Demin bir öğretim görevlisi gençlere sesleniyor

“Kalbinin sesini dinle”
Lise terkim, tepemi attırdılar, bana beni ilgilendirmeyen şeyleri öğretmeye çalıştılar…
Zorla köpek ava gider mi?
Emel…
Emel’i bahane ettim ayrıldım okuldan. Aman bizimkiler ne kadar üzülmüştü…
Ama okuldan ayrıldım diye öğrenmeye devam etmedim mi?

Uygulama, yani pratik ağırlıklıyım. İlle elime alacağım, kıracağım, bozacağım…
Bakacak, inceleyecek…
😊
Kurcalayacağım…
Tamir edeceğim ki öğreneyim…
AMA…
Var bir “iyi tarafım daha”
İlle bileceğim NEDEN diye, yani kuramı bileceğim…
İlle anlayacağım(!)

Ya okuldan ayrılmışım, elde ne meslek var ne bir diploma…
AMAAA…
Girmeyi başardıysam bir yere, INAN, inan buna…
Bir daha bırakmak istemiyorlardı beni, böyle böyle yükseldim mesleğimde…
Oldum gerçekten bir bilişimci, kuram ve uygulama el ele. Neredeyse hiçbir dalı yok ki girip çıkmamış, yapmamış olayım…
Alaylı…
Kalaylayan cinsinden ancak mektebi hiçbir zaman ihmal etmedim!

Yazıyorum iki günden beri…
Gelecek çok karanlık diye, gördüklerimi, okuduklarımı bir bilseniz…
Kafayı yemeye ramak kalır…
Hayatimin özeti desem belki yerinde bir tespit olur…
Ne yaparsan yap…
Severek yap, en güzeli aşk ile yap…
Seveceksen kadını örneğin…
Aşk ile sev, aşk ile ibadet et, aşk ile icra et mesleğini.

Evet…
Her sözüne katılmasam bile öğretim görevlisinin…
“Kalbinin sesini dinle”
“Ne mutlu Türküm diyene” tespitinde bununmuş zamanında rahmetli Atatürk…
Özünde doğru bir cümle, zamanlama, bugünlere bakıldığında yanlış gibi geliyor bana…
Hele hele yüksek öğrenip deyip, puan sistemini düşünce…
Yatıp kalkıp dua ediyorum, bir ayak çukurda…
Eskiler derdi…
Bir lisan bir insan…
Artık birden çok meslek ancak bir insan eder!

Veliler…
Mümkün mertebe karışmayın çocukların meslek seçimine, tabii ki önerilerde bulunacağız…
Ama…
Bırakın hocaları ile şekillendirsinler geleceklerini. Kontrol…
Denetim yine de bizde olsun, yönlendirme…
Çocuklar ile konuşa konuşa, anlaşarak…
Tercihlerinde ya ikna edip doğruyu göstereceğiz veya ikna olarak onlara güvenmek durumunda kalacağız.