Vahşi kapitalizm

Yok çöpü ayır, yok şişeler, kâğıtlar, petler metler…
Yok benzin, yok mazot (dizel)…
Şimdi elektrikli araba vesaire…
Yok şu, yok bu, yok ananın bilmem nesi…
Sürekli yaratılan “ihtiyaçlar”, birilerinin cebi dolsun, iş çıksın.

Yeminle yapmıyorum, yapmam. Tıpkı emniyet kemerini kullanmadığım gibi…
Alışmış kudurmuştan beterdir derler…
Kuduruğumdur ama başka yerlerde…
Televizyonlar…
Üç mekân, aslında dört mekân de. Alemin vardır bir evi, dayar döşer tek kalem masrafları olur…
Ondan sonra çalış, çalış elde var yine sıfır.

DVB-T
Bir teknoloji, Almanya’da. Başladıklarında iki binli yılların başıydı, dediler ki:
“Fernsehen für alle”
Türkçesi; herkes için televizyon. Demek istedikleri devlet televizyonunun yani sıra özelleri de izleyebilirsin. Olağandır aldığın bir hizmetin bedeli olacaktır. Devlete ödersin televizyon ve radyo bedelini. Ilk zamanlar, milleti alıştıracaksın ya birkaç kanal vardı, reklamlarla kendini finanse ediyordu.
Kanallar çoğaldı, rekabet arttı, reklam gelirleri dağılmaya başladı…
İcat ettiler kablolu televizyonu, haydaaa…
Anten ile izlediğin oldu mu sana kablolu, yollar mollar kazındı, kablolar döşendi, öde kardeşim bedelini. Tabii herkes ödeyemedi, geçti yıllar, müşteri lazım. Antenli ama ya yeni televizyon veya bir küçük cihaz lazım DVB-T’yi çıkardılar. Millet hürya balıklama daldı, herkes aldı kendine en azından o küçük cihazdan. Masraf bir kez galiba 30 ile 50 Euro arasıydı, geçmiş zaman tam hatırlamıyorum. Bir tek ZORUNLU, izlesen de izlemesen de devlet radyo ve televizyon kurumuna galiba üç ayda bir 50 € kadar ödemek ZORUNDASIN. Özeller b.k alsın.
Çık, çık, çık…
Olur mu böyle haksızlık?
Internet yayılmaya başladı, millet isyanlarda internete bedel öde, televizyona, radyoya, çalış çalış elde var sıfır. Dünya âlem televizyonu, radyoyu internet üzerinden kullanırken Alman yasaları buna engeldi. Bakma sen söz konusu para oldu mu dalavere buralarda da var. Bağladılar televizyonu, radyoyu, interneti birbirine sen ÖDE. Zamanlamaları biraz karıştırmış olabilirim, yalan olmasın ama özü bu şekilde.

Öte taraftan millete vicdan yapıyorlar, yok çöpler, yok elektronik yok şu – bu, doğa…

Mart sonu kapattılar DVB-T’yi, icat olundu DVB-T2
Evde çanak var, toplu kullanım, almanlar açık. Türklere yönelik çanak balkonda. Her odada televizyon, en son oda annemlerin, sinyalin gücü yetmiyor oraya kadar. Neler denemedim ki, sinyal güçlendiricisi falan, tabii gerçek sinyal ile birlikte, anlamanız için basite indirgeyerek…
“Iyi” sinyal ile birlikte “kötü” sinyalde güçlendiriliyor. Kadın bir şey izleyemiyor. Yani Almanları, aldım eve ve dükkâna DVB-T…
Oh be dünya var…
Birde kardeşe almıştım alırken onları ayırmak olmaz, etti mi sana üç tane. Masraf bir kez ya, boş ver dedim. Nisan başı ekranlar karardı…
Ya internet üzerinden veya sadece Türkler…
Olmaz ki, Türkler zaten “rezil”. Ya bir işi yapında doğru yapın. Bakin yeni bir sayfa açtım, canlı yayın, kanal D’nin mesela ki ailece protesto ediyor izlemiyoruz, sattı Doğan gurubu para için kendini, kendinle birlikte vatani ve milleti. Kanal D’nin You Tube yayını yok, dikkat et, arıza, mariza, yayın hep kesik kesik. İzle You Tube’ten başka kanalları pırıl pırıl. NEDENI…
ALTYAPI!

Uzatmayalım, gittim bugün soruna çözüm aramaya…
Yine cihaz lazım, en adisi 75 Euro’dan başlıyor…
Tepemi attıran…
Kartlı, her sene karttı dolduracaksın…
Senede bir 75 daha ödemen gerek, her sene. Her bir cihaz için. Devlete öde, özele öde…
Ulan millet yakında kendini, bir tarafını satacak…
Olana sorun yok, ya olmayan ne yapsın?
Ya siz doymak bilmez misiniz, sizler ne rezil insanlarsınız?

Ve siyaset…
Elele ekonominin büyükleri ile…
Dünyanın neresine gidersen git, s.kilen hep gariban!

Bu yüzden bu sayfa…
Toparlayabildiklerimi toparlayacağım. 17 Euro zaten internete ödüyorsun, dikkat servis sağlayıcısı hariç, bu rakam devlete ödediğin rakam. Vahşi kapitalizm, ben senin ananı avradını (…) emi!!!