Kadından başlayalım…
Onlarda insan…
😊
Vay be tespite bak tespite(!)
Gerçekten…
Demin benzinciye gittim, sigara…
Kasada bir hatun…
Birde dev yarması, benim en azından üç katim…
Kadın demeye bin şahit lazım…
Tanışıklar herhalde konuşuyorlar aralarında sanki ben yokum…
“Bırakacağım bu işi bir daha pazara”
Diğeri…
“Haklısın, biliyorsun bende yaptım ama eksikliğini his ediyorum”
😊
450 “liradan” bahis ediyorlar, olursa 450 ne ki?
Leblebi çekirdek parası, OLMADI MI…
Vay haline.
Yeni geldim, ilaçlara yine geciktim.
Parasızlığı bilmem ne edeyim, varlığı bir dert, yokluğu yara…
Yarına yine gelecek elektrikçi, Önder 5 demeden yolda…
Bunu biliyor muydunuz?
> her ikinci Alman kendine EK iş bulmak ZORUNDA <
Daha geçenlerde haberlerden geçti, şahidim bu sabah konuşmaya…
BILMIYORUM NEDEN…
Öndere daha doğrusu bu ailenin erkeklerine azmak hiç iyi gelmiyor…
ANINDA…
Falaka, offf öyle bir dayak ki sonu koma…
Sonra…
Tutar elimizden, TUTAR…
😊
Mevla’m.
Ulan adiler, doğru yapın bir kere yapın…
Mutfak neredeyse bitmişti, temizliği VE ELEKTRIKLER…
Sadece mutfak mı, tüm evde sorun var…
Bir yeri “tahmin etti” dedi kapatınız, sizin suçunuz…
“Plaka”
Fotoğraflarım bir ara, (2,5 metre karesi paket) yani 85 gayme…
Metre karesi düz hesap 25 “lira”
Paket kazığı!
Ben söküyorum gayet dikkatli, yapıştırırız sonra…
Arkadaş geldi, soktu tornavidayı, trak, trak kırıldı plaka…
Onun parası değil ya…
Uzaktan bak mermer sanki, yakından da anlamıyorsun, ancak elleyince…
Çakması ama bizim hoşumuza gitti.
Dün arkadaş ve elektrikçi arasında, neredeyse yumruklaşma…
Herif bırakacaktı isi, ulan sen yaptın sen düzelt…
Ne hakaretler karşılıklı…
Giren…
YINE, bir kez daha Öndere girecekti!
Zar zor yatıştırdım, arayı buldum elektrikçi gitti…
Bizimki deliriyor…
Ki hâkli…
Aldı eline kontrol kalemini, ben çıkardım takım taklavatı (elektik, elektronik ölçüm cihazları)
Bulduk hatayı, herifler bağlamamış, Türkçesini bilmiyorum, yok toprak değil…
N’i!
Tüm evde yapamayız aynisini…
Fatura yok elimde, gerekte yok ki…
Mukaveleme var Werksvertrag, fiyatı, brüttü…
ISTESEM…
Ağlatırım anasını!
Niyetinde değilim, yeter ki bitsin!
Sabah düştüm ya yola…
Kadınlar…
Hafta içi iş, ev…
Yemek, çoluk çocuk, koca…
Dedim elimden geldiği kadar yapayım temizliği, yok kabası zaten, sürekli elim üstünde…
Kim yapacak sonra…
Biraz daha ince işi yani, en sonunda kadın eli değsin…
Aldım elime çamaşır tozunu, tahta fırçasını…
Pranga mahkûmu sanki…
Bir oda, mutfak…
Saat ikiye kadar, acıma acınacak hale gelirsin sonra.
Bazen, nadiren…
Bile bile sokarım kimi “pisliği, orospu çocuğunu” hayatıma…
Yok…
Nadiren yanılırım insanda, PARA…
Geldiler bak…
Yine gelecekler AMA ah Önder…
Ver parayı yaptır işi!
Çalışabilsem…
El ekmek tutsa…
Ama yok…
İdare et yani.
Benimkisi küçüğü…
Derdin, sorunun küçüğü…
BAK…
Gör, ANLA…
Kime, kimlere emanet ettin memleketi!?
SENIN…
Para “değildi ki derdin”
Dinin, imanın…
Elden mi gitmişti?
NEDEN…
Ben misali…
Doksan dokuz kere ayni yerde yeniden başla, para…
Ne elde kaldı ne avuçta…
Siktiriyorsun dinciye kendini???