Arka Sokaklar çok sevdiğim bir dizidir

Mesut komiserden…
Ver odunu…
Odundan…
Çoban ve ailesi…
Kimi şey hatırlatır bana beni.

Polisiye bir dizi…
Doğrudur her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır…
Ama arkadaş, sayın yönetmenler…
GIDIN…
Ve danşın polise, askeriyeye ULAN silah nasıl tutulur…
Hele dizideki kadınlar…
Silahı tutuşları (…)
Neyse…
Daha fazla yazmayayım ayıp olacak…
Ne zamandan beri kitap, kitapçık yayınlamıyorum…
Zamanı gelmiştir.

Attığımı vururum, INAN ÖYLE…
AMA…
Silah benim silahım olacak, ELIME UYACAK…
Örneğin benim atışlarımda çokça gözlemleyebilirsiniz bu resmi…
Dikkat çekmişimdir seri atışlarıma…
“Milim kayma”
Ama sağlığım ama ayakta…
AMA…
Saniyemin belli olmaması, bakın ne diyor bilir kişi:
Zu Wenig Kondition, unkonzentriert. Jetzt lieber im Vereinslokal einen Kaffee trinken gehen und später Weiterschießen!

Tabii…
Bir atıcının duruşu farklı, bir polisin silahı tutuşu…
Ve VEYA askerin, komandonun…
Bina…
Kent, meskûn mahal çatışması…
Meraklanma…
Öğretir Önder, neler öğretmedi ki?

Ben eskiden böyle değildim…
Dikkatim çok çabuk dağılıyor, beyin…
Yeterince oksijen almıyor sanıyorum, UNUTKANLIK…
>>> ipin ucunu kaçırma <<<
Geçmişe mazi derler, o kadar çabuk yoruluyorum ki…
KALBIM…
Bedende oksijen, kalp 90’dan 100 ve üzerinden aşağıya inmiyor…
Sabah…
Yataktan kalkmamla öyle, dinlendikim yani, sen öyle san…
Kalbim koşuyor…
NEFES, KALBIM…
MECBURUM, yapabileceğim iki spordan biri.

*

Opera dışında…
Ne ararsan(!)