Evlat çok şaşırttı beni, neler öğrendim neler, eğitimdeki eksiklikler???

Gerçekten çok hoş bir sohbet olmuştu…
Sordum ona…
Oğlum düşünce kuruluşlarını takip ediyor musun, derslerinizde konu oluyor mu?
“Yok” demez mi…
Düşünce kuruluşlarının ne olduğunu biliyor tabii, ders konusu da olmuş AMA Profesörleri ayrıntıya girmeyi, çocuklarla özellikle bu konuda tartışmayı istemiyorlarmış…
Dikkat…
Bir önceki cümleyi özümseyin “esas” geliyor şimdi…
Başladı demokrasiyi anlatmaya, TÜM insanlık için bir nimet olduğunu ve eninde sonunda tüm insanlığın demokrasiye geçeceğini!?

Gelin bir kırk sene kadar öncesine gidelim ki…
Hala okurum bu gibi kitapları. Çocuktum, Dada, Dayday kadar…
> Düzenli olarak < Varyemez Amca, Donald Amca gibi kitapları okurdum. Uzun yıllar aile içinde adim Donald’dı.

Donald Duck…
Gerçekten, yeminle doğumumla başladı şansızlığım, anlatsam şaşarsınız. Her şeyde mi şansızım, HAYIR…
Ancak Donald Duck gibi birçok şansız tarafım var, var yani inkâr edilemez. Şahitli – ispatlı çünkü.
İster inanın ister inanmayın, çok iyi hatırlıyorum çünkü…
Bugün yaşayarak şahit olduğumuz jeopolitik nice olaylar veya siyasi gelişmeler özellikle Mickey Mouse kitaplarında anlatılıyordu.

Demek istediğim, hatırlatmak istediğim…
Batı siyaseti uzun vadeli strateji izlerken kendi kamuoyunu hazırlamayı ihmal etmez…
Gereklidir de bu!

Bilmeyenler için, siyaset okuyor sıpa…
İlginç olan yarının elitleri siyasete hazırlanırken kimi çok önemli bilgi onlardan, sanırım bilerek esirgeniyor. Belki vaktinden evvel tepki almamak için…
Dedim: Oğlum…
Uzakdoğu’yu bilmem ancak tarihlerini bildiğim kadar…
Ki tarih derken sosyo – ekonomik ve siyasi gelişmeyi kast ediyorum, bildiğim kadarıyla onlara da uymuyor demokrasi, Ortadoğu’ya da.

Offf…
Hiç beklemediğim bir tepki verdi, sinirlendi, başladı anlatmaya…
Evlat burada doğdu, burada büyüdü, “tüm” hayati burada geçti. Genel hatlarıyla tarihini, özünü biliyor AMA gerisi…
YOK!

Benim suçum, evet, biliyorum…
Ancak hayat şartlarımız bunu gerektiriyor. Önce burası çünkü burada yaşıyor, dili, anadili çok önemli, dedim gerisi nasılsa gelir. Vakti saati geldiğinde, merak ederse kendi araştırır, öğrenir.
Bilmiyor…
Görmemiş, görmediği, yaşamadığı için bilmiyor toplumsal yaşamı, insanların düşünce yapısını…
Tecrübe…
Evet, ille tecrübe etmeli. Atatürk, rahmetli bize ki farklı yol ve yöntemlerde seçebilirdi, Sovyetler Birliği, Rus devrimi yeni yaşanmıştı…
Tercih etmedi ne komünizmi ne otokrasiyi…
Halkı için en uygun gördüğü demokrasiyi seçti, Türk…
Yapısı itibarıyla özgür, hür bir toplum, şimdilerde bir g.tün kıllı…
Kiiiiiiiiiiiii…
Türk’ün toplumsal yapısı ve tarihi diğer Ortadoğu toplumlarına nazaran daha müsait demokrasiye…
Görüyoruz işte, kökümüz…
Kul, kul. Kulluktan, el pençe divan durmaktan hem özgür birey hem Allah’a kul olmaya geçemedik…
Batıl inanç, biat ve hurafe!

Unutulmamalıdır ki…
Demokrasi bir kültür meselesi, koyma pınar pınar olmaz…
İlle dipten kaynayacak, insanlar demokrasinin kıymetini bilecek ve demokrasi içeresinde yetişmiş olacak. Gerisi, sonradan olma gurme gibi…
Sırıtır, çekirdekten yetişeceksin demokrasi içeresinde ki damağa tat versin. Dedim ya kültür meselesi. Birde…
Ne çabuk unutuyoruz çoğu insanimiz Ali okulu mevzunu…
Birçoğu okumaya, yazmaya bile vakıf değilken demokrasiyi bırak yaşamayı, demokrasiyi anlamıyorken…
Nasıl olacakta tüm insanlık bir gün demokrat olacak?

Görüyoruz işte, demokrasinin beşiğinde bile…
Avrupa’da neler oluyor, neler olabiliyor!

Not: Ali okulu derken…
Genel evi kast etmiyorum tabii. Bu zaten bambaşka ve köklü bir sorun. Cinsel tecrübe…
“Maalesef” erkeklerde hala genel evlerde edinilmekte. Birçok insanimiz askerde öğreniyor okumayı yazmayı, kızlarımızın, kadınlarımızın eğitimine hiç değinmeyelim isterseniz!