Gençliğimde…
Sinekkaydı tıraş…
Spor giyim veya ki tercihimdi takım elbise…
Altımda spor arabalar…
Gençlik işte, iyi kazanıyordum. Mesuliyet yoktu, sorumluluk hiç yoktu.

Ekmek elden su gölden…
Nerede akşam orada sabah…
Manitalar…
Yine de para yetişmiyordu iyi mi!?

Dolabımda bir düzüne kadar koku…
O günkü havama göre…
O uzun saçlar, o gözler…
O kirazlar…
Tadına bir türlü doyamadığım kirazlar.

Ne kaldı geriye?

Anılar, o güzel hatıralar…
100 bin marka yakın arabaları > param parça < ettim…
Işe bak, hep de sağ çıktım arabaların içinden…
Kızlar öncelikte olsalar bile ille sürat, ille hız…
O zamanın şartlarında, maddi gücümün yettiği yer, saate iki yüz veya biraz üzeri yapabilen arabalar…
Seksenli yıllardan beri köyde oturuyoruz, çok severim köy hayatını, tee gençliğimden beri…
Şehrin stresinden, gürültüsünden bana sesiz ve sakın, sığınacak bir liman…
Ama o geceler, şehrin ışıkları…
O pırıltılar, sahte…
Sahte, tıpkı barlardaki o şen şakrak gülüşler gibi.

Erkekler…
Otuz, kırk, ellilerinde…
Ben yirmilerimde…
Bana çocuk gözüyle bakıyorlardı girdiğim yerde…
Yok…
Benim kolumda bana >>> ait <<< olan…
Onların masalarında, pavyon güzelleri, herkesin “malı”, parayı bastıranın “sahip” olabileceği kadınlar!

Asla kendime zamparalığı yakıştıramamışımdır…
Asla…
Çapkınlık evet ama zamparalığı asla.

Bir şey arıyordum…
Tesadüfen bir şarkı çıktı karşıma…
Tüm anılar, hatıralar canlandı yine gözümün önünde…
Beni bilen bilir…
Hiçbir şey söylemem veya yazmam sebepsiz yere!

Bekle!!!