„Kabirlerin, koku dağılmasın ve yabani hayvanlar cenazeyi çıkarmasın diye derin olması sünnettir. Peygamberimizin (asm) bu konuda tavsiyeleri vardır.

Fıkıh kitaplarımızda, kabrin derinliğinin en az bel hizasından olacağı, fakat bir adam boyu da olabileceği ifade edilmiştir.

Sizin sorunuza gelince, kadın erkek ayrımı ile ilgili bir açıklama bulamadık. Hanefiler, „yarım adam boyu veya göğüs hizası kadar olmalıdır“ demişlerdir.

Belki de kadınların mahremiyeti ve daha iyi korunması için en derin kısım tedbir açısından düşünülmüş olabilir veya cenaze çürüdükten sonra kemiklerinin kadına mı erkeğe mi ait olduğu bilinsin diye böyle yapılmış olabilir. En iyisini Allah bilir.“

Kaynaklar:
– Prof. Dr. Vehbe Zuhayli, İslam Fıkhı, III/72-75
– Doç. Dr. Süleyman Toprak, Ölümden Sonraki Hayat, s. 182-188

NOT: Halbuki…
Leğen kemiği, vefat etmiş bir insanın kadın mi, erkek mi olduğunu HEMEN gösterir. Belki bu fark o zamanlar o kadar idrak edilmemişti.

Benim için…
Ilımlı İslam yok, İslam’ın kendisi var…
Yoktur mezhep, vardır peygamber…
Vardır Yaradan…
Bilmem ileri demokrasiyi, bilirim, yaşarım demokrasiyi…
Altı ilkem vardır atamızdan kalma, birkaç eklemiştir rahmetli peder…
Ve…
Kimisi kendi şaşmaz ilkelerimdir yaşadığım, yaşattığım…
İlkelerin hası, özü dururken düşkünlük gösteremem dokuza, tanımam…
Milliyetçi…
Gördüğüm bildiğim en büyüğü, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’tür ismi…
Zibidilere gösterir miyim teveccühü?

Evet…
Sevda değildir, aşktır…
Aşk…
Sevginin bilmem kaç misli, bir tutku…
Seversin anayı, babayı, kardeşi…
Seversin evladı…
Aşk ile yanıp tutuşursun erkeğe, kadına…
Hele, hele Yaratanın aşkı…
Duyduğun vatana…
O toprağa…
Benzer mi bir başkasına?

Ne fırtınalar ne kasırgalar…
Ne hayatıma girip çıkmak bilmeyen zehirli yılanlar…
Yüreğime açılan…
Kazınan…
DERIN YARALAR ne özlemler ne hasretler…
Ne acılar…
Ne unutulmaz tatlar…
Rab, yaşattı, gösterdi bu kula…
Düşmez, kalkmaz, şaşmaz bir Allah…
Çok zor günlerinden birini yaşıyor yine Önder…
Dönem, dönem geri dönen…
Hiç beklemediğim bir yerden, yirmi sene üzerinde düşman bildiğimden uzandı el…
Düşmez, kalkmaz, şaşmaz bir Allah…
Sen, ben, O…
Biz neyiz ki? Rabbin yoları…
Allah’ın sırlarına akıl, sır ermez!

Yokkk…
Vaz geçmedim düşüncelerimden, beklemedeyim…
EMINIM…
Allah bana gösterecektir gerçekleri!

Dedim ya…
Gün-cel-le-me!

Kinin, nefretin insanı değilim…
Ama azgın bir boğayım, öfkem korkunç olur…
Bilen, BILIR beni!