Eski bir atasözüdür:
“İhtiyarlar, uyuya uyuya ölürmüş”
Yolcu yolunda gerek, elim ayağım kalkmıyor…
Gözlerimi zorla açık tutuyorum…
Başım resmen yastık istiyor, yattığımda…
Kafamın içi harıl harıl, gözelerimi yummam lazım, belki bir kuş uykusu, beş – on dakika…
Hiç halim yok, parmaklarımı oynatmaya hal yok…
Yapmam, bitirmem gereken daha çok şey var, güç yok, takat…
Kabullenemiyorum bir türlü bu halimi, galiba tüm sorun burada yatıyor, hala eski Önderi arıyorum.
Hırsızlar kol geziyor yurtta…
Yok sadece büyük hırsızlar değil, bildiğin hırsızların sayısı da çok arttı…
Ülke hapishanelerinde yer kalmadı…
Balık istifi gibi, konserve…
Eve barka…
Bildiğin alarm sistemi, hırsızda biliyor karşı önlemi…
Tasarladım bir tane, imal etmeye başladım, 160 db…
Bir uçağın ortalama kalkış gürültüsü 140 db civarında…
Gecenin bir karanlığında ölüyü hortlatır.
Plan, proje benim. Benim dışımda kimse bilmiyor nasıl çalıştığını…
Tuzaklaması bol, aldatmacası…
Loto tutturması gibi şans olması lazım herifte, doğru bağlantıyı bulması…
Üstüne bir ışık, “kör” eder insanı.
Yok zaman kalmadı, bitiremedim…
Neden ölemiyorum, bu işkenceyi çekiyorum, bir türlü anlamıyorum.
Osman Ağa…
Bademler gitti Sırbistan’a et almaya…
Adamlar bir Osman Ağa şarkısı söyledi “bizimkiler” dört köşe…
Domaltan, domaltana…
S.ken, s.kene…
Bu sabah haberlerde, peynir öyle bir pahalanmış ki yiyebilene aşk olsun…
Katık eder bizim fakir fukara bir lokma ekmeğe, zeytin ve peynir…
Artık zengin sofrasına laiktir, AK Saraylara yaraşır.
Artık benden bir şeyler duymazsanız…
Iki gün içeresinde, yokkk…
Yaramazlık peşinde değilim, hele dilber dudağı peşinde hiç değilim…
😊
Tatlı kardeşim tatlı, anlasana…
Hem öyle hem böyle…
Ya takıldım gümrüğe, tıktılar içeriye veya…
Ah keşke…
Eşek cennetindeyim, belki hurilerimle birlikte(!)
Sevdiceğime not:
Yok be kızım, neyleyim 70 küsuru…
İlk göz ağrım zaten bekler beni…
Senin deyiminle…
Yanımdaki…
Ve tabi sen bir tanem, son göz ağrım, son kalacak olanım…
Demedim mi ben sana…
Gönül bahçemde üç çiçek açacak diye…
Elbette gülüm elbette.