Iman tahtasında yürek

Yeri gelir yüreğin…
Yeri gelir mantığı – aklı dinlemen saati gelir…
Eve geldim, 13:30
INAN, Allah belamı versin yalanım varsa, Oma’da kaloriferler “kapalı”
Biliyorsun nefes alamıyorum sıcak olunca…
YEMIN ETTIM…
Sanki banyodan yeni çıkmışım, saçlarımdan damlıyor ter…
Çamaşırlar sırıl sıklam…
Yok girmedim yıkanmaya, kendime süre koydum 15 diye, gideceğim yine…
Bitmeli mutfak, gitmeden Türkiye’ye oturma odası veya Oma’nin dediği gibi…
Herren Zimmer ikisinden biri…
Gerisi gelince, gelebilirsem eğer geriye…
Pişmanım köpekler gibi, keşke satsaydım müstakil ev benim neyime?

Dün evden çıkmadan bir daha bakayım dedim “çocuklara”
Gittim annemin odasına…
Açmışlar çekyattı…
Girmişler yorganın altına, kahvaltı sonrası güzellik uykusu
Kucak yapmışlar, ohhh keyfe bak…
Hanim diyor “gitmeden balkon kapasını kapat, uyuyabiliriz”
😊
Öğle olmuş…
İnan sevindim, uyusunlar ana – oğul ne güzel.

Varsa imkânın…
Maddi veya manevi…
Aç yüreği, gör muhtacı, insanı, hayvanı, canlıyı…
Vergelt’s Gott der Almanlar, Bavyera’ya özgü bir deyim…
Evrensel bir ilke, evrensel bir gerçek!

Çok üşümüşüm…
Ancak “kurudum” hadi ben…
😊
Kaçtım!

Biliyorsun, beş dakika iş…
On beş dakika dinlenme, buna rağmen, bu havada sırıl sıklam…
Böyle iş mi bitter?