
Bizde olduğu gibi, kendi zenginlerinden, kendi insanlarından geldi…
Dünyadan, ondan bundan değil…
Azim ile, çalışarak, kan ve ter karıştı birbirine, yüreklerdeki umut oldu onlara ışık!

Filistin’miş, Filistinliymiş, Arap’mış…
G.tü çalışmayı yemeyene, azim göstermeyene, istek olmayana, yaratıcılık ruhu olmayana…
Kuram ve pratiğe hâkim olmayana kimse yârdim edemez, edemez arkadaşım edemez!

Yazıklar olsun size Necati Bey, yazıklar olsun size ve kaleminize!!!

Filistin için asrın lideri!
23 Aralık 2017

Aldatmak her durumda utanmazca bir iştir. Birleşik Arap Emirlikleri Dışişleri Bakanı, dünyayı aldatmaya yeltendi. Bozuk ağzının payını aldı. Medine komutanı Fahreddin Paşa’nın torunu Zeki Türkkan, dedesinden kalan tek miras küçük kutunun içindekileri açıkladı.
1 fırça.
1 parça sünger.
1 beyaz şalvar.
1 parça kumaş.
İsrail ile ABD kuklası olduğu açık Arap Bakan’ın “hırsız” dediği Fahrettin Paşa’nın 100 yıl önce Medine‘ de Hz. Muhammed’in mezarını savunurken o beyaz şalvarı giyerek, o fırça ve o süngerle peygamberin mezarını her gün temizlemişti. O kumaş parçası da Hz. Muhammed’in mezar örtüsünden kesilmiş bir manevi armağandı.
Yüksek inanç.
Üstün ahlak.
Arap bakan, Fahrettin Paşa’nın bu değerlerini anlamasa da dünya gerçeği kavradı. Kendi gücüne tapan ABD Başkanı Turmp‘ ın morardığını, Filistin halkının yanında duran Türk Cumhurbaşkanı’nın da “İslam ülkelerinin birleşip kenetlenmesi için yeni bir rüzgar estirebildiğini” gördü.
* * *
Bunlar tamam da!
Hep gerçekçi olalım.
ABD ve İsrail, kurnaz, güçlü, bilgili, bilmiş, şaşırtan, attıkları adımı bilen, hesaplı ülkeler. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda 193 ülke içinde 128’inin Trump’ın kararına “hayır vereceğini” mutlaka biliyorlardı.
Bilerek bu adımı attılar.
Arkasını getireceklerdir.
Fakat önemli olan Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı’nın “Filistin halkına yapılan haksızlığı” dünyaya anlatabilmesi ve dünya ülkelerinin (Avrupa Birliği dahil) ezici çoğunlukla Türkiye ve Yemen’in teklifi arkasında birleşmesidir. Yani rüzgar iyi başladı.
Yelkenler doldu.
Şimdi Türkiye’nin günüdür.
* * *
Hani deriz ya:
Haydi Türkiye!
Göster gücünü!
Haydi Tayyip Erdoğan!
Dünya görsün marifetini!
Doğu Kudüs’ü kuru kuruya başkent ilan etmek, 80 düğüm olmuş Filistin sorununu çözmeye yetmiyor. Biz Türkiye olarak Filistin Büyükelçiliğimizi Kudüs‘ de açacağız ama “Trump kararına” karşı çıkan 128 ülkenin kaçının Kudüs’de Filistin büyükelçiliği açmasını sağlayacağız.
Nasıl sağlayacağız?
Atılacak çok adım var.
Filistin parçalanmış.
Filistinli, Filistinliyi vuruyor. Hamas ile El Fetih, neredeyse düşman kardeş durumundalar. Filistin’in içindeki kardeş kavgasının bitirilmesi ve birliğin sağlanması gerekiyor.
İkinci adım:
Filistin yoksul.
Filistin geri kalmış.
Filistin muhtaç.
Filistin’i “İsrail kadar güçlü, kalkınmış, güvenli bir ülke yapacak bir kalkınma modeline” ihtiyaç var. İslam Ülkeleri Birliği’nin içinde Arapların bir gücü varsa o da “petrol paralarıdır” değil mi? Ülkemizin iyi yetişmiş kadroları ve Türkiye Cumhurbaşkanı Filistin için öyle bir “kalkınma modeli” bulmalı ki, Arap petrol paraları bu modele aksın. Yoksul, güçsüz, kendi içinde sorunlu Filistin, güçlü İsrail’in karşısında dimdik durabilsin.
* * *
Açıkça, dürüstçe yazayım.
Demek istiyorum ki, bize hep yaptığınız gibi içeride halka propaganda mı satmaktasınız, yoksa Filistin için gerçekten yanıp tutuşmakta mısınız? O zaman samimi olarak “Filistin’i kalkındıracak ve İslam Arap petrol parasının bu kalkınma modeline destek sunacak yolu, yöntemi” açıklayın da görelim. Türk Cumhurbaşkanın her fırsatı oya dönüştürme peşinde koşan bir politikacı değil dünya sorunu haline gelmiş “Filistin’e uygulanabilir kalkınma modeli bulmuş dünya lideri olduğunu” dost-düşman herkese gösterelim.
Dağ başını Filistin almış!
Diye marş besteleyelim.
İşte asrın lideri!
Diye alkışlayalım.

http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/necati-dogru/filistin-icin-asrin-lideri-2143393/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger