Suriye bataklığında yalnız kaldık!
24 Ağustos 2019

Rus ordusu, oraya termofobik füzeler atıyor. Bu füzeler patladığı yerde havadaki oksijen ve azotu vakumlayarak yok ettiği için “ciğer parçalayıcı” adıyla anılıyorlar. Ciğer parçalayıcılar, bizim askerlerin nöbet tuttuğu 9 No’lu ve 8 No’lu gözlem noktalarının etrafında patlıyorlar.
Mutabakatımız vardı.
Rusya ile anlaşmıştık.
İran da “evet” demişti.
Askerimizi bugün “ciğer parçalayıcı” füzelerin yağdığı topraklara Astana Antlaşması ve Soçi’de el sıkışmalar ile göndermiştik. Şimdi Rus ordusu bu bölgedeki El Kaide ve DEAŞ uzantısı örgütleri temizlemek için harekete kendisi geçti. Suriye ordusu ile birlikteler. Dolayısıyla “ciğer parçalayıcılar” bizim askerlerin nöbet tuttuğu gözlem noktalarının etrafında patlıyorlar.
Temizliği biz yapacaktık.
“Astana Mutabakatı” İdlib’in çatışmasızlık bölgesi haline getirilmesi için yapılmıştı. Rusya ve İran bu görevi tek başına bizim askere yüklediler. Ankara’da kabul etti. Ruslar şimdi Türkiye’nin verdiği sözü tutmadığını söylüyor.
Ve daha ileri gidiyor.
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov, “siz bu El Kaide ve DEAŞ uzantısı örgütleri koruyorsunuz” anlamında “teröristlerin provokasyonları Türk gözlemci askerlerin başları üzerinden yapılmaya devam etti” dedi.
Çok ağır suçlama!
Ankara sessiz!
★★★
Öte yandan Suriye ordusu da bizim askerlerin bulunduğu 8 numaralı gözlem noktasına makinalı tüfekle taciz ateşleri başlattı.
Çıkalım İdlib’den istiyorlar.
9 numaralı gözlem noktasındaki 900 askerimize destek için “kuvvet intikali” yapmaya giden konvoyu Rusya ile Suriye güçleri ortaklaşa durdurdular.
İkmal yolu kesildi.
Bataklığın ortasında.
Askerimiz yalnız!
Fırat’ın doğusunda ise Suriye topraklarında ABD’nin desteğiyle PYD/YPG 60 bin savaşçısı, 30 bin polisi, 140 bin kamu görevlisi olan bir bölge oluşturdu.(Uluslararası Kriz Grubu adlı kuruluşun araştırması)
Siyasi desteği.
Askeri desteği.
Arkasında ABD.
Ve Ankara ABD ile Suriye’nin bu topraklarında
“güvenli bölge kurma” görüşmeleri yapıyor. Ankara, güvenli bölge için 30 kilometre derinlik istiyor, ABD 10-15 kilometre derinlik veriyor. Ankara, güvenli bölgeyi PYD/YPG’nin ordulaştırılmış, özerk bölgeselleştirilmiş yapısını kırmak için düşünüyor ama ABD aynı düşüncede değil. Muhtemelen, “güveni PYD/YPG için” düşünüyor.
★★★
Emekli Tümgenenal Ahmet Yavuz, “Suriye’deki terörist gruplar, ABD ve Batı tarafından kontrol edilen kişiler, Türkiye’nin destek verdiği ÖSO veya Suriye ordusunun yanında yer alan gruplar, kışkırtma (provokasyon) yapabilir. Türk ve Suriye güçleri çatışmanın eşiğine gelebilir” uyarısı yapıyor.
Haberler ağır!
Hem de acı yüklü!
KALEMİN GÖR DEDİĞİ
Sivil Havacılık Müdürümüz sustukça çürüme artıyor!
Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, yangını jet hızıyla söndürdüklerini ve İzmir’de yanan orman alanının sadece 500 dekar olduğunu söyledi. İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise uzman tahminlerine dayalı olarak yanan alanın 5 bin dekar olduğunu açıkladı. THK eski başkanı pilot korgeneral Erdoğan Karakuş ise “uçaklar olsaydı 1 hektar bile yanmadan yangın söndürülürdü” diyor. Sivil Havacılık Müdürümüz ise THK uçaklarına “uçuşa elverişlidir, uçabilirler belgesi” veren kendi kurumu olmasına rağmen bir basın toplantısı düzenleyip “kimin doğru söylediğini” halka açıklamıyor. Müdürümüz sustukça çürüme derinleşiyor. Kiralanmış helikopterlerin sahibi şirketleri koruma kollama pahasına ormanların yanmasına göz mü yumuldu? Sivil Havacılık Genel Müdürü’müz sizin verdiğiniz “uçuşa elverişlidir” belgelerini Orman Bakanı, yok hükmünde sayıyor. Siz niçin susuyorsunuz?

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/necati-dogru/suriye-batakliginda-yalniz-kaldik-5297260/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Yeni model büyükelçiler!
24 Ağustos 2019

Sevgili okurlarım, dış ülkelere atanan her büyükelçinin görevi ağırdır. Orada hem devleti, hem de hükümeti temsil eder.
Büyükelçi eğer deneyimsiz ise oralarda küçük düşer.
Sadece kendini değil, devleti ve hükümeti de zor durumlara düşürür.
Birkaç gün önce karşımıza bir görüntü geldi.
Endonezya’ya atanan, ancak diplomat olmayan bir büyükelçi…
Güven mektubunu Endonezya cumhurbaşkanına sunacak. Güven mektuplarının sunulması, ev sahibi ülke tarafından düzenlenen resmi törenlerle olur. Bütün dünyada değişmez kuraldır.
Bizimki için de tören düzenlenmiş ama büyükelçimiz kuralları bilmediğinden, güven mektubunu sunduktan sonra cumhurbaşkanına arkasını dönüp uzaklaşıyor, elini sıkmayı unutuyor!
Cumhurbaşkanının eli havada kalıyor.
Görevliler bizim büyükelçiyi uyarıyor.
Bu uyarı elbette ki “Hop dedik, geri dön de elini sık” şeklinde değil, çok kibarca, diplomatik dille ve el kol hareketleriyle yapılıyor.
Bizimki de geri dönüp el sıkıyor!
Unutkan büyükelçi diplomat değil, dışarıdan atanmış biri idi.
Kuralları çok fazla bilmiyordu!
★★★
Son bomba birkaç gün önce patladı…
Egemen Bağış isimli AKP eski milletvekili ve bakan şimdi Çekya Cumhuriyeti’nde Prag büyükelçimiz oluyor.
İranlı Reza Zarrab’la para ilişkileri 17-25 Aralık döneminde ortaya saçılmıştı. Yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarında polis tarafından dinlenen telefon konuşmalarında neler vardı neler! (Şimdi onları yazamıyoruz çünkü yasak geldi.)
Zora düşünce bakanlıktan istifa etmek durumunda kalmıştı.
Böyle biri şimdi büyükelçi! Prag’da devleti ve hükümeti temsil edecek. Vay anasını sayın seyirciler!
★★★
Bizim Dışişleri Bakanlığı’nda bu iktidar döneminde tanık olduğumuz bazı büyükelçi atamalarından birkaç örnek daha vereyim de aklınız dursun.
-Fazilet Partisi’nden milletvekili seçilen, Meclis’e türbanla giren ve ABD vatandaşı olduğu belgelenince Türk vatandaşlığından Bakanlar Kurulu kararı ile çıkarılan Merve Kavakçı şimdi Malezya büyükelçimiz.
-AKP eski milletvekili Murat Mercan Tokyo büyükelçimiz.
-AKP eski milletvekili Abdülkadir Emin Önen Pekin büyükelçimiz.
-AKP eski milletvekili Zekeriya Çam Cakarta’ya büyükelçi atanmıştı.
-FETÖ’den tutuklu eski generalin kardeşi, AKP eski milletvekili Şaban Dişli’yi soracak olursanız, o halen Hollanda Lahey büyükelçimiz.
-Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın basın danışmanı Lütfullah Göktaş şimdi büyükelçi olarak Vatikan’da.
-Aile ve Sosyal Güvenlik eski Bakanı Fatma Betül Sayan’ın örtülü kız kardeşi Ayşe Sayan şu anda Kuveyt büyükelçimiz.
Bir kez daha vay anasını sayın seyirciler!
Bu isimler arasında zamanında Dışişleri Bakanlığı’nda görev yapmış olan biri acaba var mıdır?
★★★
Bizim Dışişleri Bakanlığı bu iktidar dönemine kadar ismi “Temiz kalmış” kuruluşlardan biriydi.
Çok sıkı bir giriş sınavı yapılırdı.
Terfiler için ayrıca yazılı sınavlar yapılırdı.
Büyükelçi olmak kolay değildi, bakanlıkta en az 20 yıl dirsek çürütmek gerekirdi. Öyle önüne gelenin dışarıdan torpille büyükelçi atanması söz konusu olmazdı.
“Falanca bizim adamımızdır, ona mutlaka bir büyükelçilik uyduralım” hikayesi de olmazdı.
Torpille bazı alt ve üst düzey atamalar olmaz mıydı? Mutlaka olurdu ama büyükelçi düzeyinde değil.
★★★
Büyükelçilik hem maddi, hem de manevi açıdan çok önemli görevdir.
Her büyükelçinin yurt dışında devlet tarafından tahsis edilen konutu vardır, kira ödemez. Sefarette ve konutunda özel aşçıları, garsonları, polis korumaları, temizlikçileri, bazılarında barmenleri vardır. Onların maaşlarını devlet öder. Makam araçları vardır.
★★★
Geçmiş dönemlerde bakanlıkta böylesine siyasi atamalar olmazdı. Bir iki tane yapıldı ama diplomatlarımız direndi. Açıkça ses verdiler.
Şimdi herkes ağzını açmaya korkuyor, meydanı boş bulan iktidar da, istediği atamaları yapıyor!
Türkiye’nin geçmiş yıllarda yurt dışında nice büyükelçileri vardı ki, onlar gerçekten saygın, deneyimli, taş gibi diplomatlardı.
Meslekte uzun yıllar dirsek çürütmüşler, sadece Türkiye’de değil, bütün dünyada isim yapmışlardı.
Şimdi o zihniyet yavaş yavaş tasfiye ediliyor. Büyükelçi olma sırası AKP eski milletvekillerine, torpilli yandaşlara geldi…
Ve iktidar temsilcileri o eski Cumhuriyetçi kadroları “Monşerler” diye aşağılamaya kalkışıyor.
★★★
Sorun bakalım Merve Kavakçı gibilerine… Türk devletini yurt dışında hangi nitelikleri ve yetenekleriyle büyükelçi düzeyinde temsil ettiklerini öğrenmeye çalışın!
Emekli bir büyükelçimiz bu manzarayı, bu olup bitenleri şöyle açıkladı:
“Bakanlığımızın gelenekleri tek tek yok ediliyor, Dışişleri Bakanlığımız iktidarın arka bahçesi oluyor. Dışarıdan getirilen torpillileri büyükelçi yapmak, asker olmayan bir sivili orgeneralliğe atamakla eş anlamlıdır.”
Barış Doster ise durumu şöyle özetliyor:
“Ak saçlı diplomatlar gitti, AK diplomatlar geldi.”
Haksızlar mı!

https://www.sozcu.com.tr/2019/yazarlar/emin-colasan/yeni-model-buyukelciler-5297272/?utm_source=yazarlar&utm_campaign=diger_yazilar&utm_medium=diger

Biraz deneyimim vardır bu konuda…
Parke çiğnemişimdir yani, biraz eğitim, biraz mürekkep…
Zorunlu olarak Smokin giymem gerekmeyen yerlere giderdim…
Kelebek…
Allah’ım nefret ederim.

Farklı bir dünyadır…
Davetliler farklı insanlar…
Aklıma geliyor bir Kavakçı, türbanlı orospu…
Allah’ım…
Tüm gözler O karıda…
Güzel bir ortamda, nezih…
Garsonun sinekli çorba getirmesi gibi, mide bulandıran…
Tiksinti uyandıran.

Geç büyükelçileri, geç…
Düşün devletin en üst düzeyde temsil edildiği yeri…
Bir Emine’yi…
Millet senelerdir ağzını bıraktı kıçı ile gülüyor bize!

Yazmadım takım elbiseyi…
Neden yazmadım?
Bir dikkat et, DIKKAT et bundan sonra…
Kıyasla eski halleriyle yeniyi…
Kravat boyu, takım elbiselerin üstüne oturmasını falan…
Sadece AKP değil, neredeyse hepsi verdi kendilerine bir çeki, düzen…
Dikkat et bundan böyle, dikkat.

Bak Antarktika haberi dün geldi yine…
Bilimsel araştırma, hatırlatacaksın bu dal yaraklara!