Ataların yanıldığı başka bir konu, yahni meselesi…
Bilişim, pahalı bir girişim. Hele verilerin güvenliği.
Anlatmışımdır, yazdım…
Bilirsen, bilgi…
Çocuk oyuncağı gerisi.
Az biraz kafayı çalıştıracaksın, doğru yağı – tuzu, baharatı…
Kur mükellef bir sofrayı…
USB – Stick’ler mesela, tabii gerçekçi olacaksın gerçekçi, bileceksin piyasayı…
Dedik ya bilgi…
1 veya iki TeraByte’i alamazsın otuza, elliye ama pek ala alabilirsin yirmiye otuza 512 GigaByte’i!
20, 30 Euro’luk çubuktan hayır mı gelir insana?
Normalinde gelmez değil mi?
Format atarsa, YAVAŞ YAVAŞ…
IKI GÜN SÜRER DÜZENLEMESI…
Ama…
Ondan sonra O çubuğa emanet edeceğin bilgi…
Eh, şöyle demiş olalım güvenli!
Tabii ki ne bilişimde ne hayatta hiçbir şey olmaz yüzde yüz…
Hele güvenlik AMA inan bana nispeten ucuza, verilerin depoda…
“Güvenli, güvenli”
Yani kaybetme korkun neredeyse olmasın emi!
Peki bu neden böyle?
Eskiden ki hala öyle…
Server dediğimiz bilgisayar sistemleri, daha doğrusu işletim sistemi…
AMA…
Windows Yediden sonra bildiğin yazılım şekli bile format atarken farklı bir algoritma kullanmakla birlikte, yazıyor hatalı yerleri bir tabelaya…
Eskiden de bu böyleydi…
Ama dedim ya değiştirdiler kimi şeyi.
Önemli olan yavaş, yavaş…
😊
Yatakta misali tadını çıkara çıkara, getirme aceleye…
Yap yapacağını yavaş, yavaş düşünerek, bilerek, his ederek emi!
Not: Çubuk bir işe yaramıyorsa Windows zaten verecek sana hata…
Hata çok ama çoksa…
Iade et geriye, BAK…
AKP’ye, O PEZEVENKE.
Örnek: hatalar kapasitenin…
%1 veya yüzde ikisini geçiyorsa, hiç durma ver geriye.