Çok severim…
Tencereler dolusu olsun yerim…
Nitekim, Türkiye’ye gideyim…
Yapılır benim için.
🙂
Bak bilmiyorum ismini gene, hafıza…
Bu sefer kuzenin beyazı…
Offff…
Bayılırım.
Bilir misiniz aşure için rivayet edileni?
Güllaç, Güllaç…
Valideye sordum, dedim hani süt…
Üstüne ceviz…
Düşündü düşüncü çıkaramadı, hanim dedi…
Ta çocukluğumdan beri böyleyim…
Önemli değilse, değer vermem…
Al tarafı bir isim.
Şeytanlığa çalışmasın kafan…
Üniversite, yazamadım…
YÖK…
Ve bilimsel yayın, ulan itler siktirin gidin…
Kıyasla dünya ile…
Tayyip’in üniversitelerinde…
İmamın hatibinde…
UTAN ulan utan, utanmasını unutmadıysan!
Denir ki aşure için…
Deli dalgalar…
Ve zaman, vakit akar gider…
Aş azalır…
Karın açtır.
Nuh Peygamber bakar oraya…
Bakar buraya…
Var…
Hepsinden ama azar azar…
Kadın…
Koy tencereye hepsini…
Pişir!
Aşure…
Yokluğu, azı bilene…
Muazzam bir damak tadı!
Ve Önder…
Ve sevdikleri, çok şükür Allah’ıma…
Kimseye aratmasın bu günleri…
Ev hali…
İstedim valideden köfte…
Bak sen şu işe…
Evde ekmek yok, bakmış valide…
Bir oraya bir buraya…
Koymuş köfteye bulgur…
Offfffffffff…
İnce ince, köftelik bulgur işte…
MUTLAKA DENE…
Önder gelir eve, dün…
Dün…
Buzdolabında fare meselesi…
İçine düşse kafa yarılır, ulan yazık hayvana…
Yazık kadınlara…
Ne yapsam ne yapsam, bakar dolaplara…
Çok şükür her şey var, azar azar…
Pırasa, havuç, soğan…
Salça…
İnce ince kıyar koyar tencereye…
Bir bulgur pilavı…
Son anda tereyağı…
Bayıldılar…
Azı çocuğuna, çoğunu ise kocana gösterme derler…
Önderiyeden tüyolar…
Çok şükür bu günlerimize.