İlginç bir durumdur gözlemlediğim, psikolojide yansıtma diyeceğim geliyor AMA

Değil…
Hele Nazizm ile ilgisi alakası yok…
Bir nevi özlem, hasret mi mesele?
Bilinçaltının…
Eksikliği giderme hali?
Evet, bu olmalı!

Kesin olan…
Nadiren gözlemleyebileceğimiz bir durum olduğunu sanıyorum…
Çünkü birçok faktörün bir araya gelmesi gerekiyor ki gözlemlenebilsin.

Hangi ailede…
Hangi beşerî ilişkide “çatışma” olmuyor ki?
Mümkün değil bu, mümkün değil…
İnsani bir davranış şeklidir, her şey her daim gülük gülistanlık olamaz!

Çatışma durumu bir nevi alan kazanma alan savunma durumudur…
“Dar ortamlarda” insani çatışmalar daha çok görüldüğü gibi, çatışmazlık durumuna dönüşebilir…
Azalır, “alan” genişledikçe.

Mesele…
İnsani yakınlıktır!

Aynı durum hayvanlar âleminde de gözlemlenebilir…
Bu durum fen bilimleri ile de izah edilebilir, evet FEN…
Çünkü doğa…
Denge üzerine kurulmuştur!

😊
Doğru (düz) akımda…
Teknik olarak elektronlar (cereyan dediğimiz) artından eksiye…
Fizik açısından eksiden artıya doğru akar!

Tüm anneler biriciktir, bir tane…
Tüm anneler özeldir…
Herkesin annesi en değerlisi…
Ama…
Anneden anneye fark var, cahili var…
İlgisizi var…
Örneğin ağır bedensel veya ruhsal hastası var…
Yani…
Var Allah var!

Rabbimden niyazım, Allah TÜM anneleri korusun…
Tabii annelerin kızları olur, oğulları…
Paylaşmak kolay mı?

Haliyle olacak sürtüşme…
Gelin, kaynana arasında…
Haliyle.

Mesela benim valide…
Yeminle, anlamanız için aslında tanımanız lazım kadını…
Dedim ya var Allah var diye…
Ve yine atasözüdür, derler ki gelin…
Kaynana toprağından olur!

Babaannem…
Rahmetli, olağanüstü >>> fedakâr <<< bir anneydi…
Olağanüstü…
Ve her anne – baba gibi meyli vardı, zaafı…
Çocuklarından birine…
Yazarım, dedim ya acımasız gerçekçiyim diye…
Doğruya doğru…
Halamın, rahmetlinin, babamın çok büyük hataları oldu…
İhmal ettiler annelerini…
Mehmet (amcam olur kendisi) en küçükleri, Almanlar der…
Nesthäkchen…
Altıntop hikayesi, babaannemin çok fazla zaafı vardı Mehmet’e.

Girdi aile birbirine.

Benim valide…
Zaafı kardeşe, kız çocuklarına genel olarak bir zaafı vardır…
BILIRIM…
Benim yerim gözünde çok farklıdır…
Kimseyle paylaşmadığını benimle paylaşır, dert ortağımdır.

Benim sevdiğimi O da sever, değer verdiğime değer verir.

Bunları yazıyorum ki anlayasınız demek istediklerimi…
Ve…
Çocuğuna tamamen ilgisiz anneler…
Babalarda var maalesef…
Bu tür insanlar neden çocuk yapar…
Anlayabilmiş değilim, gerçekten çok düşünmüşümdür üstünde…
İnsan…
Bilmez mi kendini, çocuğa olan ilgisini…
Benim dünyam mesela çocuklar…
Hele hele 0 – 3 yaş arasındaki halleri…
Ölürüm ya ölürüm onlar için.

Kızı başka erkeği başka olur…
Büyüdükçe sevinç, mutluluk hüzüne dönüşür.

Onlar ile birlikte dertlerde büyür…
Hep söylerim, hep dediğimdir…
Bir problem varsa ortada çözüm orada…
AMA…
Sorunu anlaman şartıyla…
Yoksa…
Uğraşır durursun semptomlarla.

Ve ülkemizde tamda bu durum yaşanmakta…
Yıllardan beri uğraşırız semptomlarla…
Sorunun kökenini bir türlü anlamış bir türlü temeline inebilmiş değiliz.

Çocuklarda örneğin bu durumu çok güzel gözlemleyebiliriz…
Eminim…
Her birimizin hayatına olmuştur böyle bir dönem, anne ve baba arasında…
Bir huzursuzluk, bir kargaşa…
Şiddet konularına hiç girmeyelim ama geçimsizlik neticesinde…
Çocuklarda bir endişe, korku…
Anne – babam ayrılacak mı sorusu!

Evlenmek Allah’ın emri…
O halde geçimsizlik sonucun da boşama, ayrılmada olmalı Allah’ın takdiri…
Gel de bunu çocuğa anlat…
Ülkemizdeki korkular ile kıyaslayabiliriz…
Tek dil, tek bayrak…
Tek vatan misali!

İnsan…
Korktukça, özellikle korktukça…
Yaşadığını anlıyor, acı çektikçe, korku çok ama çok güçlü bir dürtü…
ÜSTÜ…
Bu dürtünün sevgi, korku ve sevgi insanlara neler neler yaptırmıyor ki?

Dün D…
Öteki mesele, Allah’ın izniyle…
Allah’ın izniyle, izin vermem, vermeyeceğim…
Allah yazdıysa bozsun, en güzeli yazmamış olsun.

Ve biliyorsunuz…
DIKKAT…
EVET, hayvanlarda bu duygudan mustarip…
Hürrem mesela delirdi Tarçın gelince…
İkisi birden önceleri Jack’e, Tarçın barışık kendisiyle, Jack ile…
Hürrem…
Karı milleti, YOK insanı, kedisi…
Kabul etmiyor Jack’i!

Kıskançlıktan bahis ediyorum…
Yine oldukça güçlü bir dürtü…
İnsana da özgü, bence çağımız insana, kendine çağdaş diyene yakışmayan bir davranış biçimi. Almanlar der…
Nidere Instikte…
AMA…
Her birimiz, her birimiz taşıyoruz içimizde bu duygu manzumesini…
İçgüdüleri…
Teee ilk çağlardan kalma dürtüleri.

İnsanız değil mi?
Rabbin kulu…
Evrenin, bu dünyanın birer mensubu…
O halde…
Kendimizi > denge < denilen evren – dünya düzeninden soyutlayabilir miyiz?
MUTLAKA…
Ama mutlaka bir denge ararız, bilinçli, bilinçsiz…
Kimi zaman içgüdüsel kurmaya çalışırız dengeyi!

Geldik konunun bamteline…
Bir tarafta aşırı denilebilecek derecede ilgili bir anne…
Diğer tarafta tam tersi…
Görür insan görür…
GÖRÜYOR…
En aptalımız, en cahilimiz bile his ediyor aradaki farkı…
Ve Rabbin yarattığı olarak…
Düşünen bir varlık olarak soruyor insan kendine…
NIYE?

Hah…
Bu niye…
Kimi insanlarda dönüşebilir bir “düşmanlığa”
DIKKAT…
Burayı anlamanız çok önemli…
Çok, çok…
Çok derin varlık, insan psikolojisi…
Çok uzadı…
Neden çocuklarına böyle davranıyor da bana karşı daha farklı davranıyor sorusu…
KEMIRIR insanın içini, herkesi değil. Dedim ya kimi özel durumlar gelmeli bir araya…
Düşünmez ki insan…
Göremez çoğu zaman bu insan önceleri AYNEN sana da böyle davrandı…
Göremez, düşünemez çoğu zaman…
Kendi hatalarını…
“Düşmanlık” ile kıskançlık arasında gidip gelirken…
Tanzim etmek, denkleştirmek ister duygu dünyasını…
Tam da bu noktada girer Önder araya…
Allah’ın izni ile gösterir, göstermeye çalışır…
Tedavisi kesin olmalıdır…
Karşılıklı yapılan yanlışları, hataları…
Unutulmamalıdır ki…
Madalyonun her zaman iki yüzü vardır, ikisini de görmeli…
İkisini de!