Savaş ilanı

Bugün evlat geldi, annesi dolma sarmıştı, gelin – “kaynana” evvelsi gün oturmuş harıl harıl sarmıştı…
En sevdiğim yemekler arasındadır, hele etli Arap dolması, kurutulmuş patlıcan ile…
Bayılırım, imam bayıldı gibi…
Iman…
Din simsarı…
Koca ülkeyi bayılttı, büyüledi…
Yok büyüye, fala inanmam ama ah rahmetli çıkmaz akılımdan!

Evet, artık istediğim kadar evet diye yazabilirim, evet, evet…
Bu bir savaş ilanıdır, evet savaş ilanı…
Yemin ettim, ant içtim!

Konuştum onunla uzun uzun…
Kadın milleti işte, biz erkek erkeğe konuşuyoruz oğluma…
Onlar ana kız ha bire sözün içinde…
Ya bir susun, karışmayın çocuğa bir şeyler anlatmaya çalışıyorum…
Tabii öncelikle babayım, görevim, asli vazifem sevdiklerimi, kalbimde olanları koruyup kollamam.

“Baba, açık oturumlarda o sözde bilim insanlarını izledim. Ben siyaset okuyorum, bize öğretilen hiçbir konuya değinmediler” böyleydi bir cümlesi oğlanın. Tabii O bilimsel açıdan konuya yaklaşıyor. Kurgu ve gerçekler(!)

Benim gençliğim…
Heyecan, vatanperver…
Dedim ben varken sen geri dur…
Bizimkiler…
Kıyametti kopardılar, “karı dırdırı” bazen gerçekten çekilmiyor.

Eyyy Recep Tayyip Erdoğan pezevengi…
Tüm göt kılları…
Devlet Bahçeli ve Kemal Kılıçdaroğlu…
İzmir’in denizi sizleri bekliyor, evet artık düşmanız düşman…
Sizleri denize dökmeden bu can çıkmayacak…
Yunan hiç olmazsa kanımdan kan, canımdan can değildi…
Yaktı, yağmaladı hane hane…
Sizler kardeşi kardeşe düşman ettiniz, soktunuz ülkemin her evine fitne, sizi gidi kahpeler sizi…
Yaktınız, yağmaladınız…
Ben sormam Nasrettin Hoca misali “kanlı mi olacak kansız mi?” diye…
Bu sorunu ya deniz temizler ya kan…
Bu böyle biline!

Mücadele…
Son nefese kadar, hattı müdafaa yok sath-ı müdafaa var…
Sath-ı bütün vatandır bundan böyle!