On sekiz kez Pazartesi, “der Türke”

Nokta yirmi ikilik yolda…
Ona da ruhsat verirlerse…
Dur bakalım umudum Perşembe’ye…
En son sınav esnasında aldım elime 9mm ve üstü silahları…
Demiştim Ona korkuyorum kırk beşlikten, 375’likten falan…
Gücüm, kuvvetim…
Sorun…
Bırak silahı ateşlemeyi, geri tepmesini…
Şarjöre mermi doldurması güç, kuvvet meselesi!

Sadece benim için değil tabii…
Sınava giren kadınlar falanda vardı, mermiler > yâri kapasiteli < dolduruldu…
Yani geri tepmesi sorun olmadı…
Dün…
Ne zamandan beri 9mm ile ateş etmiyorum, 9mm silah alabilmem için AYNI nota 22’lik gibi…
Sene içinde en az 18 kez bu silahı kullanmam gerek…
Ben kendimi bilmiyor muyum…
>>> GÜVENLI <<<
Bir şekilde hangi silahı kullanabileceğimi?

Başkan getirdi 9mm…
Tabii silah bana yabancı, önce öğretti bu böyle bu böyle…
İlk defa kullanacağın sana yabancı araba gibi…
Mermileri şarjöre doldurmakta bayağı bir zorlandım…
İlk beş atış fena değildi…
Elli kere, 50…
Komalara girdim.

INAN…
Zaten salt masraf yönünden sürekli 9mm kullanmam…
Bir paket .22’lik mermi 5, 9mm 12 Euro…
Ne gereği var?

Zaten sağlığım için hem sağlığım hem nefes tekniği yüzünden tekrar silah kullanmaya başladım…
Ama insan arada değişiklik istiyor işte…
😊
Beşten sonra, yirmi…
Of…
Hem geri tepmesi hem mermi doldurması, ara verdiğimizde dedim ya başka silah yok mu, şarjör…
Arkadaşta vardı ayni modelin yedek şarjörü…
Oh be…
Dünya varmış.

Anlatmıştım bir arkadaş var içlerinde, eskiden hem öğretmen hem sınav yapan…
Silahlar konusunda muazzam bir bilgi birikimi…
İsmim…
Çoğuna zor geliyor, oldum yine Günther…
Önder nere Günther nere ya, boş ver…
İsmim aklına gelmemiş olmalı, “öğretmen”
Aslında güzel bir muhabbetimiz var onunla, başkana soruyor “wo ist der Türke?”
Bana…
😊
Şarjöre daha kolay mermi nasıl takılır öğretecek, gittim yanına…
Gösterdi…
Dedim; bende zaten öyle takıyorum.

NEDEN anlattım bunları size biliyor musunuz?
RIYA…
“Öğretmen” eğitmen konuştu mu veya bir şey anlattı mı herkes pür dikkat, gerçekten çok bilgili…
Bir ara dedim bazen bir su şişesini bile açacak gücüm olmuyor…
Bir ağızdan SAKIN…
Ruhsat falan alırken böyle şeyler söyleme, TAMAM her şey söylenmez, konuşulmaz uluorta…
Ama…
Allah’ın bildiğini…
Gerçekleri…
Bilmiyorum arkadaş bilmiyorum!

Şans mı şansızlık mı…
Bak bana…
“Dışı seni, içi beni yakar”

Kendime sormadan edemiyorum…
Gerçekler…
Bu kadar mı acı ki bak bana, evet acı…
>>> kabul edilemez <<<
Ki insan gerçekleri saklama gereği duyuyor?

Yapamayacak olsam…
Silah kullanamayacak halde olsam…
ÖMRÜM…
Güvenlik, güvenlik diye geçmiş…
Hak, hukuk diye…
Ben kendimi, bir başkasını hiç riske atar mıyım?

INAN…
Bir ara ehliyetimi bile geri vermeyi düşündüm…
Çok şükür geride kaldı O günler, iyi kötü ayaktayım…
Ben…
Kaybetmenin, can kıymetinin bilincinde olmayan birisi miyim?

Alışık olduğum…
Öğrendiğim gibi bu silahı da kullanmama IZIN VERILMEDI…
ILLE…
İki elle, duruş…
Allah’ım ciyak ciyak, avazım çıktığı kadar haykırıyor, söylüyorum…
YAPAMAM…
Canım çok acıyor…
Sizler gibi yapamam, bacaklar omuz hizası kadar açılacak…
Ulan zaten adım atamıyorum, bacak aç…
Sonra iki el ile…
Tek el ve yan duruş…
Ve evet, eğitmen haklı…
Nöronlar…
>>> birbirine bağlı otoban yolları <<<
Bende bağlantılar böyle kurulmuş, yolları kazıp…
Yeni otoban yolları döşeyemiyorum ki!

Ne demişler?
“Ya bu deveyi güdersin ya bu diyardan gidersin!”
NOKAT