Müslümandan Müslümana

Gençler…
En azından Almanya’da kimi gençler, kızlı – erkekli yüce dinimiz ile yakından ilgili…
YOK…
Körü körüne bir biat, bir teslimiyet, bir hurafeler sarmalına, bataklığa saplanıp kalmakla yetinmiyorlar.

Sorup, öğrenip, ANLAMAYA çalışıyorlar…
Ne kadar hoşuma gitti ne kadar gururlandım.

Ne hukukçuyum ne siyasetçi ne psikolog veya sosyolog…
Hele din adamı hiç değilim…
AMA…
Beni ilgilendiren konularda derinlemesine bir araştırma yapar…
>>> değişik kaynaklardan <<< faydalanır, bilgi edinir…
Etraflıca düşünür öyle fikir denilene erer veya varırım!

Benim için bir ilham kaynağı gerekli…
Bir şeylerden esinleneceğim, bana dayanak olacak VEYA kızacağım ki…
Tecrübelerle sabit, pınar, pınarlıktan çıkıyor sel oluyor, bir kasırga…
İnanılmaza bir enerji kaynağı…
Kavga – dövüşte de öyle, ayakta duramayan önder birden nereden buluyorsa bu enerjiyi…
Patlıyor…
Volkan misali, bu yüzden çok korkarım çünkü kontrol edilemeyen güç, güç değildir…
Salt kaba kuvvet, sadece yıkıcı bir odaktır. Bende…
Sadece en fazla dakikalarla ama bu bile çoğu zaman yetiyor. Ondan sonra tükeniyorum, sıfır, sıfıra düşüyorum.

Konuya…
Sünnet ile girelim. Bilindiği üzere sünnet farzdır, farz!

Erkeklerde…
Tamam! Allah ile kul arasında sadakatin, bağın bir nişanesi…
Hani şairin dediği gibi ana…
Saçlarına yıldızlar düşmüş, koparma!

Nasıl ki bizler yüzünden de babalarımızın yüzünden de analarımızın saçlarına kırlar yağırsa…
O kadın, O insan, O kutsal varlık bizler için saçını süpürge ederse…
İbrani dinlerde, Hristiyanlar dışında sünnet farzdır…
Bize, bizlere…
Allah için, Allah ile aramızdaki >>> ebedi <<< bağı hatırlatır!

Biliyorsunuzdur, duymuşsunuzdur…
Kimi Afrika ülkesinde kadında sünnet edilir…
Hz. İbrahim’le, Allah ile herhangi bir anlaşmayla, söz ile ilgisi alakası yoktur…
Kendime çok sormuşumdur, NIYE???

Tatmin edici bir cevap hiçbir yerde bulamadım şimdiye kadar…
Ta ki hiç beklemediğim, düşünemediğim bile bir kaynaktan gereken cevabı alana kadar…
Önceleri kendimce düşünüyordum, kadın cinsel birliktelikten zevk almasın…
Sadakatsizlik yapmasın diye ki bugüne kadar okuduğum kaynaklarında görüşleri bu doğrultudaydı…
Ama değilmiş, en azından doğrudan buna bağlamayıp…
Kendilerine göre “mantıklı” cevabı alana kadar…
İnsan…
Cinsel birlikteliği zevk alsın diye değil, çocuk “üretsin”, üresin diye yapmalıymış(!)

Soramadan edemiyorum kendime…
Allah…
Allah bu, Allah. Sen nasıl olurda o kuş beyninle Yaradan’ın, yarattığını sorgularsın?
Kendine göre, O beyinsiz, boş kafan ile kadın denilen, Allah’ın yarattığını, böyle olmasını istediği ve öngördüğünü ki evet, bu kelimeyi kullanacağım…
Tahrif edersin?

Erkekte öyle mi?
Sünnetliyiz diye cinsel birliktelikten zevk almıyor muyuz?
Ben ne b.k yemeye etek peşinde koşuyorum?
Çoğu zaman bu yüzden değil mi? Gerekçe, dürtü cinsel birliktelik değil mi?

Hayır! Bende ille değil, o da bir neden ama gerekçe, dürtü değil…
Kaybettiğimi arıyorum, döşeğimi, kalbimi, ruhumu ve beynimi dolduracak olanı…
Aşk ile dokunacağım kadını…
Hayvani içgüdülerin tatmini olsa, kadın mi yok sokakta, kafelerde, barlarda?

Madem öyle, gel böyle…
Sen, erkeksen zevk alıyorsun, almak istiyorsun…
Peki, ya kadın?
Hiç mi tatmadın, tadına varmadın kıvrım kıvrım kıvrılmasını altında, yanında, önünde veya üstüne…
İnim inim inlemesinin?
Sana daha çok şevk, daha çok zevk vermedi mi?
Kadın sünneti…
Geç kardeşim geç. Allah bu Allah, sen kimsin ki?
Gerçek dışı, tabiata aykırı, akil ve mantıktan yoksun sadece hayvani güdülerin tatmini…
Sadistlik, benciliğin böylesi!

Burada bu konuya nokta koyup devam edelim…
Bu konulara değinip böyle şeyler yazmakta zorlanıyorum…
Utanıyorum…
Biliyorum çünkü, kadında okuyor, gençler de…
Af edin, kızmayın bana >>> çocuk gelin <<< başlıklı çalışmamda da anlatmaya çalıştığım buydu…
Sevdiceğin deyimi ile, aynen böyle:

“Kitaptan önce cinsellik vardı!”

Bir kadın, bir psikolog…
En temel, en insani dürtülerden biri, cinsellik…
Aşk ki kinden – nefretten kat be kat daha güçlü. Yazmışımdır evvelsi…
Kin ve nefret içinde şeytani gücü barındırıyorsa…
Sevgi, hele aşk ilahi gücü barındırıyor. Ve Allah…
Kâinatın Efendisi!

Nasıl ki günah denilen toplumsal bir olgu olamazsa…
Günah sayılan bir topluma mâl edilemezse, bireyselse, zina denilende ister kadında ister erkekte olsun bireyseldir. Merak ediyorsanız okuyun mesela Nur suresi 24/2 veya Nisa 15…
Bakınız ne diyor Nur suresi 2. Ayetinde…

“Zinâ eden kadınla zinâ eden erkeğin her birine yüzer sopa vurun ve Allah dinindeki bu hüküm husûsunda onları esirgemeniz tutmasın ve azaplarını da inananların bir bölüğü görsün.”*

Yani acımayın. Allah, insana akil vermiş, fikir vermemiş…
İnsan…
Eylemlerinden sorumludur. Bilinçli olarak yapmışlardır. IKISIDE…
Allah…
Kadın, erkek, kul ayrımı yapmaz. İnsan yapar!

Neyse…
Gelelim esas konuya. Bak genç kardeşim veya kim ve hangi yaştaysan…
Allah…
Kulunu bilmez mi?
Ve yine sen bilmez misin gerçekler derindir, yalanlar ise yüzeysel…
Gerçekler…
Gizemini çok ama çok derinde saklar(!)

Arayıp bulman lazım…
Yok öyle armut piş ağzıma düş, yok. Anladın mi yok!

Allah bilmez mi seni beni, bilmez mi kulunu?
Ne hacı – hocaya ne ulemaya ihtiyacın var, yeter ki oku ve anla…
Anlaman için Allah’ın kelamını, O güzel sözleri bildiğin dilde okumalı ve anlamaya çalışmalısın…
Yoksa…
Tercüman istediğini, istediği gibi anlatır sana!

* Hep derim…
Ne yaparsam yapayım bilinçli yaparım. Zina konusunda bile ya söylemişimdir veya izin almışımdır…
Af dilemiş, özür dilemiş…
Ve yeminle, gerekli halde el – ayak bile öperim. Yaparım yani çünkü can yaktığımın bilincindeyimdir,
VE O INSAN, adımı taşıyandan af dilerim, bana emek vermiştir, hak…
Hakki geçmiştir bana, ölürenken helallik almak isterim, sadece adimi taşıyandan değil…
Bir şekilde beraber olduğum tüm kadınlardan. Kul hakki ile Mevla’mın önünde durmak istemem!

İster inan ister inanma…
Hak konusuna çok önem veririm, çok ama çok!

İlham kaynağım: