Bir yanlış anlama

Hanım konuşuyor birisiyle, açmış hoparlörü ister istemez duydum bazı şeyi…
Anahtar kelimelerdir, kazınmıştır hafızama…
Çakılmıştır adeta, dank, dank, dank…
Balyoz ile.

Yapacak durumum yok, kibarcası…
Param yok açıkçası.

Genelde ailece özelde kendim…
Gerçekten çok kötü günler geçirdik, geçirdim…
Tabii Türkiye Türkçesi, bura Türkçesi ve kelimelerin kullanımı…
“Yapacak durumum yok…”
Duydum, aklım başımdan gitti. Kiminle konuşacak?
Ya aile ya arkadaş, kardeşin sesi değil bu kesin…
Baldız falanda değil, o halde ona yakın olan birisi.

El, ayak işareti yaptım anlamadı…
Fısıldadım yine anlamadı…
“Çak tokadı kulak tozuna, anlayışı kıt kadın”
Sonunda kapadı ahizeyi, dedim böyle böyle…
Ben sandım yaş günü falan, çocuklardan birisi…
“Yok” dedi…
Bir şeyler için hazırlık yapacak vakti yokmuş…
Ulan ben sizin, ne duyar…
Ne karışırsın karıların işine!

Maddiyat…
Dikkat, birazda bu yüzden adim çıktı cimriye…
Ama inanın gerçekten çok zor çok kötü günlerdi…
Şükür…
Kaldı geride. Şimdi, yuvarlanıp gidiyoruz herkes gibi.

Geldi şimdi anlatıyor…
Sağır duymaz uydururmuş ya, çocuk milli takıma alınacakmış…
Onun hengâmesi, kız nişanlanacak masraf…
Ulan Önder, ulan Önder…
Üç maymunu oynasana, hiç bir zaman adam olmaz, pardon çeyrek olmaz senden.